| |
“Seninle dedikodu yapan, senin de dedikodunu yapar.”--Bu İrlanda atasözünü yaban sözü diye yabana atmamalı, kulağa küpe yapmalı.
| | |
[*4.558 yazı içinden]
|
|
|
|
|
|
"Hayır her şey bitmedi!.."Rabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Çitlerin kenarına dizilmiş çiçekler gibi, dizilmişiz hayatın duvar kokan koridorlarına!..
Yine de biz, belki bu halimizle, evet şu halde, güzeliz efendim!..
Güzeliz, çünkü varız. Varız ve hiçbir şey bitmedi henüz.
Düş Vakitleri'nde Tarık Tufan diyordu ki:
”Ve son söz hâlâ söylenmedi.
Herşey bitmedi.
Hayır, Rabbin seni unutmadı...
Bu, kâinatın tek eskimeyen kitabından, Rabbimizden bir hitaptı. Duha...
|
|
|
|
Beyaz yalanlar ne kadar beyaz?Rabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
“Anneciğim nereye gidiyorsun?”
“Doktora gidiyorum yavrum. Sen burada kalacaksın. Yoksa sana ‘cıss’ yaparlar.”
...
Küçük çocuk, doktora gitmektense evde kalmayı ‘tercih etmiş’ ve annesi alışverişi yalnız yapabileceği bir fırsat bulmuştu.
Çıkarken anne, kızkardeşine ne kadar süre dışarıda kalacağını, nereye gideceğini fısıldıyordu, telaşlıydı.
Çocuğunun kendisini duyduğunun farkına varmadı, çocuk da...
|
|
|
|
Bir yazdım, bir güz..Rabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Bir yazdım, bir güzdüm. Bir bilemedim; hangi mevsim olmalıydı adım.
Bir yazdım, bir bozdum.
Çizik çizik olan defterimi karalayıp durdum.
Sağdaki ümit ışıltıları ve soldaki fırsat dellâlını duymadım pek çok zaman.
Ben bir güldüm, bir diken.
Diken acıttı, gül mağrurlaştırdı benliğimi.
Ben hem gül, hem diken olmalıydım.
Hem güz, hem yazı tadabilmeliydim ruhumda.
Bir gülmedim ki kendime,
Bir farketmed...
|
|
|
|
Bugün bir iyilik yapın kendinizeRabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Bugün bir iyilik yapın kendinize...
Bir selam verin sevdiklerinize.
Yağmur damlalarıyla halleşin yahut...
Eski günlerdeki gibi masal diyarında yolculuğa çıkın şöyle bir.
Hatırlayın hayalin ne kadar uçsuz bucaksız olduğunu.
Çünkü hayal, hayatın rengidir, tadıdır, tuzudur.
En fakiri zengin eder hayaller.
Çünkü cebi dolu, hayal dünyası boş insanlar vardır her yerde.
Kâinatta zerreyi göremeyenlerin yan...
|
|
|
|
Etrafımdaki âyetlerRabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Gün uzundu.
Güzellikler sıcağın ardına gizlenmişti.
İnsanı mest eden çiçekler bile görünmüyordu kimselere.
Herkes bir an önce kendisini bir yerlere atma telaşındaydı.
Böylesi bir sıcakta, otobüs durağında insanların sabırsızlıklarını seyretmeye alışmış gözlerim durağın tavanına ilişti.
Sarı bir kelebek oraya takılmış, dışarı çıkabilmek için çırpınıyordu. Her yükselişinde tavana çarpıyor, bir daha, ...
|
|
|
|
Gök ile hasbıhalRabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
I.
Geceye hilâl doğdu.
Mecalince halini anlatsın diye, Rabbim onu tam da tepeye koydu.
Dualara kavis çizmek ve dahi
Dönüşü resmetmek için geldi.
Yıldızların arasında şimdi...
Gökyüzünü seyr için
Daha ne bekleriz âlemden?
II.
Kalemim, küskün müsün yoksa bana? Halimi arzetmez oldun satırlara...
Hal evvelâ zâtın arzına mı sunulur? Bundan mıdır suskunluğun? Sen önce kendi ahvalini kendi dilince y...
|
|
|
|
Hayal mi, gerçek mi?Rabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Çocukların sessiz ve masum tebessümlerinin özlemindeyim.
Masumiyete, gerçek sevgiye öylesine hasretim.
Yaşlandıkça eskiyor mu, yaşlanıyor mu duygular?
Yaşlılar ve çocuklar; aynı gibi görünseler de, ayrı diyarlardalar sanki.
Ufaklıklarda heyecan ve neş’e, yaşı ilerleyenlerde nedense bir hüzün ve bir telâşe..
Yıllar bu kadar güçlü olabiliyor demek...
Heyecanı burukluğa, neşeyi garipliğe dönüştürebilec...
|
|
|
|
Hayat felsefemRabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Bir gece, bir düşünce.
Bir karanlık şafak sökene dek.
Sonra aydınlık.
Aydınlıktır her yer.
Yaşam, güneşin pırıltılı kollarıyla
Dünyaya uzanırken,
Düşünce bulutları
Zihnimin engin gökyüzünü terkeder yavaş yavaş.
Belki en derin mutluluklar bir pırıltıdadır.
Bir âhenkte, bir yağmur damlasında.
Her zerrede
Her damlada
Evrenin odak noktasında.
O nokta ki, kimileri sırrına erişmenin hazzını duyar...
|
|
|
|
Mahsulü bal olanlarRabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Zihnimizde bir cazibe varsa, bilgiler arılar misali koşuşuyorlarsa buraya, ne olur ‘bal’ yapımına müsaade edelim.
Çalışmadığı halde kovana girip çıkan arılar ancak gürültü ve kalabalığa yol açarlar.
Bırakalım da, zihnimize girenler ‘bal’ oluşturmak üzere sindirilsin, fayda sağlasın. Yoksa uğrak yerinden bir farkı olur mu zihnimizin?
Yemeğini sindiremeyen bir serçeye yeniden yemek verilmez, çünkü taşıya...
|
|
|
|
Sıkı tut ruhunuRabia Nazik Kaya |
23.03.2007 |
|
Gülersin, gülersin.
Ve ağlarsın ardından.
Bu, böyle...
Lâkin...
Gülmede de, ağlamada da bir ümit saklıyorum içimde.
Bu ümidin de son nefese kadar orada kalmasını ümit ediyorum.
Ümit o ki; hiçbir çile ve zorluk ruhu yıpratmasın.
Bedeni yıpratabilir.
Yorgun düşülür.
Derman kalmaz.
Düşünemez hale gelir insan.
Velâkin..
Ruhu sıkı tutmalı ki, düşmesin!
Mühim olan o çünkü...
Beden ne de olsa düşe...
|
|
|
|
Affetmenin dayanılmaz hafifliğiŞehadet Bulut |
06.03.2006 |
|
Dünyalık kaygı, endişe, öfke ve pişmanlıklar için geçmişte yaşadıklarımızı ve bunları yaşatanları yürekten affetmediğimiz ölçüde hayatımızda hep birşeyler yarım kalacak. Yaşamı doğru algılamamıza engel olacak. En önemlisi şu anda geçmişin muhasebesini yaparken, öfkelerimizi, pişmanlıklarımızı yenilerken, içinde bulunduğumuz ân gereği şekilde değerlendirilemeyecek.
|
|
|
|
Ailemi istiyorumMehmet Güler |
06.03.2006 |
|
Bugün bir gazetede okuduğum bir haber beni bu yazıyı yazmak için tetikledi ve uzunca bir süredir kafamı meşgul eden ailenin durumu ile ilgili düşüncelerimi yazıya dökmeme vesile oldu. Haber özetle Türkiye nüfusunun yaşlara dağılımı ile ilgili bir araştırmanın sonuçlarını aktarıyordu. Bu habere göre Türkiye’deki genç nüfus oranı hızla düşmekte, bununla birlikte doğal olarak nüfus genel olarak yaşlanmaktaydı....
|
|
|
|
Hayata mavi dokunuşlarHamdi Ekin |
06.03.2006 |
|
Çözülmesi zor bir problem değildi hayat; farklı çözüm yollarının olduğu tek bir cevapta gizliydi. Hiçbir yanlışı kabul etmezdi, çünkü tek bir soruydu zaten... Doğru ya da yanlış...
Ortası olmayan ikili bir yol kavşağıydı bizim seçmediğimiz bir oyun, ama gözlerimiz bağlı değildi. Fakat üçüncü bir yol da yoktu.
|
|
|
|
Kâr payıNuriye Çakmak |
06.03.2006 |
|
Asr-ı Saadet’i okumadığımız, bir hakikat. Hissedemez ve anlatamaz olmamız ve sonuçta yaşayamayışımız da. Oysa oyun aynı. Ve şimdi ne kadar da muhtacız o ruhu geri kazanmaya...
|
|
|
|
Arka odadaki güneşFigen Ak |
10.07.2005 |
|
Sonra evin arka odalarından birine geçtim. Bu odanın penceresi apartman boşluğunun karanlığına bakıyordu. O an, salonu Asr-ı Saadet dönemi ve arka odayı da ahir zaman olarak tasavvur ettim.
|
|
|
|
Bir KaralamaDr. Şadi Aydın |
10.07.2005 |
|
Kara deyince, aklımıza hep olumsuz düşünceler gelir, fakat kara bir gecede düşünürken bunun hiç de böyle olmadığını gördüm. Ve nihayet bu hususta birşeyler karalamak arzu ettim.
|
|
|
|
DuaÖzlem Sarı |
10.07.2005 |
|
Dua etsek unutmamak için, unutarak nefes almamak için. Ayna olmak için Allah’ın isimlerine, kendi kendimizi keşfetmek için, tüm istidatlarımızın inkişaf etmesi için. Tıpkı bir tohumun ağaç olmak için dua ettiği gibi…
|
|
|
|
Gök ile HasbihalRabia Nazik Kaya |
10.07.2005 |
|
Uçamasam da kuşlar gibi, onlar kadar hür yüreğim İslam’ın sınırlarında.. Sınır da, sınırsızlık da O’nun.. Lütuf onun, her şey O’nda…
|
|
|
|
Keyfiyetin kalıbıHüseyin Eren |
10.07.2005 |
|
Elbiseler önemlidir. Kıyafetler keyfiyetimizin kalıbıdır. Keyfiyetimiz haya ile kaplıysa dışımız edeble örtülmüştür. İmanımız kavi ise haya elbisemiz kuvvetlidir.
|
|
|
|
Onlara sorduk mu?Mehmed Boyacıoğlu |
10.07.2005 |
|
İnsanımız, çok nadir haller dışında, biri istediğimiz diğeri ise istemediğimiz iki daireden meydana gelmemekte; iyiliklerin tamamı birinci dairede, kötülüklerin bütünü ise ikinci dairede yar almamaktadır. Yüzyılımızda bir insanda bütünüyle iyilik görmek, diğerinden ise hep kötülük görmek neredeyse mümkün değildir.
|
|
|
|
Uçamayan kuşlarımızÖzlem Uluğ |
10.07.2005 |
|
Yükler ağırlaştığında, hatta dolup taştığında, beden de ağırlaşır, hastalanır, hatta yaşam kararır. Puslu görünür tüm ekran. Karamsar bakış, taşan yüklerle, etrafa akar. Ve siz, bu taşmadan giderek artan bir mutsuzluk duymaya devam edersiniz. Tüm bu ağırlığın altında ezilen insan hep yorgun, ruh hep bitkindir. Sevgisizliğin garip bir ağırlığı vardır.
|
|
|
|
Derin bir nefes…Rabia Nazik Kaya |
17.02.2005 |
|
Ne değdi benliğimize bu denli? Nasıl bir sihirli değişti ki, bu karmaşıklık ve yorgunluğun izlerini bıraktı üzerimize… Yorgunluğun esmediği, dokunmadığı insan yüzlerine rastlamak gitgide zorlaşıyor. Tazelik bayatlıyor galiba..
|
|
|
|
Duvarlar yıkıldı mı?Mehmed Boyacıoğlu |
17.02.2005 |
|
Eğer her inancın ve kimliğin, kendisini gizlemeye hiç gerek kalmadan kendi haliyle ortaya çıkacağı hür bir ortam isteniyorsa, insanların tasavvurlarını kemikleştiren hissî engeller kaldırılmalıdır. Bir milletin nesilleri, birbirlerini bu manevî duvarlar olmadan tanıyabilmelidir.
|
|
|
< !--#include file="inc/nav.asp" -- >
|