Verme Zamanı

BELDELERDEN BİRİNDE, her beldede bir örneğine rastlanan zengin ama cimri bir adam vardı. Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisine gidip dert yanma ihtiyacı hissetti.

“Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum” dedi cimri. “Halbuki, öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı.”

Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir müddet sessiz kaldı. Sonra:

“Sana bir öykü anlatayım” dedi. “Domuz ile ineğin öyküsünü...”

“Tamam” dedi cimri, “anlat bakalım.”

Bilge kişi öyküsüne başladı:

“Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz komşu ahırdaki ineğe, insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış.

‘Senden ise’ demiş, ‘hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun. Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalar da benim kıllarımdan yapılır. Hâlâ daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?’

İnek, üzüntü içindeki domuza bir müddet öylece baktıktan sonra:

‘Belki de’ dostum dedi, ‘sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra verdiğin halde, ben verdiklerimi hayatta iken verdiğimden.’”

(Ümit Öyküleri'nden alınmıştır.)

  07.10.2002

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut