Kuranla Yaşayanlar

En büyük âyet

BİR ZÂT, bir sohbet meclisinde, “Allah’ın beşyüz ismi vardır” demişti.

Bu sözü Seyyid Ahmed er-Rufâî’ye aktarıp, izahını sordular.

Seyyid Ahmed er-Rufâî:

“Şeyh doğru söylemiş, fakat o sadece bu miktarını biliyormuş” dedi ve ekledi:

“Ey oğlum! Hak Sübhânehû ve Teâlâ’nın yarattıklarının sayısı kadar ismi vardır. Bana yaratılmış ümmetlerin sayısı mâlûm olmuştur. Yeryüzündeki bitkiler gibi, onların da dalı veya gövdesi vardır, hepsini bilirim. Yapraklı ağacın bir adı vardır, yapraksız dalın da bir adı vardır, tomurcuğun ve kabuğun da bir adı vardır. Dostun elbisesinin bir adı vardır. Eğer parçalansa her ipi bir dil olur ve Hak Teâlâ’yı tesbih eder. Kuşun bir tane dili vardır. Kanadı ondan ayrılınca, her kanada ayrı bir dil verirler, onunla Allah’ı tesbih eder.”

Seyyid Ahmed er-Rufâî, bu sözlerden sonra, bu sözlerinin dayanağı olarak İsrâ sûresinin 44. âyetinden şu cümleyi zikretti:

“... O’nu tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların tesbihini anlamıyorsunuz!”

Bu âyet ki, asırlar sonra bir Kur’ân talebesi olarak Bediüzzaman Said Nursî ondan aldığı dersle Âyetü’l-Kübrâ isimli tefekkür şaheserini yazacaktı...

  01.06.2021

© 2021 karakalem.net



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut