Arşiv

E. YÖNTEM VE ARGÜMAN

 (çev. Muhammed Şeviker)

MÜSLÜMAN KADINLARI ve Tesettürü Yeniden Düşünmek birçok akademik disiplinle ilişkilidir: siyaset teorisi, feminizm, antropoloji, tarih, Orta Doğu ve İslâm araştırmaları. Tesettüre dair klişeyi yıkma metodum eklektiktir: Kitapta, klişeye meydan okurken farklı bir gidiş yolu tutmak için her biri (yukarıda zikri geçen disiplinlerden bir veya daha fazlasından alınan) farklı bir metodolojiyi kullanan beş bölüm bulunuyor. Farklı bölümleri birarada tutan ip, kitabımın ‘ana’ disiplini olan siyaset teorisi geleneğidir. Genel bir tasvirde bulunacak olursak, siyaset teorisi, siyasal topluluklarda— vatandaşlarla devlet arasında veya vatandaşlarla diğer vatandaşlar arasında—iktidarın doğası üzerine çalışmayı ve adaletli ya da adaletsiz, eşit olan ya da olmayan iktidar kalıplarını ve ilişkilerini incelemeyi hedeflemektedir. Müslüman Kadınları ve Tesettürü Yeniden Düşünmek’te, tesettürün Müslüman kadınlar içim baskı aracı olduğuna dair yaygın Batılı kültürel görüşe odaklanmak ve tesettürün bu kurgulanmış imajının gerisinde yatan iktidar kalıplarına ışık tutmak niyetindeyim. Buna ilave olarak, pozitif bir tesettür teorisi geliştiriyorum.

Birinci Bölüm, Batıdaki “Tesettür baskıcıdır” söyleminin kökenlerinin izini sürüyor. Tesettüre saldırının, sömürgeci projenin elzem bir parçası olduğunu, sömürgeci güçler ile gizlenmiş kadınlar arasındaki engelleri kaldırmak için buna ihtiyaç duyulduğunu delilleriyle ortaya koyuyorum. Amacım, tesettür-karşıtı söylemin kurgulanmış niteliğini vurgulamak ve Batılı siyasî çıkarlarla bağlantısına ışık tutmaktır. Yine, milliyetçi seçkinlerin tesettüre yüklenen Batılı anlamı kabul ettiklerini ve ülkelerini geri kalmış İslâmî uygulamalardan ‘kurtarmaya’ çabaladıklarından dolayı sömürgeleştirilmiş Müslüman ülkelerinde bağımsızlığa yönelen hareketin tesettür üzerindeki vurguyu da içerdiğini göstereceğim.

İkinci Bölüm, Toronto’da yaşayan Müslüman kadınlarla yapılan bazı mülakatları sunuyor. 1996 yılının Mayıs ilâ Temmuz ayları arasında, tesettür anlayışlarını, mesture olanlarına da Toronto’daki tesettür tecrübelerini sormak üzere onbeş Sünnî, bir de İsmailî kadınla mülakat yaptım. Bu bölümde feministlerin kadınların tecrübelerini bilginin temeli olarak kullanma yöntemlerinden faydalanıyorum.

Üçüncü Bölüm, günümüzde Müslüman dünyasında ortaya çıkan ‘yeniden örtünme’ hareketine dair bir inceleme hükmündedir. Burada ‘yeniden örtünme’ fenomenini müzakere eden antropolojik, sosyolojik ve tarihî literatürlerden yararlanıyorum. Bu tetkikler, kadınların dinî, sosyal veya siyasal birçok farklı gerekçeden dolayı örtünüyor olduklarını göstermektedir. Tek başına ampirik gerçeklikler bile, bütün Müslüman kadınların tesettüre zorlandıkları ve tesettürün baskıcı olduğu şeklinde klişe anlayışa meydan okumaktadır.

Dördüncü Bölüm, Faslı feminist Fâtıma Mernissi’nin tesettür perspektifinin eleştirisini yaparak, kitabı teorik temellere taşıyor. Burada, Mernissi’nin tesettürü analizinin İslâm’ı ‘kişiye özel’ bir surette okumasına dayandığını gösteriyorum. Mernissi’nin yorumları kendisinin tesettürle ilgili olumsuz kişisel tecrübelerine dayanıyor, ne var ki o bütün Müslüman kadınların tesettürden dolayı ızdırap çektiğini öne sürüyor. İlgili bölümde bu çıkarıma katılıp katılmadığımı dile getiriyor ve İslâm içinde alternatif bir okumanın niçin mümkün olduğunu göstermeye çalışıyorum.

Beşinci Bölüm, pozitif bir tesettür teorisi geliştirme yönünde bir çabadır. Burada, tesettürle dair pozitif tecrübeleri hakkında makaleler yazan Müslüman kadınların iki tanıklığından faydalanıyorum. Bu kadınların argümanları, feministlerin kapitalist toplumda kadın bedeninin sömürülmesi eleştirisinden yola çıkarak, tesettürün bir özgürlük biçimi olabileceği kanaatini güçlendirmeye çalışıyor. Bu bölümü, çoğu zaman bütünüyle ihmal edilen dinî inanç yönüne ışık tutarak sonlandırıyorum.

Kitapta tekrar tekrar söylediğim üzere, tesettürün Müslüman kadınlar için hiçbir zaman baskıcı olmadığını öne sürmeye kalkışmadığımı tekrar hatırlatmam gerekiyor. Açıktır ki, bazı kadınlar tesettürü baskıcı olarak algılar. Benim dikkat çektiğim nokta, “Tesettür baskıcıdır” anlayışının, tesettürün baskıcı ‘anlam’ına içinde hak bir iddia statüsünün verildiği bir paradigmaya dönüştüğüdür. Bu yoruma katılmadığımı belirtiyorum. Bu kitapta, alternatif bir bakış açısı sunuyorum.

Bu çalışmanın fikirler seviyesinde bir tartışma olduğunu anlamak önemlidir. Yaptığım mülakatları, Toronto’da yaşayan Müslüman kadınların etnografilerinin bir parçası olarak değil, tesettüre dair bir teori geliştirmek için bir başlangıç noktası olarak kitaba alıyorum. Eleştirilerime ve pozitif bir tesettür teorisi formüle etme yönündeki çabama, bir siyaset teorisi (siyasal topluluğa ilişkin bir teori) olarak İslâm’ın kadınlara baskı yapmadığına dair temel kabulüm rehberlik etmektedir. Bugünkü Müslüman topluluklarının, tasvirini yaptığım pozitif normatif çizgileri yansıtmadığının da farkındayım. Bununla birlikte, nasıl liberalizm realitede henüz erişilememiş olan—ırkçılıktan, sefaletten, cinsiyet ayırımcılığı vesaireden azade—mutlu bir toplumun inşasına dair süregiden bir emel olarak ortada duruyorsa, ben de İslâm’ın ortaya koyduğu teoriyi mutlu bir toplumun inşasını arzulayan süregiden bir emel olan benimsiyor ve savunuyorum.

  18.11.2005

© 2021 karakalem.net, Katherine Bullock

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut