BİR KUDSÎ hadiste, “Ben kulumun zannı üzereyim” buyurur Rabb-i Rahîm. Bu kudsî hadisin en yalın mesajı, âlimlerin ittifak ettiği üzere, şu şekildedir: “Kulum Beni nasıl bilirse, ona öyle muamele ederim”
Allah’ın kullarının hayatlarına nazar ve iç dünyalarına nüfuz ettiğimizde, bu kudsî hadisle bildirilen gerçeğin yansımaları çıkar karşımıza. Nitekim, hakikî imanı elde eden öyleleri vardır ki, Rablerinin rahmet, şefkat, yardım ve ihsanından asla gafil olmadıkları için külhanlar gülistan, zindanlar cennet bahçesi hükmüne geçmiştir onlar için. Zahiren çok büyük musibetler yaşamış da olsalar, o musibetlerde dahi O’nun rahmetini, ihsanını ve sevgisini görmüş; musibetlere dahi ‘sabır içinde şükür’ etmişlerdir. Öte yandan, imanı zayıf olan yahut inanmayan niceleri de, apaçık rahmet ve sevgi tecellileri karşısında dahi hüzne, eleme ve endişeye kapılmışlardır. Ağza giren lezzetli bir yemek, bir daha böylesini bulur muyum düşüncesiyle elem getirmiş; güzelim bir bahar manzarası, otların ve çiçeklerin solduğu sonbaharın hatırlanmasıyla hüzne boğulmuş, ulaşılan bir servet korunup korunamayacağı endişesiyle adeta azaba kalbolmuştur.
Kısacası, Rabb-i Rahîm, O’nu herşeyi kuşatan rahmetiyle tanıyana her bir hadisede rahmetini göstermekte; rahmetini görmezden gelen yahut itham eden kullarına ise celâl tecellileriyle mukabele etmektedir.
Vahyin aydınlığına gözünü kapamayı Aydınlanma bilen modern medeniyetin icadı olan korku filmleri, bu bakımdan, ne kadar da anlamlıdır!
Bu filmlerde görüldüğü üzere, en güvendiğiniz arkadaşınız bir vampir olabilir. Beslediğiniz kedi geceleri başkalaşıp aile efradınıza saldırabilir. Tavan üstünüze düşer, tabandan korkunç mahluklar sökün eder, elektrik kablosu sizi şoka uğratır, televizyon kurşun atar, halı ayağınıza dolanır, çatal size düşman kesilip gözünüze saldırır. Hatta, karınızdan, babanızdan yahut çocuğunuzdan bile emin olamazsınız. Her an herşey olabilir; ve, ‘olabilir’ bu ‘herşey,’ hep korkunç şeylerdir.
Korku filmlerinin bu korkulu ve evhamlı kurgusuyla dışa vurulan, inanmayan insanın iç dünyasıdır. Bu filmlerin bir ‘kurgu’ olarak algılanmayıp ciddiyetle izleyici bulmasının altında yatan, bu ‘kurgu’nun insanların iç dünyasındaki rahmetsiz ve cemalsiz, evham yüklü düşüncelerle denklik taşımasıdır.
İşin özeti; Allah, Kendisini rahmetiyle tanımayana, celâliyle muhatap olmaktadır. Kul Rabbini nasıl tanıyorsa, ona öyle muamele olunmaktadır.