11.05.2021 | “Seninle dedikodu yapan, senin de dedikodunu yapar.”
–--Bu İrlanda atasözünü yaban sözü diye yabana atmamalı, kulağa küpe yapmalı. |
10.05.2021 | “Sadece ihtiyacın olanı al ve toprağı bulduğun gibi bırak.”
–--Allah’ın bize emaneti arza ‘hırsla’ değil ‘kanaatle’ muameleye çağıran harikulade bir Kızılderili atasözü. Keşke modernler de böyle yapabilselerdi!... |
09.05.2021 | “Uzaktan cesur olmak kolaydır.”
–--Bu Kızılderili atasözü, sözü ile özü bir sayılabilmek için, ‘bedel ödeme’ye hazır olmanın erdemine dikkat çekiyor. |
08.05.2021 | “Arkada bıraktığı kalplerde yaşayan kişi, ölü değildir.”
–--Bu Kızılderili atasözü de, Baki gibi, ‘bu âlemde hoş bir sada bırakmaya’ çağırıyor bizleri. |
07.05.2021 | “Ancak aptal adamlar, suyun derinliğini iki ayağıyla ölçer.”
–--Basit, ama uyarıcı bir Afrika atasözü... |
06.05.2021 | “Başkaları tarafından taşınan kişi, kasabanın ne kadar uzakta olduğunu anlamaz.”
–--Bu Afrikalı atasözü, halden dilden anlamak için, benzer şartları paylaşmanın önemine dikkat çekiyor. |
05.05.2021 | “Para kılıçtan daha keskindir.”
–-- ‘Para’ adına bireysel hayatlardan uluslararası ilişkilere hayatın her alanında yapılıp edilenler, bu Afrika atasözünü nasıl da doğruluyor! |
04.05.2021 | “Sakin denizler, usta denizciler yetiştirmezler.”
–--Bu Afrikalı atasözü, bizi hayatın karşımıza çıkardığı zorluklardan ‘ustalık’ devşirmeye çağırıyor. |
03.05.2021 | “Çalışmak ve başaramamak, aylaklık değildir.”
–--Bizi ‘sonuç’a değil, çabaya odaklanmaya çağıran bir Afrikalı atasözü. |
02.05.2021 | “Kabul etmenin 4 safhası: (1) Bu değersiz bir saçmalık, (2) bu ilginç, fakat sapkın bir görüş, (3) bu doğru, ama neredeyse tamamen önemsiz, (4) ben bunu hep söyledim.”
–—J.B.S. Haldane, Journal of Genetics’in 1963’te yayınlanan 58. cildinde, bir insanlık tecrübesini konuşturuyor... |
01.05.2021 | “Hayatımızda acı olmak zorunda. Çünkü iyi ile kötü arasındaki savaşta ruh ancak acı çekerek saflığına kavuşabilir.”
–Andrei Tarkovski |
30.04.2021 | “Eğer bir insan arkadaşlarına ayak uyduramıyorsa, belki de başka bir davulcunun sesini duyuyor olmasındandır.”
–Andrei Tarkovski |
29.04.2021 | “Kısmetinde nefsine hâkimiyet ve gönül hoşluğu olduktan sonra, yoksulluğun önemi yoktur.”
–Andrei Tarkovski |
28.04.2021 | “Kendi yapabileceğin hiçbir şeyi başkasından isteme.”
–Andrei Tarkovski |
27.04.2021 | “Uyanık halimiz, uyur halimizden daha kör.”
–Andrei Tarkovski |
26.04.2021 | “Doğru dürüst anlaşılmamış hangi doktrinin ruhu sakatlamadığını merak ediyorum.”
–Andrei Tarkovski |
25.04.2021 | “Allahım, hayatımın efendisi! Benden aylaklık, ümitsizlik, küstahlık ve gevezelik ruhunu al ve bana iffet, tevazu, sabır ve sevgi ver!”
–Andrei Tarkovski |
24.04.2021 | “Hüzün kahkahadan daha iyidir; çehreniz üzgün görünse de, kalbiniz sağlam demektir.”
–Andrei Tarkovski |
23.04.2021 | “Ruhun asaleti, neye ne kadar saygı ve hürmet gösterdiğiyle ölçülür.”
–Andrei Tarkovski |
23.04.2021 | “Hayat çok kısa; alçakların ayakları altında sürünerek geçirilmemeli.”
–Andrei Tarkovski |
10.03.2014 | “Asla ikinci okun olmasın. İkinci atışına güvenirsen, birincide dikkatsiz olursun.”
–Andrei Tarkovski |
09.03.2014 | “Hiçbir şey yapmadan bu dünyadan göçüp gitmek o kadar kolay ki... Ve benim yapmak istediğim o kadar çok şey var ki...”
–Andrei Tarkovski |
08.03.2014 | “Hakikat yaşanılmalı; öğrenilmemeli.”
–Andrei Tarkovski |
07.03.2014 | “Karınlarını doyurmaktan başka bir amacı olmayan bir insanlar topluluğu, çürümeye ve düşmanlığa mahkûm olmaya lânetlidir.”
–Andrei Tarkovski |
06.03.2014 | “İnsanlar arasında birlik, ancak dâvâ ahlâkî bir temele dayanıyorsa sağlanabilir.”
–Andrei Tarkovski |
05.03.2014 | “Çocuklarımız nasıl olacak? Bu bize çok bağlı. Fakat aynı zamanda onlara da bağlı. İçlerinde özgürlük için savaşma gücü olmalı ki, bu kesinlikle bize bağlı. Kölelik içinde doğmuş ve orada büyümüş bir insana, bu, vazgeçilmesi zor bir huy gibi gelebilir.”
–Andrei Tarkovski |
04.03.2014 | “Hikmeti anlamak, hikmet gerektirir. Dinleyici sağırsa, müziğin anlamı yoktur.”
–Walter Lippmann |
03.03.2014 | “Yaşamadığınız için size verilmeyen cevapları şimdi araştırmayın. Herşey yaşanmak ister. Siz şimdi sorularınızı yaşayın. Belki o zaman, yavaş yavaş, hiç bilmeden, uzak bir günde bu cevapların içine yaşayarak girersiniz.”
–Rainer Maria Rilke |
02.03.2014 | “Ömür boyu mutluluk! Hiçbir canlı bu yükü taşıyamaz. Böyle birşey dünyayı cehenneme çevirir.”
–George Bernard Shaw |
24.02.2014 | “İyiyi öğrenmek için bin gün bile yeterli değilken, kötüyü öğrenmek için bir saat bile fazla uzundur.”
–--Bu Çin atasözü, iyiyi iç dünyalarımızda ikame edebilmek için sürekli bir gayrete ve iradi bir uyanıklığa çağırıyor. |
23.02.2014 | “Asla geçmişte yaşama, ama daima geçmişten ders al.”
–--Sözün sahibi bilinmiyor, ama yol göstericiliği aşikâr... |
22.02.2014 | “İki kişiden kork: Allah’tan, bir de Allah’tan korkusu olmayandan.”
–--Hasidik Yahudilere ait, bilgece bir atasözü... |
21.02.2014 | “Boş bir beyin, şeytanın atölyesidir.”
–--Bir amaca, bir ideale, bir hedefe sahip olmanın erdemine dair, harikulade bir İngiliz atasözü |
20.02.2014 | “İnsanların gözünde suçlu olmak, Allah’ın gözünde suçlu olmaktan iyidir.”
–--Bu Malagasi atasözüne iyi kulak vermeli... |
19.02.2014 | “En bilge adam, hâlâ öğreneceği şeyler olan adamdır.”
–--George Santayana, bizi sürekli öğrenmeye davet ediyor. |
18.02.2014 | “Bir adam bütün cevapları biliyorsa, ona yeterince soru sorulmamış demektir.”
–--Bu sözü kimin söylediği bilinmiyor. Ama kim söylemişse, doğru söylemiş... |
17.02.2014 | “Herşeyin kendine has bir güzelliği vardır, ama bunu herkes göremez.”
–--Konfüçyus, ‘güzel gören ve güzel düşünen’lerden olabilmek için ‘güzel bakan’lardan olmaya çağırıyor bizi... |
16.02.2014 | “Bilmek değil, yapmak erdemdir.”
–--Demek ki, ‘yapabilmek’ gerekiyor dersini veriyor bu Japon atasözü... |
15.02.2014 | “Zaferden az, yenilgiden çok şey öğreniriz.”
–--Bu Japon atasözünün verdiği mesaj açık: Dersini iyi alırsan, yenilgiden, zaferden bile daha kazançlı çıkabilirsin! |
14.02.2014 | “Başlamak kolay, sürdürmek zordur.”
–--Doğru söylüyor bu Japon atasözü. Ama başlayan şey, sürdürülebiliyorsa kazanıyor kıvamını ve anlamını... |
13.02.2014 | “Yeter ki iyilik yap, ama kime yaparsan yap.”
–--Bize iyiliği ‘balık bilmese de Hâlık’ın bildiği’ bilgeliğini hatırlatan bir Meksika atasözü... |
12.02.2014 | “Seninle dedikodu yapan, senin de dedikodunu yapar.”
–--Bu İrlanda atasözünü yaban sözü diye yabana atmamalı, kulağa küpe yapmalı. |
11.02.2014 | “Sadece ihtiyacın olanı al ve toprağı bulduğun gibi bırak.”
–--Allah’ın bize emaneti arza ‘hırsla’ değil ‘kanaatle’ muameleye çağıran harikulade bir Kızılderili atasözü. Keşke modernler de böyle yapabilselerdi!... |
10.02.2014 | “Uzaktan cesur olmak kolaydır.”
–--Bu Kızılderili atasözü, sözü ile özü bir sayılabilmek için, ‘bedel ödeme’ye hazır olmanın erdemine dikkat çekiyor. |
09.02.2014 | “Arkada bıraktığı kalplerde yaşayan kişi, ölü değildir.”
–--Bu Kızılderili atasözü de, Baki gibi, ‘bu âlemde hoş bir sada bırakmaya’ çağırıyor bizleri. |
08.02.2014 | “Ancak aptal adamlar, suyun derinliğini iki ayağıyla ölçer.”
–--Basit, ama uyarıcı bir Afrika atasözü... |
07.02.2014 | “Başkaları tarafından taşınan kişi, kasabanın ne kadar uzakta olduğunu anlamaz.”
–--Bu Afrikalı atasözü, halden dilden anlamak için, benzer şartları paylaşmanın önemine dikkat çekiyor. |
06.02.2014 | “Para kılıçtan daha keskindir.”
–-- ‘Para’ adına bireysel hayatlardan uluslararası ilişkilere hayatın her alanında yapılıp edilenler, bu Afrika atasözünü nasıl da doğruluyor! |
05.02.2014 | “Sakin denizler, usta denizciler yetiştirmezler.”
–--Bu Afrikalı atasözü, bizi hayatın karşımıza çıkardığı zorluklardan ‘ustalık’ devşirmeye çağırıyor. |
04.02.2014 | “Çalışmak ve başaramamak, aylaklık değildir.”
–--Bizi ‘sonuç’a değil, çabaya odaklanmaya çağıran bir Afrikalı atasözü. |
03.02.2014 | “İsmimin baş harflerinde kimliğim/ Bağışlanmamı dilerim.”
–--Merhum şair Ahmet Cahit Zarifoğlu, Kadîr-i Zülcelâl karşısında insanın aczini enfes bir ifadeyle dile getiriyor. |
02.02.2014 | “Güçsüze karşı güç kullananın yanında yer alamazsın.”
–--Bir haksızlığın giderilmesi yolundaki yaşanmış bir olayı aktaran Winslow Boy filmindeki anahtar cümle. Bu ölçü zihinlere kazınsa, zulüm bu kadar yaygın olabilir miydi dünyada? |
01.02.2014 | “Asla ikinci okun olmasın. İkinci atışına güvenirsen, birincide dikkatsiz olursun. Her zaman yalnızca tek şansın olduğunu düşün ve hedefini ilk ve tek okunla vur.”
–--Bilge yönetmen Andrei Tarkovski’den bir bilge öğüdü. |
31.01.2014 | “Zamana uyun, sözü cahil ve zavallıların söylemidir. Zaman size uymuyorsa zamanla savaşın...”
–--Muhammed İkbal’in bu sözünü kimlere ithaf etmeli acaba? |
30.01.2014 | “Allahım! Geçen gün yaptığın günbatımını görene kadar turuncunun mora bu kadar çok yakışacağını tahmin edemezdim. Doğrusu o gün muhteşemdi!”
–--“Çocuklardan Tanrıya mektup” muhtevalı kitaplardan birinden, büyük ruhlu bir küçüğün cümleleri. |
29.01.2014 | “İnsanlara köleliği sevdirmek: Günümüzün totaliter devletlerinde propaganda bakanlarına, gazetelerin yayın yönetmenlerine ve öğretmenlere verilen görev budur işte!”
–--Aldous Huxley’in en ünlü romanı Cesur Yeni Dünya’nın (1946) önsözünde dile getirdiği bu düşünce, elli yıl aradan sonra dahi ne kadar aşina geliyor bize! |
28.01.2014 | “Hiç kimse sizin izniniz olmadan, size kendinizi değersiz hissettiremez.”
–--Eleanor Roosevelt, ‘izzet-i nefis’ üzerine çekiyor dikkatleri. |
27.01.2014 | “Allah bir kapıyı açmadan bir kapıyı kapamaz.”
–--Atasözü olarak duyduğumuz bir sözün, Hâfız-ı Şirâzî’nin dilinden ifadesi. Hâfız, “Allah bizim için bir kapıyı kapıyorsa, bunu, bizim için açmış olduğu bir diğer kapıyı aramamız için yapıyor” mu demek istiyor acaba? |
26.01.2014 | “Siz O’nun melekûtunu arayın. . . kendinize eskimeyen keseler, göklerde eksilmeyen bir hazine yapın. Orada hırsız yaklaşmaz, ve güve de bozmaz. Çünkü, hazine nerede ise yüreğiniz de orada olacaktır.”
–--İncil’den (Luka, 12:31-34), hayat yolculuğunda her insanın giriştiği ‘hazine inşaatı’na dair sağlam bir yer tarifi. |
25.01.2014 | “Kudret cömerttir, gerçekler karşısında boyun eğer, adildir ve sakindir. Zaaftan doğan tutkular ise merhametsiz olur.”
–--Honoré de Balzac’ın en ünlü eseri Vadideki Zambak’tan, veciz bir ‘duygu analizi.’ |
24.01.2014 | “İskender sızlanarak yere yatıp ölünce, bir filozof, mezarının başına geldi de dedi ki: “A padişahım! Sen bir hayli seferler ettin. Fakat bu seferki seferin hiçbirine benzemiyor!”
–--Büyük şair-mutasavvıf Ferideddin Attar, İlahinâme’de, ‘asıl sefer’e çekiyor dikkatlerimizi. |
23.01.2014 | “Bir insan, kendi ruhu özgür değilse, bütün dünyanın bağımsız olmasından ne fayda sağlayabilir?”
–--Metafizik çağrışımlar yüklü büyük filmlerin yönetmeni Andrei Tarkovksi’den müthiş bir soru. |
22.01.2014 | “Geçmişi bir kitap gibi kullanın; eviniz gibi değil.”
–--Mental Tonic (Zihin Açıcı) kitabının yazarı Richard Wilkins, ‘mazide kalmak’ ve ‘maziden ders alarak yaşamak’ arasındaki farkı nefis bir biçimde özetliyor. |
21.01.2014 | “İyiyi öğrenmek için bin gün bile yeterli değilken, kötüyü öğrenmek için bir saat bile fazla uzundur.”
–--Bu Çin atasözü, iyiyi iç dünyalarımızda ikame edebilmek için sürekli bir gayrete ve iradi bir uyanıklığa çağırıyor. |
20.01.2014 | “Asla geçmişte yaşama, ama daima geçmişten ders al.”
–--Sözün sahibi bilinmiyor, ama yol göstericiliği aşikâr... |
19.01.2014 | “İki kişiden kork: Allah’tan, bir de Allah’tan korkusu olmayandan.”
–--Hasidik Yahudilere ait, bilgece bir atasözü... |
18.01.2014 | “Boş bir beyin, şeytanın atölyesidir.”
–--Bir amaca, bir ideale, bir hedefe sahip olmanın erdemine dair, harikulade bir İngiliz atasözü |
17.01.2014 | “İnsanların gözünde suçlu olmak, Allah’ın gözünde suçlu olmaktan iyidir.”
–--Bu Malagasi atasözüne iyi kulak vermeli... |
16.01.2014 | “En bilge adam, hâlâ öğreneceği şeyler olan adamdır.”
–--George Santayana, bizi sürekli öğrenmeye davet ediyor. |
15.01.2014 | “Bir adam bütün cevapları biliyorsa, ona yeterince soru sorulmamış demektir.”
–--Bu sözü kimin söylediği bilinmiyor. Ama kim söylemişse, doğru söylemiş... |
14.01.2014 | “Herşeyin kendine has bir güzelliği vardır, ama bunu herkes göremez.”
–--Konfüçyus, ‘güzel gören ve güzel düşünen’lerden olabilmek için ‘güzel bakan’lardan olmaya çağırıyor bizi... |
13.01.2014 | “Bilmek değil, yapmak erdemdir.”
–--Demek ki, ‘yapabilmek’ gerekiyor dersini veriyor bu Japon atasözü... |
12.01.2014 | “Zaferden az, yenilgiden çok şey öğreniriz.”
–--Bu Japon atasözünün verdiği mesaj açık: Dersini iyi alırsan, yenilgiden, zaferden bile daha kazançlı çıkabilirsin! |
11.01.2014 | “Başlamak kolay, sürdürmek zordur.”
–--Doğru söylüyor bu Japon atasözü. Ama başlayan şey, sürdürülebiliyorsa kazanıyor kıvamını ve anlamını... |
10.01.2014 | “Yeter ki iyilik yap, ama kime yaparsan yap.”
–--Bize iyiliği ‘balık bilmese de Hâlık’ın bildiği’ bilgeliğini hatırlatan bir Meksika atasözü... |
09.12.2013 | “Bellidir sonuç, apansız gelir kader / Bizimse gölgeleredir ilk tepkimiz / Olacağına varır herşey, bekleyiniz.”
–—T.S. Eliot, ne kadar veciz özetliyor ‘herşey’i... |
08.12.2013 | Bir Alman hekimi “Öldürülmesi gereken ölüler var” diyor. Haklı değil mi?
–—Cemil Meriç, bu tesbiti bu soruyla aktarırken yaşadığı ülkenin halini mi gözünün önüne getiriyordu dersiniz... |
07.12.2013 | “İnsanın elinde yozlaşmış herşey” der Rousseau. Doğru, ama herşeyi düzelten de insan değil mi? Peygamberler, velîler, kahramanlar da insan.
–—Merhum Cemil Meriç’ten, İnsanlığın peygamberler elinde yüceldiğini düşündüren harika bir tesbit. |
06.12.2013 | Mutlak hakikate erişen, bâtılı neden merak etsin?
–—Cemil Meriç, iyi bir soru soruyor, değil mi? |
05.12.2013 | Düşünce birliği, düşünen insanlar arasında olur. İnsanların kaçta kaçı düşünür? Düşünenlerin kaçta kaçı karşılaşır ve açılır birbirine?
–—Cemil Meriç’ten üzerinde ‘düşünmeye değer’ sorular... |
04.12.2013 | “Avrupa’da, çoktan-seçmeli testlerin yasadışı kabul edildiği bir ülke biliyorum.”
–—Sigfried Hulzer’in sözünü ettiği bu ülke hangisi acaba? |
03.12.2013 | “Ben eserlerimle ölümsüz olmak istemiyorum; ölmeyerek ölümsüz olmak istiyorum.”
–—Woody Allen’ın iç dünyasındaki o ses, ‘züğürt tesellisi’ ile yetinmiyor besbelli... |
02.12.2013 | “Hayat güzeldir, ölüm ise huzur verici. Ama ondan ona geçiş zor şey...”
–—Isaac Asimov iyi konuşmuş... |
01.12.2013 | “Teoride, teori ile pratik arasında bir fark yoktur. Ama pratikte, vardır.”
–—Jan L.A. van de Snepscheut’tan esprili bir hayat dersi... |
30.11.2013 | “Rahatına düşkün bir bilgin, bilgin olarak adlandırılmaya lâyık değildir.”
–—Lao-Çe’nin ‘bilgin’ tarifine siz de katılmaz mısınız? |
29.11.2013 | “Yalnızca iki tür yaşama biçimi vardır. Hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak, herşey bir mucizeymiş gibi yaşamak...”
–—Albert Einstein, bizi her daim gözümüz önündeki mucizelerin farkına varmaya çağırıyor. |
28.11.2013 | “Yüz aç adamın huzurunda, kemal-i lezzetle fazla yenilmez.”
–—Bediüzzaman’dan, fakirliğin kol gezdiği bir zeminde kendi keyfinin peşine düşenlere çarpıcı bir insanlık dersi. |
27.11.2013 | “Herşeyi mümkün olduğunca basitleştirin, ama ‘mümkün olduğundan daha fazla değil.”
–—Albert Einstein, bu sözüyle, ‘avâma ulaşmak’la ‘avâmîleşmek’ arasındaki farkın formülünü veriyor olmasın? |
26.11.2013 | “İnsanlar âletlerinin âletleri haline gelmişler artık.”
–—Henry David Thoreau’dan enfes bir ‘modern zamanlar’ eleştirisi... |
25.11.2013 | “Bitti diye üzülme, yasandi diye sevin.”
–—Gabriel Garcia Marquez’den kulaklara küpe olacak bir öğüt... |
24.11.2013 | “Bütün dünya için sadece bir kişi olabilirsin, fakat bazıları için sen bir dünyasın.”
–—Gabriel Garcia Marquez konuşuyor. |
23.11.2013 | “Önyargı, muhakemesi yapılmadan ulaşılan kanaattir.”
–Voltaire’den, önyargıya karşı bir ‘muhakeme’ daveti... |
22.11.2013 | “Her çağda, düzeltilmesi gereken yeni hatalar ve karşı çıkılması gereken yeni önyargılar vardır.”
–Samuel Johnson, bizi kendi çağımızın ve kendi yaşımızın ‘hatalar’ına ve ‘önyargılar’ına karşı bir uyarı... |
21.11.2013 | “Ne kadar da çok insan, gerçekte önyargılarını yeniden elden geçirirken, düşünüyor olduğunu zannediyor!”
–Psikolog William James’den incelikli bir tesbit... |
20.11.2013 | “Hakikatin en büyük dostu zaman, en büyük düşmanı önyargı, ve daimi refakatçisi tevazudur.”
–Charles Caleb Colton böyle düşünüyor. Ya siz? |
19.11.2013 | “Fakirlik korkusunun hayatınızı yönetmesine izin verirseniz, alacağınız ödül yemek ama yaşamamak olacaktır.”
–George Bernard Shaw’dan hayatı lâyıkınca yaşamak için dikkate alınası bir uyarı... |
18.11.2013 | “Muhakeme zayıfladığında, önyargı güçlenir.”
–Kane O’Hara’dan harikulade bir tesbit... |
17.11.2013 | “Önyargılarımızdan vazgeçmek için asla geç kalmış değiliz.”
–Henry David Thoreau, önyargılarımızı bir verili gerçek gibi korumak yerine, onlardan kurtulmaya çağırıyor bizi. |
16.11.2013 | “Şiddet, zaaf sahibinin en son sığınağıdır.”
–‘Bilim kurgu’ yazarı Isaac Asimov’dan ‘gerçek’ bir tesbit... |
15.11.2013 | “Önyargıya dayalı fikirler daima şiddetin en büyüğü ile sürdürülürler.”
–Francis Jeffrey, bir tarihsel gerçeğe dikkat çekiyor. |
14.11.2013 | “Barışçı bir devrimi imkânsız kılanlar, şiddet taşıyan bir devrimi kaçınılmaz kılarlar.”
–John F. Kennedy, zamanı gelmiş bir değişime karşı direnenleri uyarıyor. |
13.11.2013 | “Şiddetle kazanılmış bir zafer, yenilgiye eşdeğerdir; çünkü anlıktır, kalıcı değildir.”
–Mahatma Gandhi, 3 Mayıs 1919 tarihli, 13 No’lu Satyagraha (Hakikatin Gücü) broşüründe, ne kadar da doğru söylüyor... |
12.11.2013 | “Sadelik, medeniyetin zirvesidir.”
–Siz de Jessica Sampten gibi mi düşünüyorsunuz? |
11.11.2013 | “Rüyalarınızın ardı sıra, güvenle gidin! Tahayyül ettiğiniz hayatı yaşayın. Hayatınız sadeleştikçe, kâinatın kanunları sizin için daha sade olacaktır.”
–Henry David Thoreau hayatı ve kâinatı anlamak isteyen insanları ‘sade hayat’a davet ediyor. |
10.11.2013 | “Eğitim görmemiş insanları halka hitap bakımından eğitimli insanlardan daha etkili kılan, sadeliktir.”
–Aristo’dan bir hayat tecrübesi... |
09.11.2013 | “Sadeliği ara, ama ona güvenme.”
–Alfred North Whitehead, haklı mı, haksız mı sizce? |
08.11.2013 | “Herşey olabildiğince basit olmalı, ama olabildiğinden fazla değil.”
–Albert Einstein, bizi ‘denge’ye çağırıyor. |
07.11.2013 | “Cinsellik, başka ülkelerde hayatın bir gerçeği, Amerika’da ise bir takıntıdır.”
–1992’de 91 yaşında ölen Alman asıllı ünlü aktris, bir Amerikan gerçeğini nasıl da özetliyor... |
06.11.2013 | “Allah her kuşa gıdasını verir, ama bunu o gıdayı yuvasının içine iterek yapmaz.”
–J.G. Holland, Allah’ın rızık vericiliği ve insanın bunun için fiilî duada bulunması arasındaki dengeyi ne kadar da güzel bir surette özetliyor. |
05.11.2013 | “Ölümsüzlüğün ilk şartı, ölümdür.”
–Stanislaw J. Lec, ölüme gülerek bakabilmeyi mümkün kılacak bir noktaya işaret ediyor. |
04.11.2013 | “Yağmurlu bir Pazar günü evde kendi başlarına ne yapacaklarını bilmeyen milyonlar ölümsüzlüğü özlüyorlar.”
–Susan Ertz’in Anger in the Sky’da söylediği, ne kadar da doğru... |
03.11.2013 | “Hayatını nasıl geçireceğini bilmeyen adamlar, sonsuza kadar sürecek başka bir hayat istiyorlar!”
–Anatole France, insan ruhundaki ölümsüzlük isteği ile nefsin şu hayatın içinde insana yaşattığı boşluk ve anlamsızlık arasındaki çelişkiye çekiyor dikkatlerimizi... |
02.11.2013 | “Güzelliğin sığınağı, tevazudur.”
–Demades’ten ‘güzelliğin’ sırrını arayanlara, harikulade bir adres tarifi... |
01.11.2013 | “Üstün insan, konuşurken mütevazı, faaliyete giriştiğinde olabildiğinde gayretli olabilen insandır.”
–Konfüçyus’tan bir hayat dersi... |
31.10.2013 | “Birşey sağlam, süregelen, sade ve mütevazı ise, erdemin komşusudur.”
–Konfüçyus’tan, erdemli olanı tesbit için basit ama bir o kadar doğru ölçüler... |
30.10.2013 | “Mütevazı olmaksızın konuşanın, sözlerini güzelleştirmesinin çok zor olduğunu görecektir.”
–Konfüçyus’tan tevazunun kalblere nüfuz eden güzelliğine dair ince bir dokundurma. |
29.10.2013 | “Ümitli bir şekilde seyahat etmek, varacağı yere varmaktan daha güzel birşeydir.”
–Robert Louis Stevenson, bir insanî gerçekliğe çekiyor dikkatimizi. |
28.10.2013 | “Neyin imkânsız olduğunu söylemek zordur. Çünkü dünün rüyası bugünün ümidi ve yarının gerçeğidir.”
–Robert H. Godard, ümidin diriltici iksirine ve ‘faaliyetteki lezzet’e çağırıyor bizi. |
27.10.2013 | “Kalbinden ümidi söküp aldığınızda, insanı avcısını bekleyen bir hayvana döndürmüş olursunuz.”
–Quida, hayatın akışı içinde insan olarak varoluşumuz için, ümidin önemine dikkat çekiyor. |
26.10.2013 | “Nerede hayat varsa, orada ümit vardır.”
–Çiçero’dan çağları aşan bilgece bir söz... |
25.10.2013 | “Allah’ın insana geleceği ifşa edeceği güne kadar, bütün bilgelik şu üç kelimede özetlenecektir: ‘Bekle ve ümit et!’”
–Alexandre Dumas, Monte Kristo Kontu’nda ne de güzel söylüyor. |
24.10.2013 | “Her yeni yaş beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Kırk yaşına geldiğim günü hatırlıyorum. Bir dönemece gelmiş olduğum düşüncesiyle biraz sıkıntılıydım. Ama daha yaşlı bir arkadaşım beni teselli etti. ‘Yaşlanıyorum diye şikâyet etme’ dedi. ‘Nice, nice insan bu ayrıcalığa erişemeden vefat ediyor.’”
–Earl Warren’ı uyaran arkadaşı ne kadar da haklı, değil mi? |
23.10.2013 | “Sizden daha genç olanlara karşı nazik olun, çünkü yarın sizin hakkınızda onlar konuşup yazacaklar.”
–Cyril Connolly’den bu dünyadan göçüp gittiklerinde ‘hoş bir sada’ ile anılmak isteyenlerin kulağına küpe olacak bir söz. |
22.10.2013 | “Gençlerin kıymetini bilin, çünkü ulusal borcumuzu onlar devralacaklar.”
–Herbert Hoover’dan bugünün devlet yöneticilerine ve bugünün büyüklerine ince bir taşlama... |
01.08.2013 | “Yapabilen, yapar. Yapamayan, öğretir.”
–George Bernard Shaw |
31.07.2013 | “Çok az zenginin yönettiği bir serveti vardır. Pek çok zengini ise serveti yönetir.”
–Robert Green Ingersoll |
30.07.2013 | “Başarı eşine az rastlanır bir boyadır; bütün çirkinlikleri gizler.”
–John Suckling |
29.07.2013 | “Öğrenmek için sor; sıkıntı vermek için sorma.”
–Hz. Ali |
28.07.2013 | “Kim hileye başvurursa, Allah onu aldatır.”
–Abdullah ibn Abbas |
27.07.2013 | “Bulut, rüzgâr, ay, güneş, felek hepsi senin için çalışıyorlar; sen eline bir ekmek geçirebilesin ve onu da gafletle yemeyesin.”
–Muslihuddin Sâdî |
26.07.2013 | “Kin güdenlerin gönlü, sırra mahrem olmaz.”
–Hâfız-ı Şirâzî |
25.07.2013 | “Dünyaya aşık kişi, üstüne güneş vurmuş bir duvara aşıktır.”
–Mevlânâ Celâleddin Rûmî |
24.07.2013 | “Sözün, özüne kılavuzdur.”
–Ferideddin Attar |
23.07.2013 | “Kaptanı Nuh olan, denizin dalgasından korku duyar mı?”
–Muslihuddin Sâdî |
22.07.2013 | “İnsaf, insanı herşeyden kurtaran bir padişahtır.”
–Ferieddin Attar |
21.07.2013 | “Bir insan, kendi ruhu özgür değilse, bütün dünyanın bağımsız olmasından ne fayda sağlayabilir?”
–Andrei Tarkovski |
20.07.2013 | “İlk konakta esiriz hâlâ.”
–Mevlânâ Celâleddin Rûmî |
19.07.2013 | “İlk mısra Allah’tan gelir. Sonrası artık matematik...”
–Paul Valery |
18.07.2013 | “Bir anlayış eksikliğidir ki, herkes kendi düşüncesini över. Ama İslâm Allah’a teslim oluşun ifadesi. Ki biz hepimiz İslâm içinde yaşar ve İslâm içinde ölürüz.”
–J.W. von Goethe |
17.07.2013 | “Allah size memleketler ve denizler arasında kılavuz olarak yıldızları verdi. Tâ ki, gözleriniz daima göklere çevrilmiş olsun diye...”
–J.W. von Goethe |
16.07.2013 | “İnsanın mutlak güzellikle karşı karşıya geldiği an yok mu, işte yalnız o an için yaşanmaya değer.”
–Eflâtun |
15.07.2013 | “Allahım! Musa peygamber Kur’ân’da nasıl dua ettiyse, ben de öyle dua etmek istiyorum: Sıkıntılı göğsümü sen ferahlat!”
–J.W. von Goethe |
14.07.2013 | “İnsan yalnız para-pul için çalışırken, kendi elleriyle kendi zindanını kurmaktadır.”
–Antoine de Saint-Exupery |
13.07.2013 | “İnsan için gerçek, onu insan yapan şeylerdir.”
–Antoine de Saint-Exupery |
12.07.2013 | “İlham perilerinin en iyisi, lutf-u ilâhîdir.”
–Paul Claudel |
11.07.2013 | “Bir hiçbir Allahsız insan / Rüzgâra kapılmış bir tohum gibi / O yana bu yana savrulup duran / Yerleşip çimlenecek bir yer bulamayan...”
–T.S. Eliot |
10.07.2013 | “Hiç, bir kuru ekmeği tadarken gözyaşı dökmedin mi? Sessiz gecelerde uyumadan uzandığın olmadı mı yahut? O halde sen, Allah’ın kudretini bilmiyorsun!”
–J.W. von Goethe |
09.07.2013 | “Sonsuz kendisini sonluda gösterir; Yaratıcıyı bulmak istiyorsak, O’nu sanatında aramalıyız.”
–Claude Houghton |
08.07.2013 | “Bir insanın hayatında / Aynı an yaşanmaz bir daha / Tane dağılır ip kopunca / Aklı olmayan serseriler düşünür ancak / Üstünde döndüğü tekeri döndürmeyi.”
–T.S. Eliot |
13.04.2013 | “Kötünün galip gelmesi için bir tek şey yeterlidir: iyi insanlar için hiçbir şey yapmamak.”
–Edmund Burke. |
12.04.2013 | “Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.”
–Richard Wilkins |
11.04.2013 | “Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.”
–Konfüçyus |
10.04.2013 | “Öğrenmek için sor; sıkıntı vermek için sorma.”
–Hz. Ali |
09.04.2013 | “Belki de Tanrı, uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, uygun kişiyi tanıdığında minnettar olman için istedi.”
–Gabriel Garcia Marquez |
08.04.2013 | “İlk konakta esiriz hâlâ.”
–Mevlânâ |
07.04.2013 | “Mağlup olmuş hayr, galip gelmiş şerden daha güçlüdür.”
–Martin Luther King |
06.04.2013 | “İnsanlar iki gruba ayrılırlar: günahkâr olduklarını düşünen hak ehli insanlar ve hak ehli olduklarını düşünen günahkârlar.”
–Blaise Pascal |
05.04.2013 | “Asla ikinci okun olmasın. İkinci atışına güvenirsen, birincide dikkatsiz olursun.”
–Andrei Tarkovski |
04.04.2013 | “Zamana uyun, sözü cahil ve zavallıların söylemidir. Zaman size uymuyorsa zamanla savaşın...”
–Muhammed İkbal |
03.04.2013 | “Aşk benim için bir çaba, bir ödün, sürmenaj. Yalnız, Allah’ı sevmek öyle zor gelmiyor. Çünkü Allah’ı sevmek demek, ortaya çıkmak, gitmek, gelmek, dinlenmek, ve tüm bu işleri yaparken Allah’ın üstümüzdeki sevgisini duymak demek.”
–Rainer Maria Rilke |
03.03.2013 | “Ey nefis, ne zamana kadar günahlardan zevk alacaksın? Tevbe tatsız değildir; onu da tat.”
–Bâbur |
02.03.2013 | “Her sonuç başlangıcının içindedir. İyiler, iyi terbiyelerin kundaklarına sarılmıştır.”
–Selahaddin Şimşek |
01.03.2013 | “Her arayan bulamayabilir, ancak bulanlar arayanlardır.”
–İmam-ı Rabbanî |
28.02.2013 | “Ferah hüzün ile, kolaylık güçlük iledir.”
–Muaz bin Cebel |
27.02.2013 | “Kelam devaya benzer, az söylersen fayda verir.”
–Abdullah bin Ömer |
26.02.2013 | “Balonların gururu iğnelerle karşılaşıncaya kadardır!..”
–Selahaddin Şimşek |
25.02.2013 | “Bütün karanlıklar aynı siyahtan dokunmuştur.”
–Selahaddin Şimşek |
24.02.2013 | “Yûsuf gibi rüyalar göreceklerin uykuları uğruna gecelere katlanmaya değmez mi?”
–Selahaddin Şimşek |
23.02.2013 | “Yeniler vardır ki sağlam, eskiler vardır ki, çürük değildir.”
–Selahaddin Şimşek |
22.02.2013 | “Sabah olup gün ışıyınca, halk gece yol alanları över.”
–Hz. Ali |
06.04.2011 | “Hiçbir şey bilmiyor ve her şeyi bildiğini düşünüyor. Demek ki, bir siyasî kariyer edinecek.”
–--George Bernard Shaw’un bir piyesinden alınan bu söz siyasetçilerimizin hatırı sayılır bir kısmına ithaf edilse yeridir herhalde... |
05.04.2011 | “İnsanlardaki bir karakter zaafı da şu: Herkes yapan kişi olmak istiyor, hiç kimse koruyan kişi olmaya heveslenmiyor.”
–--Kurt Vonnegut önemli bir nüansa çekiyor dikkatlerimizi. |
04.04.2011 | “Kur’ân mü’minin ilkbaharıdır.”
–--Malik b. Dinar’ın bu sözü üzerinde, bahar mevsiminde daha bir dikkatle düşünmeli... |
03.04.2011 | “Parçaları bir araya getirmek soylu bir sanatsa, gereksiz parçaları ayırmak daha soylu bir sanattır. Hayatın bilgeliği gereksiz unsurların ayıklanmasında yatar.”
–--Lin Yutang’dan bir hayat dersi... |
02.04.2011 | “Bütün bir millet habire vatanseverlikten söz etmeye başladığında, ben de onların ellerinin temizliğinden ve kalblerinin arınmışlığından şüphe etmeye başlıyorum.”
–--Ralph Waldo Emerson’un sözleri, Ergenekon kabusundan yeni uyanmış bir ülkede ne kadar da iyi anlaşılabiliyor! |
01.04.2011 | “Arkadaş, yanında sesli düşünebildiğin kimsedir.”
–--Ralph Waldo Emerson’dan hayat tecrübesinden süzülmüş bir arkadaş tarifi... |
31.03.2011 | “İyi insanların, sorumluluklarını yerine getirmeleri için kanuna gerek yoktur. Kötüler ise, kanunların etrafından dolanmanın bir yolunu bulurlar.”
–--Eflâtun, binlerce yıl öncesinden bu tesbiti yaparken, haklı değil mi sizce? |
30.03.2011 | “Yüreğimiz bir hazinedir; onu bir çırpıda harcarsanız, iflas edersiniz.”
–--Balzac’ın bu önerisi herkesçe duyulmuş olsa, ‘kalbî iflaslar’ın sayısı yine de bu kadar fazla olur muydu? |
29.03.2011 | “Zalime acımak, dünyaya zulmetmek demektir.”
–--Şeyh Sadi, bir denge haline çağırıyor duygularımızı... |
28.03.2011 | “Başkalarına kin güden, kendi elini ısırır.”
–--Mevlana, kin duygusunun en başta insanın kendi iç dünyasını tahrip edişine çekiyor dikkatleri. |
27.03.2011 | “Ey Allah kulu! Allah seni topraktan yarattı, sen de toprak gibi gönülsüz ol. Hırsa kapılma, başını dikme, dünyayı yakma. Madem ki O seni topraktan var etmiş, sen ateşe benzeme!”
–--Şeyh Sadi’den her insanın kulağına küpe olacak sade ama derin bir söz... |
26.03.2011 | “Peygamber sevgisi, gecesi olmayan bir gündür.”
–--Muhammed İkbal, ruhumuzun daimi aydınlığı için bize adresi gösteriyor. |
25.03.2011 | “Bilginin iki, şüpheninse tek kanadı vardır.”
–--Gerçeği bulmak için tek kanatla uçmaya çalışanlara, Mevlana’dan bir hatırlatma... |
24.03.2011 | “Dünya ve ahret iki kumadır: Biri razı olduğunda, öteki darılır.”
–--İmam-ı Rabbani, hangisini razı edeceğimize iyi karar vermeye çağırıyor bizi: kalıcı olanı mı, geçici olanı mı? |
23.03.2011 | “Ruhunda mehenk olmalı. Bilmiyorsan, yapayalnız yola düşüp ilerleme.”
–--Mevlana, vusule giden yolda usulün vazgeçilmez önemine dikkat çekiyor. |
22.03.2011 | “Bütün dünya rahat istiyor. Ateş içinde olması bu yüzdendir.”
–--Mevlana, bu manidar çelişkiyi ne de veciz ifade ediyor! |
21.03.2011 | “İddia sahibi kimse, kendinden başkasını görmez. Çünkü önünde kuruntu perdesi vardır.”
–--Sadi, kendimizden ibaret bir dünyaya hapsolmamanın yolunu gösteriyor böylece... |
20.03.2011 | “Yaz gene de gelir, ama yalnız sabredenlere gelir, önlerinde sonsuzluk varmış gibi tasalanmadan sessiz ve yürekleri geniş olanlara gelir. Onu gönül borcu duyduğum acılar içinde öğreniyorum: Sabır her şeydir.”
–--Rainer Maria Rilke’den harikulade bir ümit ve sabır daveti... |
19.03.2011 | “İnsanları bir araya getiren idealler içinde en sonra geleni ve en kısırı geçimini sağlama idealidir. Sonun başlangıcıdır bu; kıyamet gününün habercisi...”
–--Dostoyevski’nin, bu sözün öncesinde söylediği bir söz daha var: “Bir milletin ahlak ve din ideali güçsüz düştüğü anda, insanlar pusulayı şaşırır, ondan sonra da yalnız ve yalnız geçimlerini sağlamak için bir araya gelmeye başlarlar.” |
18.03.2011 | “Surete tapmayı sanat edinen, nasıl olur da sıfatı düşünebilir?”
–--Ferideddin Attar, ‘mülk’ perdesinin ardında melekûtu, eşya perdesinin ardında ilahi isim ve sıfatları görmeye çağırıyor bu sorusuyla... |
17.03.2011 | “Ey dünya! Değersiz, zavallı insanlar ne kadar çabuk, ne de kolayca gurura kapılıyorlar!”
–--William Shakespeare, ‘gurur’ illetine karşı konuşuyor. |
25.01.2011 | “Yaşlı adam her şeye inanır, orta yaşlı her şeyden şüphe eder, genç ise her şeyi bilir.”
–Oscar Wilde, bir hayat tecrübesini bize aktarıyor. |
24.01.2011 | İnsan kendini bilmeli. Bu, hakikati bulmasına yardım etmese bile, en azından onun hayatını sürdürmesine yardımcı olur.
–Metin Karabaşoğlu |
23.01.2011 | Gurur tüm bu sefaletleri dengeler. İnsan bulunduğu sefil hali ya gizler, ya ifşa eder; ve en önemlisi, bunların farkındayım diye kendi kendine övünür.
–Metin Karabaşoğlu |
22.01.2011 | Halimiz gerçekten mutluluk verici olsaydı, kendimizi onun hakkında düşünmekten alıkoyma gereği duymazdık.
–Metin Karabaşoğlu |
21.01.2011 | Şu zavallı çocuklar, "Bu köpek benim” diyorlardı. “Orası güneşteki benim yerim.” İşte tüm dünyayı kuşatan gasbedip sahiplenme davasının nasıl başladığının en canlı timsali.
–Metin Karabaşoğlu |
20.01.2011 | Eğer bir insan kendini göklere çıkarıyorsa, onu aşağılarım. Eğer bir insan tevazuyla hareket ediyor ise, onu göklere çıkarırım.
–Metin Karabaşoğlu |
19.01.2011 | İnsanın ne hayvanlara eşit olduğuna inanmasına izin verilmelidir; ne de meleklere eşit olduğuna inanmasına. Gerek hayvanî, gerek melekî bir yönünün olduğundan habersiz olmasına da izin verilmemelidir. İnsanın, her iki yönünü de bilmesi gerekmektedir.
–Metin Karabaşoğlu |
18.01.2011 | İnsana, ulvîliğine dikkat çekmeksizin, hayvanlara ne kadar da benzediğini açıklamak çok açık bir biçimde tehlikelidir. İnsanı, süflîliğini bildirmeden, haddinden fazla yüceltmek de tehlikelidir. İnsanı her iki halinden de cahil bırakmak ise daha da tehlikelidir. En iyisi, onun her ikisini de bilmesini sağlamaktır.
–Metin Karabaşoğlu |
17.01.2011 | O kadar haddini bilmez haldeyiz ki, dünya üzerindeki herşeyin tarafımızdan bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşte böyle bir benlik davası yüzünden, etrafımızdaki yarım düzine insanın hakkımızda olumlu bir kanaat taşıyor olması bize zevk ve tatmin veriyor.
–Metin Karabaşoğlu |
16.01.2011 | Bu yüzden ağaç aciz olan birinin aciz olduğunu bilmekten acizdir, oysa aciz olan birinin acizliğini bilmesinde ulvîlik vardır.
–Metin Karabaşoğlu |
15.01.2011 | İnsanın ulvîliği acizliğini bilmesinden gelir: bir ağaç âciz olduğunu bilmez.
–Metin Karabaşoğlu |
14.01.2011 | İnsan olmamın izzet ve şerefini işgal ettiğim küçücük mekânın vereceği böbürlenmede değil, ona verilmiş düşünme kabiliyetinin intizamında aramalıyım. Zira mekân açısından kâinat beni kavrar ve kuşatır, beni küçücük bir noktaya dönüştürür; ben ise, düşünme kabiliyetim sayesinde kâinatı kuşatıyorum.
–Metin Karabaşoğlu |
13.01.2011 | İçgüdü ve akıl, iki ayrı tabiatın işaretleri.
–Metin Karabaşoğlu |
12.01.2011 | Kesinlikle, elsiz, ayaksız, veya başsız bir insan tasavvur edebilirim, çünkü bize öğretilen yegâne tecrübe başın ayaktan daha zorunlu olduğudur. Fakat düşüncesiz bir adam tasavvur edemem; böyle biri ya bir taş veya bir hayvan olurdu.
–Metin Karabaşoğlu |
11.01.2011 | Bizim zevk hisseden kısmımız ne? Elimiz mi, kolumuz mu, tenimiz veya kanımız mı? Bu durumdan hareketle, bazı şeylerin gayrimaddî olduğu açıkça görülüyor olmalı.
–Metin Karabaşoğlu |
10.01.2011 | Papağan, temiz de olsa gagasını siler.
–Metin Karabaşoğlu |
09.01.2011 | Sebepler ve sonuçlar açısından bakıldığında, kendi şehvetinden böylesine mükemmel bir düzen husule getirmesi, insanın ulvîliğini gösterir.
–Metin Karabaşoğlu |
08.01.2011 | Bu yüzden hakkı kuvvetli kılmak yetmez, kuvveti de hak üzere kılmamız gerekmektedir.
–Metin Karabaşoğlu |
07.01.2011 | Kuvvetsiz hak, dünyada her zaman habis ruhlu ve bozguncu insanlar var olacağı için, meydan okumalara maruz kalacaktır. Haksız kuvvet ise suçlamalara açıktır. O halde, hak ve kuvveti mezcetmemiz gerekir.
–Metin Karabaşoğlu |
06.01.2011 | Kuvvetsiz hak âcizdir, haksız kuvvet zorbalık...
–Metin Karabaşoğlu |
05.01.2011 | Niye adamın biri öne sürdüğümüz fikirlerde veya yaptığımız tercihte yanlışlıklar var olduğunu söylüyorsa itidalimizi kaybederken, biri başımızın ağrıdığını söylediğinde itidalimizi kaybetmiyoruz?
–Metin Karabaşoğlu |
04.01.2011 | Topal bir dimağ bizi taciz ederken, topal bir adamın etmemesi nasıl oluyor? Çünkü, topal bir dimağ topallayanın biz olduğunu söylerken, topal bir adam bizim dosdoğru yürüyor olduğumuzu kabul eder. Bunun içindir ki, onun karşısında öfkeden ziyade üzüntü hissederiz.
–Metin Karabaşoğlu |
03.01.2011 | Şehvet ve kuvvet bütün eylemlerimizin kaynağıdır. Gönüllü olarak yaptığımız eylemlerin sebebi şehvettir; gönülsüzce yaptıklarımızın sebebi ise kuvvet.
–Metin Karabaşoğlu |
02.01.2011 | Zarif olmak saf bir benlik davasından ibaret değildir. Çünkü böylece birçok insanın sizin için çalıştığını gösterirsiniz. Saçınız bir uşağınız, parfümcünüz vs. olduğunu gösterir; kemerler, örgülü kurdelalar, iplikler şunu şunu gösterir... Zerafet sun’î bir gösteriden veya saf bir donanımdan öte, “Birçok insan benim emrim altında ve hizmetime koşuyor” demeye gelir. Zerafet, insanın gücünü gösterme aracıdır.
–Metin Karabaşoğlu |
01.01.2011 | İnsanlar meziyeti ödüllendirmek istiyorlarsa, iç savaşın gelmesi kaçınılmazdır; çünkü kendisinin meziyetli olmadığını iddia eden birine rastlanmıyor.
–Metin Karabaşoğlu |
31.12.2010 | Şerlerin en büyüğü iç savaştır.
–Metin Karabaşoğlu |
30.12.2010 | İnsan daha derin saiklere sahip olmalı ve herşeyi bunlara göre muhakeme etmelidir, fakat konuşurken sıradan bir insan gibi konuşmalıdır.
–Metin Karabaşoğlu |
29.12.2010 | İşlemeli kumaşlar giymiş, yedi-sekiz uşağı da peşine takmış bir adama hiç mi hiç saygı duymuyorum. Niçin! Ben ona başımı eğmezsem, o beni dövdürecektir. Elbiseleri kuvveti temsil ediyor. Böyle bir insan, başka bir ata kıyasla pahalı ve alımlı koşumlar takılmış bir attan farksızdır.
–Metin Karabaşoğlu |
28.12.2010 | Hak keyfimize göre evirip çevirdiğimiz manevî bir nitelik iken, kuvvet elle tutulup gözle görülen bir nitelik olduğu için, kuvveti istediğimiz gibi çekip çeviremeyiz. Dolayısıyla hak kuvvetin avucunun içine düşüverir. Ve böylece hak namına kuvvetin sultası başlar.
–Metin Karabaşoğlu |
27.12.2010 | “Allah’ı tanımak için kişiliğini değiştirmen gerekmiyor. Sen manevî gerekleri yerine getirmeye başlama kararı verdiğinde, hemen o an kendini gösteren adil ve ciddi bir bakışa sahip olacaksın.”
–Andrei Tarkovski |
26.12.2010 | “Dünya için yapabileceğinin en iyisini yaptığında seni tekmeleyebilirler. Sen yine de yapabileceğinin en iyisini yap.”
–Abel Muzorewa |
25.12.2010 | “Mutlak hakikate erişen, bâtılı neden merak etsin?”
–Cemil Meriç |
24.12.2010 | “Düşünce birliği, düşünen insanlar arasında olur. İnsanların kaçta kaçı düşünür? Düşünenlerin kaçta kaçı karşılaşır ve açılır birbirine?”
–Cemil Meriç |
23.12.2010 | “Şeb-i yeldayı muvakkıtle müneccim ne bilir? Müptela-yı gama sor kim geceler kaç saat”
–Fuzuli |
21.12.2010 | “Herşeyi olabildiğince sade yapın, ama daha da sade değil.”
–Albert Einstein |
20.12.2010 | “Düşmanlarını affet, ama isimlerini asla unutma.”
–John F. Kennedy |
19.12.2010 | “Bana sorunsuz bir insan gösterin, onu tedavi edeyim.”
–Carl G. Jung |
18.12.2010 | “Harâbât ehlini hor görme Şâkir/ Defineler saklı viraneler var.”
–Erzurumlu İbrahim Hakkı |
17.12.2010 | “Bir evde oturulmadığı zaman harabe olduğu gibi, bir kalpte de eğer hüzün yoksa, o kalb harabe demektir.”
–Mâlik b. Dinar |
16.12.2010 | “’Seni besleyen eli ısıramazsın’ diye uyaran bir atasözü vardır. Fakat, eğer o el sizin kendi kendinizi beslemenize engel oluyorsa, belki de ısırmalısınız.”
–Thomas S. Szasz |
15.12.2010 | “Yıldızlar her gece değil, bin yılda bir gece görünüyor olsalar da, insanlar nasıl da hayret ve hayranlıkla bakacaklardı!”
–Ralph Waldo Emerson |
14.12.2010 | “Dinin siyasetle hiç ilgisi olmaması gerektiğini söyleyenler, dinin ne olduğunu bilmiyorlar demektir.”
–Mahatma Gandhi |
13.12.2010 | “Nerede çok fazla sayıda polis varsa, orada özgürlük yoktur. Bir yerde çok sayıda asker varsa, orada barış yoktur. Bir yerde çok fazla hukukçu varsa, orada adalet yoktur.”
–Lyn Yutang |
12.12.2010 | “Hiç kimse, sizin izniniz olmadan, size kendinizi değersiz hissettiremez.”
–Eleanor Roosevelt |
11.12.2010 | “Allah bir kapıyı açmadan bir kapıyı kapamaz.”
–Hâfız-ı Şirâzî |
10.12.2010 | “Kudret cömerttir, gerçekler karşısında boyun eğer, adildir ve sakindir. Zaaftan doğan tutkular ise merhametsiz olur.”
–Honoré de Balzac |
09.12.2010 | “Bir insan, kendi ruhu özgür değilse, bütün dünyanın bağımsız olmasından ne fayda sağlayabilir?”
–Andrei Tarkovksi |
08.12.2010 | “Geçmişi bir kitap gibi kullanın; eviniz gibi değil.”
–Richard Wilkins |
07.12.2010 | “Nasıl olur; insanlar şarkı söylerler de, nereden gelip nereye gittiğimizi ve Tanrı’nın ne olduğunu öğrenmek için yürekleri titremez?”
–Nikos Kazancakis |
06.12.2010 | “Dualarınıza dikkat edin; gerçekleşebilirler.”
–Ralph Waldo Emerson |
05.12.2010 | “Karşınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?”
–Richard Wilkins |
04.12.2010 | “Başaramazsanız hayal kırıklığına ugrayabilirsiniz, ama gayret göstermezseniz felâket kaçınılmazdır.”
–Beverly Sills |
03.12.2010 | “Başkalarının savaşıyla uğraşayım derken, kendindeki yaman savaşı gözden kaçırma.”
–Mevlânâ |
02.12.2010 | “Padişah kapısındaki bir yoksul, bana bir nükte söyledi. Dedi ki: Hangi sofraya oturduysam, rızkı veren Allah’tır.”
–Hâfız-ı Şirâzî |
01.12.2010 | “Nefret eden için, nefretin kendisi, nefret edilenden daha önemlidir.”
–Vaclav Havel |
30.11.2010 | “İnsan Tanrısız nasıl yaşar? Ancak kendisi tanrı olarak ki, bu da mümkün değil.”
–Andrei Tarkovski |
29.11.2010 | “Bir okyanustur zaman, ama biter bir kıyıda / Ve bir de bakarsın ki, sen yoksun buralarda.”
–Bob Dylan |
28.11.2010 | “İnsanı Allah yaratmadıysa, neden insan yalnızca Allah’a teslim olunca mutlu oluyor?”
–Blaise Pascal. |
27.11.2010 | “Sana ağır gelen o bir secde var ya, binlerce secdeden alıp kurtarır seni.”
–Muhammed İkbal |
26.11.2010 | “Yaşadığımız cennetten bizi attıran şeytanı, içimizde aramamız gerek.”
–Goethe |
25.11.2010 | “İnsan Tanrısız nasıl yaşar? Ancak kendisi tanrı olacak ki, bu da mümkün değil.”
–Andrei Tarkovski |
11.10.2010 | “Sen olmasan, inkârcılar inkâr edemezlerdi Seni. Kesinkes doğru değildir söyledikleri. Öyle olsaydı, var olamazdı kendileri. Varlıklarıyla doğrularlar Seni.”
–T.S. Eliot |
10.10.2010 | “Her geçen an, yekdiğeriyle aynı ağırlıktadır. Kritik an şu andır daima; ve her an yanımızdadır.”
–T.S. Eliot |
09.10.2010 | “Bellidir sonuç, apansız gelir kader/ Bizimse gölgeleridir ilk tepkimiz / Olacağına varır herşey, bekleyiniz.”
–T.S. Eliot |
08.10.2010 | “Allah’a ve hayata lânet edenler, gerçekte kendi kendilerini lânetlerler. Herşeyi sevecek olursan, Allah’ın sırrı herşeyde açığa vuracaktır.”
–Fyodor Dostoyevski |
07.10.2010 | “Allahım, seni seviyorum; çünkü hayat büyüktür!”
–Fyodor Dostoyevski |
06.10.2010 | “Dünyada, gerçekten başka herşey fanidir.”
–Fyodor Dostoyevski |
05.10.2010 | “Çevrenize, Allah’ın bizlere bağışladığı şeylere bakın bir: Gökyüzü pırıl pırıl, hava mis gibi, otlar körpecik, kuşlar cıvıldaşıyor, tabiat huzur içinde, mutlu. Oysa bizler, yalnız biz Allah’ı tanımaz budala insanlar dünyanın cennet olduğunu anlamaya yanaşmıyoruz.”
–Fyodor Dostoyevski |
04.10.2010 | “Allah’ın sözlerinden habersiz bir millet yok olmaktan kurtulamaz.”
–Fyodor Dostoyevski |
03.10.2010 | “İnsan, kavranılması güç bir yaratık. Bütün hayatını onu çözmekle geçiriyorsan, hayatını boşa harcadığını sanma. Ben bu işi uğraş edindim, çünkü insan olmak istiyorum.”
–Fyodor Dostoyevski |
02.10.2010 | “Kur’ân’ı okuyorum. Bana göre, yer yer öyle bir sese bürünüyor ki, bütün benliğimle bu sese katılıyorum—orgun içinde bir rüzgâr gibi...”
–Rainer Maria Rilke |
01.10.2010 | “Mümkün müdür, Allah diyen ve Allah’a ortak birşey olduğunu zanneden insanlar bulunsun? Mümkün müdür insanın bir Allah’ı olsun da, O’nu tanımasın, O’na ibadet etmesin?”
–Rainer Maria Rilke |
30.09.2010 | “Allahım, aklıma geldin. Demek ki varsın. Varlığına deliller var.”
–Rainer Maria Rilke |
29.09.2010 | “Allah’ı bir kenara ittik. Sonralara bıraktık. Derken zaman geçti; üstünkörü, derme-çatma şeylere alıştık. İşler bu raddeye geldikten sonra da, kendi öz malımızı tanıyamaz olduk. Allah’ın ihmaller sonu unutulmuş büyüklüğü karşısında, işte o zaman korkumuz başlar.”
–Rainer Maria Rilke |
28.09.2010 | “Kim O’na inanmadığını hissedebilir ve bunu söylemeye yeltenebilir? Herşeyi kucaklayan ve herşeyi tutan O.”
–J.W. von Goethe |
27.09.2010 | “Bakacak olursak, ortanın üstüne çıkmış her eserde, yazarının milliyetçilik ve kişisellik süzgecinden sıyrılıp geçerek genel insan meselelerine yöneldiklerini, bunlara ışık tutmaya çalıştıklarını görürüz.”
–J.W. von Goethe |
26.09.2010 | “İslâm dininin, benim yaşıma uygun şairce bir havası var: Allah’ın akıl erdirilmez iradesine karşı koymadan boyun eğiş, dünyadaki düzenin bir halka gibi veya helezon şeklinde dönüp dolaşıp yine başladığı yere gelen hareketli yürüyüşüne tebessümle bakabilme, yeryüzü ve yeraltı arasında ayrıcalık yapmadan duyulan tutku ve eğilim, bütün gerçeklerin sade bir şekilde kendilerini simgeleyerek dağılıvermeleri... Bir şair için, bu kadarı yetmez mi?”
–J.W. von Goethe |
25.09.2010 | “İnsan ne garip bir yaratık! Birşeyin ‘nasıl’ını öğrenir öğrenmez, duyduğu ilgi sönüveriyor.”
–J.W. von Goethe |
24.09.2010 | “Yirmi yıl sonra yaptığın şeylerden çok, yapmadığın şeyler seni hayal kırıklığına uğratacak. Öyleyse hayat teknenin yelkenini, güvenli limanlardan çalkantılı sulara aç. Farklı yerlerden esen rüzgarlarla dolsun yelkenlerin.”
–Mark Twain |
23.09.2010 | “Binlerce kilometrelik bir yolculuk, tek bir adımla başlar.”
–Lao Tzu |
22.09.2010 | “Cesaret, korkusuzluk demek değildir. Cesaret, korkudan daha önemli birşeylerin varlığına hükmedebilmektir.”
–Ambrose Redmoon |
10.03.2007 | “İyi diplomatlığın başlıca şartı, tam konuşmaktır. En büyük düşman, kesin olmayan konuşmalardır.”
–Sir Harold Nicholson |
09.03.2007 | “Boşboğaz, ancak bilmediği sırları saklar.”
–Kemal Tahir |
08.03.2007 | “Bir Alman hekimi ‘Öldürülmesi gereken ölüler var’ diyor. Haklı değil mi?
–Cemil Meriç |
22.02.2007 | “Tebessüm, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.”
–Victor Borge |
10.11.2006 | Kendini bilmeyen bir adama öylesine kuvvetli biçimde haykır ve yolunu Allah’a yönelik kılmasını söyle. Ve kendini bilen bir adama bunu söylemek ise, nurun alâ nur.
–Metin Karabaşoğlu |
09.11.2006 | Üç tür şehvet üç grup insan husule getirmiştir ve tüm filozofların yaptığı iş bu üç şehvet türünden birini izlemektir.
–Metin Karabaşoğlu |
08.11.2006 | Doğru yol Allah’ın istediğini istemektir.
–Metin Karabaşoğlu |
07.11.2006 | Ölümü, acziyeti ve cehaleti tedavi etmeyi beceremeyen insanlar, mutlu olmak için, bu gibi konular üzerinde düşünmemeye karar vermişler.
–Metin Karabaşoğlu |
13.10.2006 | Bilginin yüzyüze geldiği iki uç nokta vardır; biri yeni doğduğu zaman her insanın taşıdığı saf doğal cehalet, diğeri beşerî bilginin barındırdığı tüm menzillerden yürüyen büyük dimağların ulaştığı sınır—ki, onların vardıkları yer de, ancak ve ancak, hiçbir şey bilmediklerini anlamaktır. Yarı yolda kalanlar kendi doğal cehaletlerini arkada bırakır, ama bu hikmetli cehalet çizgisine de erişemezler; az-buçuk birşeyler bilir ve herşeyi anladıkları iddiasına kalkışırlar. Dünyayı altüst eder ve herşeyi yanlışa sevkederler.
–Metin Karabaşoğlu |
12.10.2006 | İnsanlar kuvvetin hakka boyun eğmesini sağlayamadıkları sürece, hakkı kuvvete tâbi kılmışlardır. Adaleti kuvvetli kılamadıkları sürece, kuvveti haklı ve adaletli yapmaya çalışmışlardır.
–Metin Karabaşoğlu |
11.10.2006 | Hürmet mi görmek istiyorsun: Asla kendinden bahsetme ve hiçbir zaman kendini öne çıkarma. Böyle yapmak sana anlamsız görünebilir, ama doğrusu budur.
–Metin Karabaşoğlu |
10.10.2006 | Allahsız insan tam anlamıyla cahil ve kaçınılmaz derecede mutsuzdur. Çünkü, isteyen ama yapamayan herkes mutsuz olur.
–Metin Karabaşoğlu |
05.10.2006 | Bir insanın suyun öte yakasında yaşadığım için beni öldürme hakkına sahip olmasından; ve onun prensinin, kendisiyle bir meselem olmadığı halde, benim prensimle kavgaya tutuşmak için bahane aramasından daha saçma birşey olabilir mi?
–Metin Karabaşoğlu |
04.10.2006 | Öne sürdüğümüz hak ve adalet ölçüsü ne kadar da garip! Ufacık bir dere onu sınırlamaya kâfi geliyor. Pireneler’in bu tarafında doğru olan, öbür tarafa geçince yanlış sayılıyor!
–Metin Karabaşoğlu |
03.10.2006 | İmansız bir insan, hükmetmek istediği dünyanın ekonomisini hangi temele dayandıracak? Bireylerin kaprislerine mi? Ne büyük keşmekeş! Bu temel, adalet mi olacak? Halbuki adaletin ne demek olduğunu kendisi bile bilmiyor.
–Metin Karabaşoğlu |
02.10.2006 | Bir devlete karşı savaş ilan edip birçok insanın kanına girmek gibi işler yalnızca tek bir adamın kararıyla yapılıyor. O adam da, bu işlerde menfaati olan biri... Bu gibi hususlar, hiç olmazsa tarafsız bir kurulun işi olsaydı!
–Metin Karabaşoğlu |
01.10.2006 | Farklı meziyet türlerine farklı bedeller öderiz; cazibeye karşılık olarak aşk, kuvvete karşılık olarak korku, bilgiye karşılık olarak inanç. Bu bedellerin ödenmesi gerekir. Ama şu türden argümanlar yanlıştır ve içinde zorbalık barındırır: “Güçlüyüm, o halde beni sevmelisin.” Şu argümanlar da yanlıştır: “Güçlü değil, o halde ona saygı duymayacağım.”
–Metin Karabaşoğlu |
30.09.2006 | Zorbalık ancak başka birinin sahip olabildiği şeye zorla sahip olma isteğidir.
–Metin Karabaşoğlu |
29.09.2006 | Kuvvet, güzellik, duygu ve takva... Her insanda, böylesi özelliklerden biri öne çıkar. Kendinde bu özelliklerden birinin öne çıktığı her bir insan o noktada sair insanların efendisidir; ama o noktada, her noktada değil.
–Metin Karabaşoğlu |
28.09.2006 | Bir düzene tâbi olmaksızın herşeye hükmetme arzusu, içinde zorbalığı barındırır.
–Metin Karabaşoğlu |
27.09.2006 | İhtiyaç duyduğu herşeye sahip olmak iyi değildir.
–Metin Karabaşoğlu |
26.09.2006 | Haddinden fazla özgür olmak iyi değildir.
–Metin Karabaşoğlu |
25.09.2006 | Öyle bahtsız bir haldeyiz ki, yanlış gittiğini görerek rahatsız olmamız gereken kimi şeyler bizi sadece eğlendiriyor.
–Metin Karabaşoğlu |
24.09.2006 | İnsan üzerinde çalışmanın basit bir orgu çalmaya benzediğini zannederiz. İnsan gerçekten bir orgdur; fakat değişimler ve dönüşümler yaşayabilen acayip bir org. Yalnızca basit bir orgun nasıl çalındığını bilenler, insan adlı orgun akordunu asla tutturamazlar. Anahtarların nerede olduğunu bilmek zorundasınız.
–Metin Karabaşoğlu |
23.09.2006 | Ruhun önüne sunulan hiçbir şey basit olmadığı gibi, ruh da önüne gelen hiçbir nesneye basit bir şekilde muhatap olmaz. Aynı şeyin bizi niye bir zaman güldürüp başka bir zaman ağlattığının izahı budur.
–Metin Karabaşoğlu |
22.09.2006 | “Kendi çıkarın için niye beni öldürmeye kalkıyorsun? Ben silahsız biriyim.” “—Sen ırmağın öbür tarafında yaşayan biri değil misin? Dostum, eğer sen de benim gibi bu tarafta oturuyor olsaydın, seni öldürmem bir cinayet sayılacak, ben de cani diye anılacaktım. Ama madem ki sen öbür tarafta yaşıyorsun, seni öldürdüğüm için kahraman olacağım ve doğrusunu yaptığım söylenecek.”
–Metin Karabaşoğlu |
21.09.2006 | Kulaklarının etrafında vızıldayıp duran bir sinek bulunduğunda insanın muhakemesinin altüst olduğunu görürseniz, şaşırmayın. Bu, çok sağlam bir muhakemesi olmadığını insana anlatmak için herhalde yeterlidir. İnsanın ilahlık taslaması ne saçma iş! İnsan en gülünç kahraman!
–Metin Karabaşoğlu |
20.09.2006 | Hiçbir zaman fiilen şu anda yaşıyor sayılmayız; daima yaşamayı ümit ediyor ve ileride nasıl mutlu olacağımızı planlayıp duruyoruz. Böyle yapmamız da, kaçınılmazdır.
–Metin Karabaşoğlu |
19.09.2006 | Olmayan zamanların rüyasını kurarken, elimizdeki biricik zaman körü körüne elimizden uçup gidiyor.
–Metin Karabaşoğlu |
18.09.2006 | Hikmetten o denli uzak ve öylesine hikmetsiz bir haldeyiz ki, bize ait olmayan zamanlar üzerinde kafa yoruyor; bize ait olan biricik zamanı ise asla düşünmüyoruz.
–Metin Karabaşoğlu |
17.09.2006 | İnsanın işlediği hataların en saçma sebebi duyguları ve aklı arasındaki savaştır.
–Metin Karabaşoğlu |
16.09.2006 | Önemsiz birşey canımızı sıktığı gibi, önemsiz birşeyden teselli de buluruz.
–Metin Karabaşoğlu |
15.09.2006 | Hiçliğimizi bilen ne kadar da çok krallık var!
–Metin Karabaşoğlu |
14.09.2006 | Fazla hızlı ve fazla yavaş okuduğumuzda hiçbir şey anlamayız.
–Metin Karabaşoğlu |
13.09.2006 | İnsanlar vakitlerini bir topun veya bir tavşanın peşinden koşup durmakla harcıyorlar; kralların en çok yaptığı spor bu.
–Metin Karabaşoğlu |
12.09.2006 | Haddinden fazla ve haddinden az. Haddinden fazlasını verin, gerçeği bulamaz. Haddinden az verin, sonuç aynı olur.
–Metin Karabaşoğlu |
11.09.2006 | Şöhret o kadar tatlıdır ki, onunla ilgili olması kaydıyla, herşeyi severiz—ölümü bile.
–Metin Karabaşoğlu |
10.09.2006 | Dünyanın gelip geçiciliğini ve boşluğunu görmeyen kişinin kendisi tam anlamıyla boştur. Peki, tamamen eğlence, şamata ve ileriye dönük hayaller içinde yaşayan gençler bir yana, bunu görmeyen var mı? Böyle insanlar bulursanız, kendilerini oyaladıkları eğlenceleri ellerinden alın; boşluk içinde kalıp can sıkıntısından patladıklarını görürsünüz.
–Metin Karabaşoğlu |
09.09.2006 | İnsanın zaaf ve aczi, bu zaaf ve aczi farkına varmayanlarda, onu idrak edenlerden çok daha aşikâr biçimde görülür.
–Metin Karabaşoğlu |
08.09.2006 | Beni en ziyade şaşırtan, insanların kendi zayıflıklarına şaşırmadıklarını görmektir.
–Metin Karabaşoğlu |
07.09.2006 | İnsanların size hürmet etmesini istiyorsanız, kendinizden hiç bahsetmeyin.
–Metin Karabaşoğlu |
06.09.2006 | Çok büyük bir ihtimalle, bir gemiye kaptan olarak, o gemide doğmuş birini seçmeyiz.
–Metin Karabaşoğlu |
05.09.2006 | İnsan kendini bilginin sahibi sanır. Ama bir hastalık gelir, tüm bilgisini alır götürür. Velhasıl, insan olarak kendi başımıza ne hakikate kabiliz, ne de hayra.
–Metin Karabaşoğlu |
04.09.2006 | Kralların iktidarı hem akla, hem de ahalinin ahmaklığına, ama bilhassa ikincisine dayalıdır.
–Metin Karabaşoğlu |
03.09.2006 | Fiziksel bilimlerle ilgili olarak edindiğim hiçbir bilgi, elem ve ıztırap anında, maneviyatın cahili olmama karşı benim için bir teselli unsuru olmayacaktır. Ama maneviyatla ilgili ilmim, fiziksel bilimlerin cahili olmama karşı benim için daima bir teselli unsurudur.
–Metin Karabaşoğlu |
02.09.2006 | Etrafımızdaki her bir varlık hakkında çok az düşünmek de, haddinden fazla düşünmek de bizi dikkafalı ve fanatik yapar.
–Metin Karabaşoğlu |
01.09.2006 | Din insanın fıtratını hakkıyla anladığından dolayı hürmete lâyıktır. Gerçek iyiliği ve hayrı vaad ettiği için de, cezbedici...
–Metin Karabaşoğlu |
31.08.2006 | İman kalblerimizdedir. Ve bize “Biliyorum” değil, “İnanıyorum” dedirtir.
–Metin Karabaşoğlu |
30.08.2006 | İman delilden farklıdır. Delil insanîdir; iman ise Allah’ın bir ihsanı.
–Metin Karabaşoğlu |
05.08.2006 | Haddimizi bilelim: bir şeyiz gerçi, ama herşey değiliz. Cismimiz tüm kâinatın eriştiği alan içinde ne kadar küçük bir yer işgal ediyorsa, idrak düzleminde de zekâmız işte o kadar küçük bir yer tutuyor.
–Metin Karabaşoğlu |
04.08.2006 | Acziyet ümitsizliğe sevkeder. Gurur ise, haddini bilmezliğe.
–Metin Karabaşoğlu |
03.08.2006 | Aksini yapmaları gerekirken, şehvetin hükümferma olmasına izin veriyor, vicdanın sesini susturmaya çalışıyorlar.
–Metin Karabaşoğlu |
02.08.2006 | Bir insanın umudunu ibadetin şeklî boyutuna bağlaması hurafedir; bu boyutun ifasını reddetmek de, küstahlık.
–Metin Karabaşoğlu |
01.08.2006 | Tecrübe bize takva ile iyilik arasındaki muazzam bir fark olduğunu gösteriyor.
–Metin Karabaşoğlu |
31.07.2006 | Allah’ı bilmek ile O’nu sevmek arasında ne kadar büyük bir mesafe var!
–Metin Karabaşoğlu |
30.07.2006 | Mucizeler ihtidaya değil, ithama yararlar.
–Metin Karabaşoğlu |
24.07.2006 | Allah sahip olduğu kudreti gözle görünen şeyler vasıtasıyla göstererek, görünmez ihsanlarda bulunma kudretini de gösteriyor.
–Metin Karabaşoğlu |
23.07.2006 | Allah’ın melekûtu cesette değil, ruhtadır. İnsanların düşmanları Babil halkı değil, kendi tutkularıdır.
–Metin Karabaşoğlu |
22.07.2006 | “Yeter ki siz hakkı bilin ve hak sizi hür kılacaktır” (Yuhanna 8:36). Öyleyse, hakkı bilmenin dışında kalan bir özgürlük olsa olsa mecazî bir özgürlüktür.
–Metin Karabaşoğlu |
21.07.2006 | İki hata: (1) herşeyi lafzî anlamıyla almak, (2) herşeyi batınî anlamıyla almak.
–Metin Karabaşoğlu |
20.07.2006 | Allah’ın kendini gizliyor olduğunu söylemeyen hiçbir din hak değildir. Allah’ın kendini niçin gizlediğini açıklamayan hiçbir din öğretici ve ders verici değildir.
–Metin Karabaşoğlu |
19.07.2006 | Seçilmiş olanı aydınlatmaya yetecek kadar ışık da, onların kibirlerini kırmaya yetecek kadar müphemlik de mevcut. Habis ve şerir olanı körleştirmeye yetecek kadar karanlık da, onları hesaba çekmeye yetecek kadar ışık da mevcut.
–Metin Karabaşoğlu |
18.07.2006 | Allah zihinden ziyade iradeyi sevketmek ister. Tam bir vuzuh hali zihne yardım ederdi gerçi; ama iradeyi hükümsüz bırakacaktı.
–Metin Karabaşoğlu |
17.07.2006 | Allah’ın bazılarını karanlıkta bırakıp bazılarını aydınlatmayı irade ettiği ilkesini kabul etmedikçe, Allah’ın eserlerinden hiçbirini anlayamayız.
–Metin Karabaşoğlu |
16.07.2006 | Birşeyin ihata edilemiyor oluşu, onun yok olduğu anlamına gelmez.
–Metin Karabaşoğlu |
15.07.2006 | Hakikatı tümüyle görmediği takdirde, insan faziletin kemal noktasına erişemez.
–Metin Karabaşoğlu |
14.07.2006 | Eğer bütün şeyler Allah tarafından ve Allah için ise, hak dinin bize yalnızca Allah’a ibadet edip O’nu sevmeyi öğretmesi gerekir.
–Metin Karabaşoğlu |
13.07.2006 | Bu sonsuz mekânların ezelî sessizliği içimi ürpertiyle dolduruyor.
–Metin Karabaşoğlu |
12.07.2006 | Adam gibi tefekkür etmeye gayret edelim; ahlâkın en birinci ilkesi işte budur.
–Metin Karabaşoğlu |
11.07.2006 | İnsanın ulviyeti tefekküre dayanmalı—varlığımızın kesinlikle doldurmaya yetmeyeceği zaman ve mekâna değil.
–Metin Karabaşoğlu |
10.07.2006 | İnsan yalnızca bir kamıştır, tabiatın sinesindeki en zayıf kamış—ama düşünen bir kamış. Demek ki bizim bütün izzet ve şerefimiz, tefekkürdedir.
–Metin Karabaşoğlu |
09.07.2006 | İster şu kadar yaşayalım, ister bu kadar; hepimizin hayat süresi, ezeliyet karşısında eşit derecede ‘sonsuz küçük’ konumunda değil mi?
–Metin Karabaşoğlu |
08.07.2006 | Sınırlı bir varlığı, etrafını kuşatan ve durmaksızın kendisinden kaçan iki sonsuzluk arasında, hangi şey sabit bir noktada tutabilir ki!
–Metin Karabaşoğlu |
07.07.2006 | İfrat dereceyi bulan her nitelik bizi rencide eder.
–Metin Karabaşoğlu |
06.07.2006 | “Bu dolaşık ve karmakarışık âlemde biz kimiz? Elif gibiyiz; elifin ise, esasen, hiç ama hiçbir şeyi yoktur.”
–Mevlânâ |
05.07.2006 | İnsana ilim verildiği iddiası doğru değilse, insanda hiçbir hakikat yok demektir. Yok eğer bu iddia doğruysa, insanın elinde, zelil bir halde olduğunu derkedip tevazuyu kuşanması için iyi bir sebep var demektir. Velhasıl, öyle de olsa, böyle de olsa, insan mütevazi olmakla yükümlüdür.
–Metin Karabaşoğlu |
04.07.2006 | İnsanın şu kâinattaki durumu, uykuda iken tam bir çöl hükmündeki dehşet verici bir adaya nakledilmiş olan, asıl yurdunu yitirmiş bir halde uyanan ve bu dehşetli yerden kaçmasını sağlayacak hiçbir vesile bulamayan bir adamın durumunu andırıyor. Sonra bu kadar biçare, bu derece aciz bir durumda bulunan şu insanların hiç aldırış etmeden yaşayıp gitmesine şaşıyorum.
–Metin Karabaşoğlu |
03.07.2006 | İnsanın ne boş işlerle uğraştığını anlamak için, yaşanan aşkların sebep ve sonuçlarını ele almaktan daha iyi bir yol yoktur. Zira, bir aşkın sebebi veya sonucu olan şey, tüm dünyanın gidişatını değiştirebiliyor. Kleopatra’nın burnu daha kısa olsaydı, bugün bütün dünyanın çehresi başka türlü olurdu.
–Metin Karabaşoğlu |
02.07.2006 | Herşeye ilişkin bazı şeyler bilmek, bazı şeyler hakkında herşeyi bilmekten çok daha iyidir.
–Metin Karabaşoğlu |
01.07.2006 | Kendi acziyetimizi bilmeden Allah’ı bilmek bizi gurura sevkeder. Allah’ı bilmeden kendi acziyetimizi bilmek bizi ümitsizliğe düşürür.
–Metin Karabaşoğlu |
30.06.2006 | Allah’ı bir resulün aracılığıyla bilenler, kendilerinin acizliğini de bilirler.
–Metin Karabaşoğlu |
29.06.2006 | Allah’ı kendi acziyetini tanımadan tanımış olanlar, Allah’ı değil, kendilerini yüceltirler.
–Metin Karabaşoğlu |
28.06.2006 | Tabiat içindeki o kadar çok şey aklın kavrayışının ötesinde iken, tabiatüstü şeyler için ne buyurulur?
–Metin Karabaşoğlu |
27.06.2006 | Aklın atacağı son adım onun kavrayış kapasitesini aşan sonsuz sayıda şeyin varlığını kabul etmektir. Doğrusu, bunu idrak etme düzeyine gelemeyen bir akıl, kelimenin tam anlamıyla zavallı bir akıldır.
–Metin Karabaşoğlu |
26.06.2006 | İman elbette bize duyguların yapmadığı şeyi anlatır—ama, duyguların gördüklerinin zıddını değil. İman duyguların üstündedir; karşısında değil.
–Metin Karabaşoğlu |
25.06.2006 | İki aşırılık: aklı safdışı bırakmak, akıldan başka hiçbir şeyi kabul etmemek.
–Metin Karabaşoğlu |
24.06.2006 | Mutlak aklın reddi kadar akla uygun hiçbir şey yoktur.
–Metin Karabaşoğlu |
23.06.2006 | Herşeyi aklın eline bırakmaya kalkarsak, dinimizin gizemli ve olağanüstü hiçbir tarafı da kalmayacaktır. Öte yandan aklın prensiplerini ihlal etmeye kalkışırsak, o zaman da dinimiz saçma ve gülünç olacaktır.
–Metin Karabaşoğlu |
22.06.2006 | Lütfu ve keremiyle bütün eşyayı düzene koyup herşeye kendisi için en uygun vaziyeti veren Allah’ın yolu, dini zihinlerimize aklın kabul ve tasdik ettiği delillerle, kalblerimize ise inayetiyle adım adım yerleştirmektir. Dini kalblere ve zihinlere kuvvet ve tehdit yoluyla yerleştirme teşebbüsü ise, esasında adım adım dini değil, terörü yerleştirmek anlamına gelir.
–Metin Karabaşoğlu |
21.06.2006 | Önüne kendisini görmemize engel olacak bir perde gerdikten sonra, gamsız ve kasavetsiz, var gücümüzle uçuruma doğru koşuyoruz.
–Metin Karabaşoğlu |
20.06.2006 | Ruhun ölümlü mü, ölümsüz mü olduğunu bilmek tüm hayatımızı etkiliyor.
–Metin Karabaşoğlu |
19.06.2006 | Allah’ın varlığını isbat eden şey yalnızca arayanların O’na sıkı sıkıya sarılması değildir. Aramayanların körlüğü de varlığını isbatlar O’nun.
–Metin Karabaşoğlu |
19.06.2006 | “Sen ister hoşgör, ister kına! Biz kendini beğenen şeyhe inanmayız, vesselam.”
–Hafız-ı Şirazî |
18.06.2006 | “Cihan, süsen ve gül zamanı cennete döndü. Fakat ne fayda ki, ebedîliğine imkân yok.”
–Hafız-ı Şirazî |
17.06.2006 | “Kin güdenlerin gönlü, sırra mahrem olmaz.”
–Hafız-ı Şirazî |
16.06.2006 | “Nasipten şikayet, insafsızlıktır.”
–Hafız-ı Şirazî |
15.06.2006 | “Irmak kenarına otur da, ömrün akışına bak! Çünkü bize bu fani dünyanın geçiciliğine şu işaret kifayet eder.”
–Hafız-ı Şirazî |
14.06.2006 | “Cefa yüzünden vefayı terketme!”
–Hafız-ı Şirazî |
13.06.2006 | “Nakış oku, maval okuma!”
–Hafız-ı Şirazî |
12.06.2006 | “Ah, bir elime geçse, ayrılığı öldürürdüm.”
–Hafız-ı Şirazî |
11.06.2006 | “Her yeşil yaprak, Allah’ın kudretini anlatan bir defterdir. Hepsinde de gafil olursan, yazık doğrusu!”
–Hafız-ı Şirazî |
10.06.2006 | “Bu çabucak gelip geçen kâinattan emniyet ve istirahate kavuşmayı kim umabilir?”
–Hafız-ı Şirazî |
09.06.2006 | “Ateşe tapanla dünyaya tapan arasında bir fark yoktur.”
–Hafız-ı Şirazî |
08.06.2006 | “Define yılansız olmaz, kolay elde edilmez. Mustafa’nın (a.s.m.) devleti bile, Ebu Leheb’in yalımıyla birlikte yürür.”
–Hafız-ı Şirazî |
07.06.2006 | “Baştaki saçtan geçmek kolay. Asıl kalender, Hâfız gibi, başından da geçendir.”
–Hafız-ı Şirazî |
06.06.2006 | “Gönlüyle sözü bir olana kurban olayım.”
–Hafız-ı Şirazî |
05.06.2006 | “Güneşin bile bir zerre sayıldığı bir mahfilde kendini büyük görmek, edebe uyar birşey değil.”
–Hafız-ı Şirazî |
04.06.2006 | “Heva, iman kapısının kilididir.”
–Mevlânâ |
10.03.2006 | İnançsızların huzurunu kaçırmanıza hiç gerek yok; kendileri bunu gayet iyi beceriyorlar.
–Metin Karabaşoğlu |
09.03.2006 | İnançsızlara muhatap olurken, onlara merhamet ederek başlayın işe. Zira, içinde bulundukları durum onları yeterince mutsuz kılıyor.
–Metin Karabaşoğlu |
08.03.2006 | Üç tür insan vardır: Allah’ı bulanlar ve ona hizmet edenler; O’nu aramakla meşgul olup henüz bulamayanlar; O’nu ne arayan, ne bulan, zaten arayıp bulma çabası olmadan yaşayanlar. İlk gruba girenler mâkul ve mutlu, sonuncu grubun insanları aptal ve mutsuz, ortadakiler ise mutsuz ve mâkuldur.
–Metin Karabaşoğlu |
07.03.2006 | Arayış içinde olan ateistlere acı, çünkü yeterince mutsuz bir vaziyetteler. Ateizmleriyle övünenlere karşı da sözünü hiç sakınma.
–Metin Karabaşoğlu |
06.03.2006 | Bizimle cennet veya cehennem arasında yalnızca dünyadaki en çıtkırıldım şey olan şu hayatımız var.
–Metin Karabaşoğlu |
05.03.2006 | Yalnızca O’nu görmeyi arzulayanlar için yeterli nur; tam tersi bir konumda olanlar için ise, yeterince karanlık mevcuttur.
–Metin Karabaşoğlu |
31.08.2005 | “Son yatacağı yer iki avuç topraktan ibaret olan kişiye de ki: Sarayını, çardağını göklere kadar yüceltmeye ne hacet var?”
–Hafız-ı Şirazî |
30.08.2005 | “Güya adımız ayık, ama gurur kadehinin sarhoşlarıyız.”
–Hafız-ı Şirazî |
29.08.2005 | “Kanaat şerefini terketmeyiz. Padişaha söyleyin: rızk mukadderdir.”
–Hafız-ı Şirazî |
28.08.2005 | “Hiçbir yiğidin, kaza ve kader okuna karşı kalkanı yoktur.”
–Hafız-ı Şirazî |
27.08.2005 | “Hayretteyim öyle gönüle ki, katılıkta hiç de mermerden aşağı değil.”
–Hafız-ı Şirazî |
26.08.2005 | “Dünya yeşilliğinde güz rüzgârından incinme. Mâkul düşün: dikensiz gül nerde ki?”
–Hafız-ı Şirazî |
25.08.2005 | “Hangi sofrada doyarsan doy, rızkı veren Allah’tır.”
–Hafız-ı Şirazî |
24.08.2005 | “Zulmeden hâkimlerle konuşmak, en uzun kış gecelerine benzer.”
–Hafız-ı Şirazî |
06.08.2005 | “Nefis çok övülmesi yüzünden firavunlaştı. Mütevazi ol, büyüklük taslama. Kul ol, sultan olma!”
–Mevlânâ |
05.08.2005 | “Toprak ol ki, renk renk çiçekler bitiresin.”
–Mevlânâ |
03.08.2005 | “Dinleyen susamış ve arayan biri olursa, vaaz eden ölü bile olsa ona ders verir.”
–Mevlânâ |
02.08.2005 | “Dünyaya aşık olan kişi, üstüne güneş vurmuş bir duvara aşık olur.”
–Mevlânâ |
01.08.2005 | “Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur.”
–Mevlânâ |
31.07.2005 | “Kim Rabbin mumunu üflerse, o mum sönmez, üfleyenin ağzı yanar.”
–Mevlânâ |
30.07.2005 | “Ey menzilini susamış kişi, acele etme, sabrı öğren! Arap atı aceleyle iki koşu gider. Deve ise, ağır ağır gece gündüz yol alır.”
–Sadi-i Şirâzî |
29.07.2005 | “Her işte kendinden üstününü ara, bunu fırsat bil; kendin gibisiyle, vaktini yok edersin.”
–Sadi-i Şirâzî |
28.07.2005 | “Derdini düşmanlara söyleme. Sevine sevine ‘Lâ havle’ çekerler.”
–Sadi-i Şirâzî |
27.07.2005 | “Bengisuyunu yüzsuyuna karşılık satsalar, bilen kişi onu almaz. Çünkü, zilletle yaşamaktansa, zilletle ölmek yeğdir.”
–Sadi-i Şirâzî |
26.07.2005 | “Alçaklardan minnet altında istediğin şeyle, vücutça artar, ruhça eksilirsin.”
–Sadi-i Şirâzî |
25.07.2005 | “Allah’ı tanıyan bir yabancı için, O’na yabancı olan bin akraba feda!”
–Sadi-i Şirâzî |
24.07.2005 | “Acele yürüyen, yol arkadaşı değildir. Gönlü sana bağlı olmayana gönül bağlama.”
–Sadi-i Şirâzî |
23.07.2005 | “Madem ki herşeyin sonu topraktır, sen toprak olmadan önce toprak ol!”
–Sadi-i Şirâzî |
22.07.2005 | “Engin deniz, taş atmakla bulanmaz. Gücenen bir arif, henüz sığ sudur.”
–Sadi-i Şirâzî |
21.07.2005 | “Fakih de olsa, mürşid veya mürid de olsa, kişi bu alçak dünyaya bir kez kapıldı mı, bala düşmüş sineğe döner.”
–Sadi-i Şirâzî |
20.07.2005 | “İyi adamın evinde kötü bir kadın, bu dünyada onun cehennemidir.”
–Sadi-i Şirâzî |
19.07.2005 | “Eğer sen kendini kınayabilirsen, başkaları seni ayıplayamaz.”
–Sadi-i Şirâzî |
18.07.2005 | “Yük çeken öküzlerle eşekler, adam inciten insanlardan daha iyidirler.”
–Sadi-i Şirâzî |
17.07.2005 | “Yüreğimiz bir hazinedir; onu bir çırpıda harcarsanız, iflas edersiniz.”
–Honore de Balzac |
16.07.2005 | “Fazla zarafet, nedimler için hüner, bilgeler için kusurdur.”
–Sadi-i Şirâzî |
15.07.2005 | “Yüz aç adamın huzurunda, kemal-i lezzetle fazla yenilmez.”
–Bediüzzaman Said Nursî |
14.07.2005 | “Dost vefalı olunca, düşman ne yapabilir?”
–Sadi-i Şirâzî |
13.07.2005 | “Ben kimsenin gönlünü kırmayabilirim. Ama hasetçiye ne yapayım? O, kendiliğinden azap içinde.”
–Sadi-i Şirâzî |
12.07.2005 | “Kaptanı Nuh olan, denizin dalgasından korku duyar mı?”
–Sadi-i Şirâzî |
11.07.2005 | “Sözün, özüne kılavuzdur.”
–Ferideddin Attar |
10.07.2005 | “Satın almak, düşünmekten daha Amerikanca bir fiildir.”
–Andy Warhol |
09.07.2005 | “Tesettür, erkeğin gözünü örter; kadının gözünü değil.”
–Abdülhakim Murad |
08.07.2005 | “İnsaf, insanı herşeyden kurtaran bir padişahtır. İnsaf sahibi olan, saçma sapan şeylerden kurtulur.”
–Ferideddin Attar |
07.07.2005 | “Kul, sınanma vakti belli olur.”
–Ferideddin Attar |
25.03.2005 | “Teoride, teori ile pratik arasında bir fark yoktur. Ama pratikte, vardır.”
–Jan L. A. van de Snepscheut |
24.03.2005 | “Rahatına düşkün bir bilgin, bilgin olarak adlandırılmaya lâyık değildir.”
–Lao-Çe |
23.03.2005 | “Ben eserlerimle ölümsüz olmak istemiyorum; ölmeyerek ölümsüz olmak istiyorum.”
–Woody Allen |
22.03.2005 | “Hayat güzeldir, ölüm ise huzur verici. Ama ondan ona geçiş zor şey...”
–Isaac Asimov |
21.03.2005 | “Ne olduğumuz, Allah’tan bize bir hediyedir; ne hale geldiğimiz ise, bizden Allah’a bir hediye…”
–anonim |
20.03.2005 | “Çağların bilgeliğini ara; ama dünyaya bir çocuğun gözleriyle bak!”
–Ron Wild |
19.03.2005 | “Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir; olgun insanın özelliği ise, bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesi.”
–J. D. Salinger |
09.02.2004 | “Kötünün galip gelmesi için bir tek şey yeterlidir: iyi insanlar için hiçbir şey yapmamak.”
–Edmund Burke |
08.02.2004 | “Mağlup olmuş bir iyilik, galip gelmiş bir kötülükten daha güçlüdür.”
–Martin Luther |
07.02.2004 | “Doğruyu bulanlar, yanlış yapmaktan korkmayan, ama yanlışta ısrar etmeyenlerdir.”
–Ahmet Yıldız |
06.02.2004 | “Hayat büyük bir yalnızlığın şarkısı olabilir ancak; trajedisi değil...”
–Taha Çağlaroğlu |
05.02.2004 | “Çokluk içinde birlik olabilmek, birlik içinde çokluğa düşmekten iyidir.”
–Metin Karabaşoğlu |
04.02.2004 | “İnsanın, ona ihtiyacı olmayan Birine ihtiyacı vardır.”
–Mustafa Ulusoy |
03.02.2004 | “İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla.”
–Hz. Muhammed (a.s.m.) |
02.02.2004 | “Her kap, kendi içindekinin kokusunu verir.”
–Abdülkâdir-i Geylânî |
01.02.2004 | “Kıbleni birle. Bir yerde karar kılan her yerdedir. Menzilden menzile dolaşıp duranı hiçbir yerde bulamazsın.”
–İmam-ı Rabbânî |
31.01.2004 | “Ne olduğumuz, Allah’tan bize bir hesdiyedir; ne hale geldiğimiz ise, bizden Allah’a bir hediye…”
–anonim |
30.01.2004 | “Çağların bilgeliğini ara; ama dünyaya bir çocuğun gözleriyle bak!”
–Ron Wild |
29.01.2004 | “Bismillah her hayrın başıdır.”
–Bedîüzzaman Said Nursî |
01.01.2004 | “Az ama yeten, çok olup oyalayandan daha hayırlıdır.”
–Hz. Muhammed (S.A.V.) |