Nihayetsizlik, sonsuzluk mudur? – 2


ALBERT EİNSTEİN;
‘Evrenin en ucunu görebilseydim eğer,
Baktığım zaman ensemi görürdüm..’ demiştir.
Evet, kapalı bir ortamdır kâinat.
Zahiren açık gibi görünse de,
Hakikatte kapalıdır. (1)
Sımsıkı takviye edilmiştir.. (2)
Bu açıdan bakınca,
Nihayetsiz bir evren profiliyle karşı karşıya bulunmaktayız.
Tüm bu özellikler,
Bir derece birbirine benzemekle beraber,
Sonsuz olmak için yeterli midir?
Yoksa, ebedî bir hayata işaret mi edilmektedir?..

*

Suâl:
Kusurlu,
Noksaniyetli (eksik),
Mütegayyir (çabuk bozulan),
Kararsız,
Elemli (acı ve keder ile donatılmış) cismâniyetin (bedenin),
Ebediyetle (sonsuzlukla) ve cennetle ne alâkası var? (3)

Elcevap:
Mâdem şu kâinatın Sâni (sanatkârı),
Şu kâinatla bütün hazâin-i rahmetini (rahmet hazinelerini) tanıttırmak ve
Bütün tecelliyât-ı esmâsını (güzel isimlerinin yansımalarını) bildirmek ve
Bütün enva-ı ihsanâtını (her çeşit ikrâmını) tattırmak istediğini,
Kâinatın gidişâtından ve insanın câmiiyetinden (evrenselliğinden),
On Birinci Sözde ispat edildiği gibi, kat’î anlaşılıyor.
Elbette,
Şu seyl-i kâinatın (bir hedefe doğru akıp giden evrenin)
Bir havz-ı ekberi (büyük bir havuzu) ve
Bu kâinat tezgâhının işlediği mahsülâtın (ürünlerin)
Bir meşher-i âzamı (sergi salonu) ve şu mezraâ-i dünyanın (dünya tarlasının)
Bir mahzen-i ebedîsi (sonsuzluk ülkesi) olan dâr-ı saadet (saadet yurdu, cennet),
Şu kâinata bir derece benzeyecektir;
Hem cismânî, hem ruhânî bütün esâsâtını (özelliklerini) muhâfaza edecektir.
Ve o Sâni-i Hakîm (yaptığı her işi hikmetli olan sanatkâr)
Ve o âdil-i Rahîm (merhametiyle adalet eden Allah),
Elbette cismânî âletlerin (organların) vezâifine (görevlerine) ücret olarak ve
Hidemâtına (hizmetlerine) mükâfat (ödül) olarak ve
İbâdât-ı mahsusalarına (özel ibadetlerine) sevap olarak,
Onlara lâyık lezâizi (lezzetleri) verecektir.
Yoksa, hikmet ve adâlet ve rahmetine zıd bir hâlet (durum) olur ki,
Hiçbir cihetle Onun cemâl-i rahmetine (merhametinin güzelliğine) ve
Kemâl-i adâletine (adaletinin mükemmelliğine) uygun değildir;
Kàbil-i tevfîk olamaz (bağdaştırılamaz). (4)

Suâl:
Cisim, eğer hayatî olsa (canlılık belirtileri gösterse),
Eczâ-i bedenî (vücudun temel taşları)
Dâim (her an) terkib (birleşme) ve tahlildedir (ayrışma),
İnkırâza (yıkılmaya) mahkûmdur,
Ebediyete mazhar olamaz?. (5)

Elcevap:
Evvelâ,
Şu âlemde cism-i zîhayatın (hayat sahibi bir bedenin)
İnkırâza (yıkılmaya, sönmeye) ve mevte (ölüme) mahkûmiyeti ise,
Vâridât (gelenler) ve masârifin (harcananların)
Muvâzenesizliğindendir (dengesizliğindendir).
Çocukluktan sinn-i kemâle (erişkin hale) kadar vâridât (gelenler) çoktur,
Ondan sonra masârif (kullanım) ziyâdeleşir (artar);
Muvâzene kaybolur (denge bozulur), o da ölür.
Âlem-i ebediyette (sonsuz âlemde) ise
Zerrât-ı cisim (maddenin yapı taşları) sabit kalıp,
Terkib (bir araya gelmeye) ve tahlile (ayrışmaya) mâruz (mecbur) değil.
Veyahut muvâzene (denge hali) sabit kalır;
Vâridât (gelenler) ile masârif (harcananlar) muvâzenettedir (eşitlenmiştir),
Devr-i dâimî (devredip duran) gibi,
Cism-i zîhayat (hayat sahibi bir beden),
Telezzüzât (lezzet almak) için,
Hayat-ı cismâniye tezgâhının (beden fonksiyonlarının)
İşlettirilmesiyle beraber ebedîleşir (sonsuzlaşır). (6)

*

Sonuç:
Yaşadığımız hayat serüvenimiz boyunca,
Kendi başımıza elde edemediğimiz,
Bir sonsuzluk talebiyle karşı karşıya bulunuyoruz. (7)
Olmayan bir şeyi isteyemeyeceğimizden hareketle;
İp uçlarını alt alta koyunca,
Sonsuz bir hayatın,
Var olması gerektiği sonucuna ulaşıyoruz.
Nihayetsiz bir evren modelinin,
Ebedî hayata işaret ettiğini algılıyoruz.
Sonsuzluğun nihayetsizliği içerdiğini,
Ama her nihayetsiz olanın sonsuz olmayabileceğini fark ediyoruz.
Velhasıl evren;
Sonsuzluğun nasıl bir şey olduğu hakkında,
Fikir sahibi olalım diye,
Onu bir derece kavrayabilelim diye nihayetsiz kılınmıştır,
Sonsuz olduğu için değil..
Sonsuz hayat elbette ki vardır,
Ama bu kâinatın içinde bir yerlerde değil..
Sonsuzluğa doğabilmemiz için,
Öncelikle bu dünyadan ayrılmamız gerekiyor.. (8)



Dip Notlar:

(1). Adem’in hikayesine Giriş 1-2-3-4 / www.1111.karakalem.net / Aykut Tanrıkulu

(2). “Haydi çevir gözü (semaya), görebilir misin bir çatlak ?”

Mülk : 3

“Üstlerindeki semaya bakmadılar mı ki,

Biz onu nasıl bina etmişiz ve donatmışız da hiçbir gediği yok ?”

Kaf : 6

(3). Sözler / 28. Söz / Cennet risalesi / syf: 467

(4). Sözler / 28. Söz / Cennet risalesi / syf: 467

(5). Sözler / 28. Söz / Cennet risalesi / syf: 467

(6). Sözler / 28. Söz / Cennet risalesi / syf: 468

(7). Sonsuzluk Krizi / www.1111.karakalem.net / Aykut Tanrıkulu

(8). Sonsuzluğa Doğmak / www.1111.karakalem.net / Aykut Tanrıkulu

  11.03.2007

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut