ELEKTRİĞİNİZ YOKSA ne ehemmiyetiniz var; cereyan yoksa varlık olur mu? Akışkanlıktır hayat; zamanda süren, mekânda akan… Kan yoksa can nasıl olur?
Cansızlık insan öldürtür; kansızlık cana kıydırır. Ölüm ağlar mı, can ne zaman güler? Cansızlık Adiye koridorlarında geziyor; insaniyet cereyanı kesilmişler insan kıyıyor. Karanlık; güpegündüz elektrik kesilmesinden mi? Kim karanlık güçler; ucu nereye dayanıyor, sinir uçları ne kadar yakın?
Sınırsız komplo üretenler siniriz kopsun; adalet balyoz gibi kafanıza vursun.
Kalp ve sinir uçları her daim hakikat cereyanı ile cevelan edenlere, yedi düvelli küresel firavunlar ne yapabilir? Sonları boğulmaktan başka nedir firavunların? Hangi zamanda, hangi mekânda olursa olsunlar, ne adla, ne elbise ile gelirse gelsinler sonları başka nedir?
Sihir, sinir uçlarını tahrip ediyorsa cereyan eksikliği vardır. Hikmet elektriği yeterince akla yerleşmemiş, kalbe dokunmamıştır; ruh hakikatle nasıl cevelan eder; oyunları nasıl bozar da, sihirleri yutar.
Bahar bir diriliş cereyanı, şimşek yüksek bir hakikat gösterisi, ra’d gerçeğin gök gürültüsü, yıldırım elektriğin büyüğü. Ölgün ruhlar; ölüm size. Mekân karanlık, zaman karanlık, kabir karanlık... Komplo çukuru; kendi kazdığınız kör kuyu. Eynel mefer; geç kalmış çığlık.
Akılla kalp arasında elektrik varsa ruh cereyanını gök üstünden alıyordur; nefse düşen ya ruhun emrine girmektir ya da boğulmaktır. Zerrelerden kürelere her şey hangi hakikat cereyanı ile cevelandadır?
Kâinatın kanı insanın canında akmıyor mu? Bir canı kıymak kâinatı yıkmak değil midir?
Akıl neyin savcısı? Elektriğini şeytani nefisten alırsa insan öldürür, cereyanını ruhtan alırsa bir karıncayı bile incitmekten korkar. Kâinatın sigortası insanlık kalbinin ritmine bağlı; ince bir tel gibi asılı, tetiğe dokunmak gibi yakın.