DOKUZ EYLÜL Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. M. Emin Köktaş’ın kaleme aldığı Din ve Siyaset adlı araştırması, anlamlı tesbitler getiriyor karşımıza. 1997 yılında Vadi Yayınları’nca yayınlanan kitapta yer alan anket sonuçları ise, ehl-i dinin, bilhassa siyasetle fazlaca iştigal edenlerin gözardı etmemesi gereken noktalar içeriyor.
İlgili anketten çıkan açık bir sonuç, herşeye rağmen, 1940’lı yıllardan bugüne taşınan Halkçı-Demokrat ayrımının devam ettiği ve dine karşı takınılan tavırda bunun berrak bir şekilde gözlendiği.
Nitekim, meselâ “Önemli bir göreve atanma kimi tercih edersiniz?” sorusuna verilen cevaplarda, CHP’li deneklerin yüzde 44’ü, DSP’li deneklerin ise yüzde 20’si ‘dine karşı ilgisiz’ olanı tercih ederken, bu oran ANAP’lı deneklerde yüzde 2,5’a, DYP’li deneklerde ise yüzde 7,5’a geriliyor. Buna mukabil, ANAP’lıların yüzde 35’i, DYP’lilerin yüzde 36’sı “Dindar birini tercih ederim” derken; bu oran DSP’de yüzde 20, CHP’de ise sadece yüzde 6 şeklinde seyrediyor.
“Ahlâklı olduktan sonra, neye inandığım pek önemli değildir” gibi, itikadî açıdan ciddi derecede problemli bir hükmü onaylayanların oranı, CHP’de yüzde 84’e fırlarken, DSP’de yüzde 61’i buluyor. DYP ve ANAP, bu itikadî açıdan problemli hükme ekseriyet itibarıyla katılıyor değil. Ancak, yine de, onlarda da oranın sırasıyla yüzde 49 ve yüzde 42 olarak gözükmesi, ‘dinsiz bir tin’ özleyenlerin mesajlarını yaymada hayli mesafe aldıklarını gösteriyor.
Yine bu ankete göre, DYP’li ve ANAP’lı insanların büyük çoğunluğu hayata gerçek anlamını dinin verdiği görüşünde (yüzde 65 ve 66). DSP’de bu oran yüzde 33’e düşüyor. CHP’de ise, yalnızca yüzde 17,5’te kalıyor. “Hayata gerçek anlamını din verir” görüşüne itirazda ise, CHP yüzde 37,5 ile birinci, DSP yüzde 32,5 ile ikinci, DYP yüzde 16 ile üçüncü, ANAP yüzde 9 ile dördüncü.
Din eğitimi konusunda, CHP’lilerin yüzde 60’ı ‘Din öğrenmesin. Ahlâkî kuralları öğrensin, yeter” görüşünde. Bu oran, diğer partilerde yüzde 50’nin altında olmakla birlikte, yüzde 30’un üstünde seyrediyor.
Öte yandan, Kur’ân’ı Kur’ân harfleriyle okumayı bilenlerin sayısı, CHP başta olmak üzere, son derece az: CHP yüzde 7,5, DSP yüzde 12,5, DYP yüzde 21, ANAP yüzde 23. Buna mukabil, Kur’ân okumayı hiç bilmeyenlerin sayısı, CHP’de yüzde 89, DSP’de yüzde 81, ANAP’ta yüzde 71, DYP’de yüzde 62,5.
Bu realiteye mukabil, en ziyade CHP’liler kendilerini dinî bilgi bakımından iyi durumda görüyorlar (CHP yüzde 26, ANAP yüzde 16, DYP yüzde 15, DSP yüzde 14). CHP’liler dinî bilgilerini ‘iyi’ buluyor, yalnızca yüzde 17,5’luk bir kısmı ‘Dini bilgim zayıf’ diye düşünüyor olduğu halde; bir ‘bilgi’ sınaması, ortada bir ‘kuruntu’nun varlığını gösteriyor. Dini iyi bilen CHP’liler, yüzde 76 gibi bir oranla, Kâbe’yi, “Hz. Muhammed’in kabrinin olduğu yer” olarak biliyor. Maamafih, diğer partililer de bu konuda sınıfı geçmiş değil (DSP yüzde 79, DYP yüzde 67,5, ANAP yüzde 60). Yine CHP’lilerin yüzde 59’u, “Akşam namazının farzı üç rekattir” sözüne yanlış derken; DSP’de bu oran yüzde 49, ANAP’ta yüzde 36, DYP’de yüzde 29. Başkaca basit dinî sorularda da, CHP ve DSP’ye mensup deneklerin feci derecede yanıldıkları, ANAP ve DYP’lilerin ise çok iyi bir durumda olmadıkları görülüyor.
Bu durumu, dinî yaşayış konusunda da görüyoruz. Beş vakit namaz kılan CHP ve DSP’li oranı yalnızca yüzde 5 iken, bayram namazı da dahil hiçbir vakit namaz kılmayan CHP’li oranı yüzde 47,5, DSP’li oranı ise yüzde 32,5. Beş vakit namaz kılan, diğer iki partide de az: ANAP yüzde 8,8, DYP yüzde 11,3. Buna mukabil, bu iki partide hiç namaz kılmayanların oranı, sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 21’de kalıyor. Hiç oruç tutmama da, yine CHP, yüzde 45 gibi ciddi bir rakamla önde. DSP, DYP, ANAP’ta bu oran sırasıyla yüzde 20, yüzde 15 ve yüzde 11.
Dinî yaşayış konusunda CHP kanadında gözlenen keskin direncin itikadî bir probleme dayandığını da, bir başka sorudan anlıyoruz. CHP’lilerin yalnız yüzde 55’i, “Herşeyi yaratan, bilen ve peygamberler gönderen bir Allah”ın varlığına inanıyor. Bu oran, DSP’de yüzde 80, DYP’de yüzde 92,5, ANAP’ta yüzde 96. CHP’lilerin yüzde yüzde 17,5’i açıkça “Allah’ın varlığına inanmıyorum” diyor; yüzde 10’u “bu konuyla ilgilenmiyorum” cevabı veriyor; yüzde 17,5’u ise, Allah’ın varlığına inanmakla birlikte, dinleri “gereksiz buluyor.
Sözün kısası, Din ve Siyaset araştırması bağlamında yürütülen anket vesilesiyle, özelde CHP kanadında ciddi bir iman problemi, ciddi bir İslâmî yaşayış problemi ve ciddi bir dinî bilgi eksikliği görülüyor. Onu, klasik CHP çizgisinin bir versiyonu olan DSP izliyor. Öte yandan, DYP ve ANAP kanadında İslâmî imanın açık yüreklilikle ikrarına mukabil, dinini yaşama ve bilme konusunda ciddi bir eksiklik göze çarpıyor. Fakat, her iki parti mensuplarının dine ve dindara müsamaha ile yaklaştıkları; dini bilmeyi ve yaşamayı arzu ettikleri de anlaşılıyor.
Ankete RP’li seçmenlerin dahil edilmeyişi, bize göre, ciddi bir eksiklik. Zira, onların da bu sorular karşısında yüzde 100 isabet kaydedip etmeyecekleri konusunda tereddütlerimiz mevcut.
Her hâlükârda, bu anket, Risale-i Nur müellifinin 1930’lu yıllardaki tahlilin bugün de geçerli olduğunu gösteriyor. Bugün de, imanî bir yaşayışı becerebilen az bir kısma mukabil, büyük çoğunluk dini bilme ve yaşama noktasında ciddi aksamalar sergiliyor. Bugün de, imanî bir yaşayış üzere olmayanların bir kısmı (özelde klasik CHP çizgisinde yer alanları) inadî bir tavır sergilerken, büyük bir kısmı (özelde DYP-ANAP, kısmen de DSP kanadı) ‘mütehayyir’ konumunda bulunuyor.
Ve böylesi bir ortamda, ‘iktidarı elde ederek dine hizmet’ gayesi güden, yani siyaset-eksenli düşünen ehl-i dinin—ortadaki apaçık bir tecrübenin de ışığında—kendi duruşunu ciddiyetle sorgulaması gerekiyor: Siyaset topuzuyla klasik CHP kanadına galebe çalmak mı daha önemli ve öncelikli, yoksa dini yaşamaya meyyal gözüken ‘mütehayyir’ çoğunluğa imanın ve İslâm’ın tebliği mi?
Görünen o ki, ilk yol ehl-i dinin çok ciddi kayıplar yaşamasına sebep olduğu gibi, ikinci yolda çok az çalışılmış ve çok az mesafe alınmış bulunuyor...