Bir kitaptan ‘Bir Kitâb’a: temsil okumaları

Zeyneb Hafsa

Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında yer alan bazı sembolizm izahlarından, Kur’an’da yer alan temsillere bir geçiş yaptık bu yazıda. Kemik, mahzen, mağara, zindan ve bahçe metaforları yazı için seçtiğimiz birkaç sembol…



İSMİNDEN DE anlaşılacağı gibi, Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının temel konusu kadınlar. Fakat klasik, alışılageldik bir kadın kitabı değil bu. Bilakis, kadınlığa dair eski mitler, öyküler, masallar ve rüya sembolizmi üzerine inşa edildiği için tahmin etmediğim çıkarımlarda bulunmama vesile oldu.

Bunu kısaca şöyle açıklayabilirim. İslam dinindeki unsurların bir vazıh, anlaşılabilir ve açıklanabilir nedenleri ve/ya hikmetleri vardır. Buna ilaveten, sembollerde gizlenmiş, daha derinlikli bir düşünce ve kavrayışla fark edilebilecek nedenler ve/ya hikmetler vardır. Buna bir de sadece Allah’ın bildiği sebep ve hikmetler eklenebilir. İşte söz konusu kitap, bu ikinci gruba yani semboller içindeki anlamlara dair çıkarımlarda bulunmama yardımcı oldu özellikle. Bunlardan bazısını aşağıda örneklemeye çalışacağım.

Kemik ve diriliş

Kitaptaki bir öykünün ana temasını oluşturmak üzere şöyle bir tespite yer veriliyor:

Arketipsel simgecilikte kemikler tahrip edilemez gücü temsil eder… Mit ve öykülerde tahrip edilemez ruh-tinini temsil ederler.

Bu ifadeler bana, Kur’an’da geçen, kemik ve yeniden dirilişle ilgili ayetleri hatırlattı hemen. Bu ayetlerden bir tanesinde şöyle buyrulmaktadır:

Dediler ki: ‘Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz? (İsra, 49)

Ölüp kemik haline geldikten sonra yeniden dirilişi yadırgayanların ifadelerine başka ayetlerde de yer verir Kur’an. Örneğin, Müminun 35, 82; İsra, 98; Yasin, 78; Saffat 16, 53. Bunlara cevaben ise şöyle buyrulmaktadır:

Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz? (Bakara, 259)

Mutlak kudrete sahip bir yaratıcının kemikleri bir araya getirip onlara et giydirmesi yadırganamaz elbette. Lakin bunun berisinde, kitaptaki ifadeden de hareketle, şu alt mana da yatıyor gibime geliyor: Siz kemikleri bitip tükenmiş yapılar olarak görüyorsunuz. Hâlbuki zarar verilmesi çok zor bir yapıdadır onlar. Ayrıca içine yeniden dirilişe uzandıracak potansiyel bir güç yerleştirilmiştir. Velhasıl kemik deyip geçmemelidir.

Mahzen, zindan ve mağara

Kitapta yer bulan bir başka simgeleştirme, mahzen, zindan ve mağara gibi kapalı, gizli kalmış yerlerle ilgilidir.

Mahzen, zindan ve mağara simgelerinin hepsi birbiriyle ilişkilidir. Bunlar kadim erginleme ortamlarıdır.

Bir defa, bunların hepsi, dış dünyayla bağlantısı şöyle ya da böyle kısıtlanmış, kapalı, dar yerlerdir. Tıpkı anne karnı gibi… Bu yüzden, nasıl ki bebek, anne karnında her türlü gelişimini tamamlarsa insan da bu tür ortamlara girip bir fasıldan başka bir fasıla geçişi yani kadim olgunlaşmayı tamamlamaya çalışır.

Yine Kur’an’a dönecek olursak, mağara, mahzen ve zindana dair aklıma şu bahisler geliyor: Hz. Peygamber’in mağaraya çekilmesi, Ashâb-ı Kehf’in mağarada kalması, Hz. Yunus’un bir tıpkı bir mahzen gibi balık karnında kalması ve Hz. Yusuf’un kuyuda ve ardından zindanda kalması. İşte tüm bunlar, kadim olgunlaşma örnekleri olarak okunabilir.

‘Cömert bir bahçe’

Kitapta bahsi geçen bir başka sembolizm, bahçeye dair:

Bahçenin, hayatla ve ölümle somut bir bağlantısı vardır. Hatta bir bahçenin dinsel boyutları olduğunu dahi söyleyebilirsiniz, çünkü bize derin psikolojik ve tinsel dersler öğretir. Bir bahçenin başına ne gelirse, ruhun ve psişenin başına da gelebilir: Çok sulanabilir; susuz kalabilir; böceklenebilir; sıcak ya da sel basabilir; fırtına vurabilir; mucizeler görebilir; kuruyabilir; canlanabilir; nimetler verebilir; iyileştirebilir; cömertlik ve güzellik sunabilir.

Bahçe ile insan ruhu arasında ilişki kuran bu lirik ifadeler beni yine Kur’an’a, Kur’an’daki bahçeyle ilgili ayetlere taşıdı –nitekim alıntıda bizatihi bahçenin dinî boyutlarının varlığından da söz edilmektedir-:

Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağanak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer. (Bakara, 265)

Bu ayette infak eden insan, cömert bir bahçeye benzetilmiştir.

Hâsılı, temsillerden öğreneceğimiz çok şey var…

  17.05.2016

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut