| |
“Seninle dedikodu yapan, senin de dedikodunu yapar.”--Bu İrlanda atasözünü yaban sözü diye yabana atmamalı, kulağa küpe yapmalı.
| | |
[*4.558 yazı içinden]
|
|
|
|
|
|
Bir gün ki, ömre bedel...İsmail Yakup |
17.02.2005 |
|
Herkes mutlu olmak istiyor. Haklı olarak, sevmek istiyor, sevilmek istiyor; güvenmek istiyor. Tüm bunları insanlar ancak İslâm’da bulabilecekken ve İslâm’da da kan düşmanlarını bile kardeş gibi kaynaştıracak tabiat ve kabiliyet varken, Müslüman olduğu halde birbirlerini sevmeyenler, sevmek istemeyenler, hatta nefret edenler, İslâm’ın ne büyük bir ilâhî ikram ve nimet olduğunu daha yeni Müslüman olmuş ve henüz onyedi yaşındaki bir genç kız kadar da mı kavrayamıyorlar?
|
|
|
|
Bir ‘Büyük Dönüşüm’den NotlarMetin Karabaşoğlu |
13.05.2004 |
|
ÖZELLİKLE GERİLİM ANLARINDA insana yeryüzü dar geliverir de, bulunduğu halden başka bir hali düşünemez olur. Sanki hep böyle olacakmış, sanki devran hep böyle dönecekmiş gibi gelir. Zahirî tazyiklerin altında, kolunu kanadını kıran müthiş bir ümitsizlik kuşatır insanın iç dünyasını.
Halbuki, Rabb-ı Rahîm’in Kelâm-ı Ezelîsinde bildirdiği üzere, bir hikmete binaen, ‘günler döndürülür.’ Bir zaman ehl-i iman g...
|
|
|
|
Küreselleşme ve ‘Anlam’ın DeğişimiAhmet Nazlı |
13.05.2004 |
|
Her gün milyonlarca ya da milyarlarca insan mekan değiştiriyor. Evinden işyerine, bir işten başka bir işe ya da bir ülkeden başka bir ülkeye seyahat artık sıradan olgular haline geldi. Ticari ya da turistik, hangi amaçla olursa olsun, insanlar yerini yurdunu terkediyor; bir başka yere göç ediyor.
Kimisi aş ve iş bulmaya, kimi var olan işini daha da büyütmeye, kimi de sadece zevk olsun diye dünyayı dolanı...
|
|
|
|
Aceleciliğin Dayanılmaz HafifliğiHüseyin Eren |
11.04.2004 |
|
İnsan olmanın dayanılmaz ağırlığını taşımanın zorluğunu ne dağ ne deniz ne gök ne yer anlayabilir ve dayanabilir. Çünkü onlar böyle bir yükü taşımayı kabullenmediler. Fakat Kadir-Rahim insana bu ağırlığı kaldırabilecek çok üstün kabiliyetler vermiş,maddi ve manevi cihazlarla donatarak yeryüzüne göndermiş. İnsan bu istidatları farkedip Halik-ı kainatın istediği istikamette kullandığında bırakın dünyayı, ka...
|
|
|
|
Tersinden Okuma SanatıAykut Tanrıkulu |
01.04.2004 |
|
Birkaç gün önce balkonda otururken küçük bir kediye bir arabanın çarpmasına, daha doğrusu onu ezmesine tanık oldum. Hayvanı can çekişirken görmemle birlikte, "Allah'ım sen bilirsin." diyebildim sadece. Gayr-ı ihtiyari ellerimle yüzümü kapamışım. Daha fazla bakamadım. Yavru kedicik kendisine doğru gelen annesine bir sevgi gösterisi yapmak istemiş ve ona doğru hamle yaptığı anda da, araba onu ezivermişti. Ann...
|
|
|
|
Her An Bir SırattırAykut Tanrıkulu |
26.01.2004 |
|
SIRAT..
Ötelerde değil, yanı başımda ve şimdi..
İçinde yaşadığım, bulunduğum ‘an’da adımlıyorum o köprüyü. Ya geçiyorum yada düşüyorum. Dünyanın, sırat köprüsünün görünen kısmına verilen diğer bir isim olduğunu kavrıyorum o an…
Varlık alemi, nasıl da bir var bir yok arası titreşiyor, hayret! Resmen titriyor. Sanki, sonsuz bir karanlıkta an-be an flaşlar patlıyor. Her şey, varlık s...
|
|
|
|
Ahir Zamanda Çocuk OlmakMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
‘Bizi ayıran duvar’ın öte tarafında yaşamış yürekli bir insanın eliyle bir şiire taşınmış bir sözdü. İlk kez, ‘bizi ayıran duvar’ın bu tarafında olması pekâlâ mümkünken ne yazık ki duvarın öte tarafına düşmüş bir insanın yorumuyla duymuştum. Sözün ezgiye dönüştüğü dönemde, kimileri, şaire veya yorumcuya bakıp ‘ucuz solculuk’ diye yaftalamışlardı belki. Ama hayır, hiç de ‘ucuz’ bir söz değildi, ‘solculuk’ fa...
|
|
|
|
Amerika DedikleriMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
Lufthansa Havayollarına ait devasa uçak Atlas Okyanusunu geçip önce Kanada’nın kıyı adalarını, sonra Boston’u geride bırakıp yavaş yavaş alçalmaya başladığında, Allah’ın arzındaki yeşille mavinin buluştuğu, ormanlar ve küçük göllerle süslü bir diyara adım atmaya hazırlanıyor olduğumuzu anlamış durumdaydık. Uçağımız yüzelli, belki de ikiyüz kilometre uzunluğundaki Long Island üzerinden gitgide yollardaki ara...
|
|
|
|
Bir Başka Açıdan Mealcilikİshak Arslan |
17.01.2004 |
|
İshak Arslan, ülkemizde giderek hız kazanan, 'meal' ve 'lâfız' üzerinden Kur'ân tartışmalarını Bediüzzaman'ın Muhakemat'ında, Unsûru'l-Belagat'ta vurgulanan 'nazm-ı maani' açısından irdeliyor ve tartışmanın mevcut biçiminin içerdiği problemlere dikkat çekiyor.
Türkiye'de modernist etkilerle şekillenip slogan düzeyinde yaygınlaşan ve kabul gören yüzeysel Kur'ân tasavvuru, yerini kuşkulara ve izafiyetçi K...
|
|
|
|
Efâsî ve DiğerleriMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
Hayrı da, şerri de muazzam derecede çoğaltan ve yayan; o yüzden, şerlilerin elinde benzersiz bir âlet-i fesada, hayırlıların elinde ise hayrı her yere yaymaya vesile olan internet sayesinde, daha önce seslerinden hiç haberdar ve nasipdar olmadığım kurrâları tanıdım. islamicweb.com, al-islaam.com, islamway.com gibi bir dizi İslâmî sitenin bir sayfasını, elhamdülillah, "recitation" veya "Qur'anic recitation" ...
|
|
|
|
Fizikten Metafiziğeİsmail Yakup |
17.01.2004 |
|
Kuvvet, fizikte, ‘duran bir cismi harekete geçiren ve hareketteki bir cismi durduran veya yönünü değiştiren tesir’ olarak tarif ediliyor. Bunun yanısıra, kuvvetin bağımsız bir varlık, yani hiçbir şeyle ilgisi bulunmayan müstakil bir nesne olduğuna dair herhangi bir kayda da rastlanmamıştır. Demek ki, kuvvet denilen şey mutlaka birinin malıdır, mutlaka bir sahibi vardır.
Ayrıca, hareket halindeki bir...
|
|
|
|
Gizli Determinizm Karşısında “Ümide Çağrı”Metin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
KENDİNİ, hayatı ve kâinatı anlamayı kendine dert edinen her insan, içinde yaşadığı evrene dikkatle baktığında, iki ayrı yaratma biçimiyle karşılaşır.
En başta keşfettiği, yaratılışın adım adım, aşama aşama gerçekleşen biçimidir. Bir tohum önce nemlenir, sonra çatlar, sonra köklenip boy vermeye başlar. Bir ağacın dalı önce tomurcuklanır, sonra çiçeklenir, sonra meyveye durur; meyve de, hamlıktan olgunluğa...
|
|
|
|
İçimizdeki SavaşMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
Herşey zihnimde son derece açık ve berraktı esasında. Hayat yolculuğumda aldatmayan bir kılavuzum olagelmiş bir güzide insanın, Kur’ân’ın rehberliğinde ortaya koyduğu ‘adalet-i mahzâ’ ölçüsünü hayata ve olaylara bakışta bir temel ilke olarak zihnime yerleştirmemin üstünden yirmi küsur yıl geçmişti. Beni Kur’ân’la tanıştıran bu güzel insandan öğrendiğime göre, Kur’ân, “Birinin hatasıyla başkası mes’ul olmaz”...
|
|
|
|
İncelikler PeygamberiMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
Feleğin tersine döndüğünü düşündüren tablolardı. Ateşe su, suya ateş diyenler; aydınlığı karanlık, karanlığı aydınlık diye tarif edenler vardı. Kök anlamı ‘barış’ ve ‘esenlik’le kardeş olan bir din, nicedir savaşla ve hatta terörle eşanlamlı olarak anılır haldeydi artık. Kız çocuğunu diri diri gömen insanları durduk yerde karıncaya basmaktan, haksız yere en küçük bir cana kıymaktan çekinir hale getiren bir ...
|
|
|
|
İnfaktaki MutlulukMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
Hayal ettiği Amerika’yı çıplak gözle görme imkânı bulan hemen her insanın en ziyade dikkatini çekecek olgulardan biri, ‘medeniyetin vitrini’ olan bu ülkede yoksulluğun ulaştığı boyut olsa gerektir.
Kısa süre önce, yaklaşık bir yıl boyu bu ülkede yaşarken, bu, bizim de dikkatimizi çekmişti. Yaşadığımız diyar ABD’nin nisbeten düşük gelirli eyaletlerinden biri olsa, bu denli şaşırmazdık belki. Ne var ki, ya...
|
|
|
|
Kwai KöprüsüCemal Karabel |
17.01.2004 |
|
Birkaç ay kadar önce "The Bridge on the River of Kwai" (Kwai Köprüsü) filmini izlemiştim. İngiliz askerlerinin bir Japon kampındaki esaretlerini konu olan bu film beni anlaşılmadık bir şekilde etkilemişti. Nedendir bilmem, filmde sanki hayata dair önemli mesajlar veriliyormuş hissi uyanmıştı bende. Filmi bu gözle izlemiş ve mesajları anlamaya çalışmıştım. Filmin konusu özetle şöyleydi:
Bir bölük İngiliz ...
|
|
|
|
Ölümcül Hastalık Yoktur - I -Aykut Tanrıkulu |
17.01.2004 |
|
'Ya Rasulallah! hastalanırsak tedavi görelim mi?' dediler.
'Ey Allah'ın kulları! Evet, tedavi görün' buyurdu,
'Çünkü Allah, yarattığı her hastalık için mutlaka bir şifa veya deva yaratmıştır.
Ancak bir dert müstesna!..'
'Ya Rasulallah, o dert nedir?' diye sordular.
'İhtiyarlık!' buyurdu..
Hadis-i Şerif Meali (1)
br br İnsan, birbiri içine geçmiş iki elmas fanus gibidir: beden ve ruh. Çoğu ...
|
|
|
|
Ramazan’ın KıymetiMetin Karabaşoğlu |
17.01.2004 |
|
(Süreli bir yayında, belli günlerde yazı yazmanın güzelliği de, riski de vardır. Güzelliklerinden biri, aksi takdirde tenbelliğe meyledip yazmaktan kaçacak olan nefsin bağlanmasıdır. Risklerinden biri ise, hayat imtihanında--kâh minare başında, kâh kuyu dibinde--olan insanın aslında yazı için hiç de müsait bir durumda olmadığı halde kendisini yazmaya mecbur hissedip zoraki yazmasıdır. Yaklaşık iki haftadır ...
|
|
|
|
Zıtlar'ın Bize Öğrettiği...Ömer Baldık |
17.01.2004 |
|
İçinde yaşadığımız şu kâinat, Rabbimizin bize gönderdiği canlı bir mektup olarak, sayısız hikmetli 'söz'lerle doludur. Yer'in insanları olarak bizler, bu sözleri okuyabildiğimiz oranda, ülfet perdesinin boğduğu bakışlarımızdan silkinip kâinatın mükemmelliğine nüfuz ederiz. Ve melekutî âlemi de dünyalarımıza taşır hale geliriz.
Ne var ki, kolay bir iş değildir bu sözleri okuyabilmek. Zira, gözün gezind...
|
|
|
|
Ahir Zamanda Genç OlmakMetin Karabaşoğlu |
06.01.2004 |
|
Bir mayıs günü, artık orta yaşlılığa terfi etmiş biri olarak yollardaydım. Hava, tam bir bahar havasıydı. 'Ahir zamanda çocuk olma'nın bütün ağırlığını yaşayan çocuklarımızı, biraz hafiflemeleri arzusuyla, erkenden ninelerine götürmüştü hanım. Çocuklar hem nine, hem de toprak yüzü göreceklerdi. Ben ise ihtida öyküleriyle meşguldüm. Hayatında ilk kez üniversitede iken bir müslümanla, üniversite bitiminde ise...
|
|
|
|
Bizi Ayıran DuvarMetin Karabaşoğlu |
06.01.2004 |
|
Hayat yolculuğunda her insanın yüzyüze geldiği en temel acılar üzerine kitap çalışması yürüten bir sevgili arkadaşım, 'anlaşılamama'yı da onlar arasında zikretmişti bana. Anlaşılamamak bir büyük ve derin acıysa eğer, yanlış anlaşılmak acıların beteri olmalıydı.
Ve şu ülkede, nicedir, milyonlar, belki on milyonlarca insan, yıllar yılı bu acının ortasında yaşıyordu. Anlatamıyorduk. Anlatsak da, anlaşılamıy...
|
|
|
|
Kuşatma AltındaMetin Karabaşoğlu |
06.01.2004 |
|
Nasıl tohum ağacın, hücre bedenin, insan da kâinatın özü ve özeti hükmünde ise, Asr-ı Saadet de insanlık tarihinin özeti hükmündedir. Rabb-ı Rahîm, bizim için ‘en güzel örnek’ olarak tarif ettiği Habib-i Ekrem’inin (a.s.m.) ashabıyla birlikte yaşadığı hadiseler içinde, her çağın ve her durumun mü’minlerine dersler ve mesajlar verir. Asr-ı Saadet tablosundan zengin-fakir, genç-yaşlı, ...
|
|
|
|
Melekût SavaşlarıMetin Karabaşoğlu |
06.01.2004 |
|
Ya sekiz, yahut dokuz yıl öncesiydi. Şükür ki hayatımın bir parçası haline gelmiş ders müzakerelerinden birine, yazık ki hayatımın ayrılmaz bir parçası olagelmiş gecikme alışkanlığımın eşliğinde gitmiştim. Mazeret arayan bir insanın her zaman için bulabileceği türden mazeretlerim vardı gerçi; sonuçta, gecikmiştim işte. Müzakeresi yapılacak bahis çoktan okunmuş, hatta müzakerede epey yol alınmıştı.
Okunan b...
|
|
|
|
Savaşa Hayır!Metin Karabaşoğlu |
06.01.2004 |
|
Haykırın bunu; deyin ki, biz bu işte yokuz! Biz 'topyekün savaş'ta yok, biz 'bomba'da yokuz, biz 'atom bombası'nda hiç yokuz. Acaba bunun üzerine şu asırda olduğundan daha çok bombalar mı yağardı üzerimize? Acaba İslâm'ın 'barış' anlamına geldiğini anlatmak daha mı zor olurdu o zaman?
|
|
|
< !--#include file="inc/nav.asp" -- >
|