İbn Atâullah el-İskenderî’den hikmetler – 1: “Kalb sözü”

Abdullah Taha Orhan

“Ağızdan çıkan her söz, geldiği kalbden bir kıyafet taşıyarak çıkar.”

SÖZLERİMİZ NEREDEN GELİR? Yoktan, hiçten mi? Yoksa içimizde bir yerlerden mi?

İskenderî hazretleri bu hikmetinde, sözler ağızdan çıksa da asıl geldiği yerin kalb olduğuna işaret ediyor. Sûfîlere göre imanın ve bilginin insan bedenindeki yeri kalbdir zira. Her eylemimiz oradaki birikimimizden istifade ile zahire çıktığı gibi sözlerimiz de kalbimizde mevcut iman ve bilgiden nasiplenerek dışarı çıkar. Dış konuşma, insanın iç konuşmasının bir tezahürüdür. Enfüste, bâtında var olan sayısız duygularla, nefis, şeytan vb. merkezlerle konuştuğu gibi insan, dışarıda da öyle konuşur.

Bu yüzdendir ki sözlerimiz salt, çıplak bir hakikat olarak çıkmaz ağzımızdan. Söylediklerimiz ne kadar doğru olsa da… Örneğin “Allahu ekber” desek dahi dıştan; bu, içimizdeki iman ve yakîn/bilgi derecesine göre bir kıyafete bürünerek çıkar dışarı. Bu yüzdendir ki kalbindeki manevi sermayesi yüce olan uluların sözleriyle kalbi bir çöl gibi yavan olanların sözleri aynı tesiri uyandırmaz muhataplarında. İsterlerse aynı şeyleri söylüyor olsunlar…

Bundandır ki Hz. Peygamber aleyhissalatuvesselamın tek bir cümlesiyle muhataplarının tüm hayatları değişebilmektedir. Zira O’nun ağzından çıkanlar yunmuş yıkanmış, sâfî kalbinden inci mercanlar takınarak ulaşır muhatabının kulağına.

İskenderî hazretleri bu sözüyle aslında biz muhataplarına şu dersi verir bir de: “Önce kendinize dönün.”

Birine bir hakikati ulaştırmaya çalışmazdan evvel, önce kendi nefsinizde bunu bihakkın uygulayın. Eğer böyle olmazsa, sözünüz en yüce hakikat dahi olsa muhatabınıza, içinizden zulmânî kıyafetler giymiş şekilde ulaşır. Böyle olunca da arzu ettiğiniz netice hâsıl olmayacaktır.

Buradan hareketle belki şöyle bir tasnif yapabiliriz. Sözler ikiye ayrılır: dudaktan çıkan ve muhatabın kulağından öteye gidemeyen, üstü karanlık örtülerle örtülü “dudak sözleri” ile kalbden çıkan ve muhatabın tam kalbine ulaşan “kalb sözleri”.

Kalbin sözünü dudağın sözüne galip getirmek içinse yol belli.

Sözlerimizin kalbdeki hammaddeleri olan iman ve yakini artırmaya çalışmak… Bu da ancak bilgiyi eyleme geçirmekle, bilinen her hakikati öncelikle ve daima insanın kendi iç aleminde tatbik etmesiyle mümkün olacak. Böyle olunca dudak konuşmasa dahi kalb daima konuşacak, Hakk’ı zikretmeye devam edecektir.

  24.04.2022

© 2021 karakalem.net, Abdullah Taha Orhan



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut