Akıl-İntizam-Maksat

Harun Pirim

SİSTEM, BİRLİKTE düzenli biçimde çalışan parçalar bütünü olarak tarif edilir. Etimolojik olarak Yunanca sun- ‘ile’ ve histanai ‘hazırlık’ kelimelerinin sustema olarak birleşimine dayanıyor. Belirli bir hazırlık ile, düzen ile manasında. İlim dallarının hepsi ilgilendikleri konulara göre çeşitli sistemleri incelerler. Parçaların belirli bir düzen içinde birlikte bir neticeye hizmet ettiği gözlemlenir. Son yıllarda, misal olarak biyoloji, araştırma alanlarını sistem biyolojisine çevirmiştir. Sistem biyolojisi, parçaların tek başına incelenmesini değil de parçaların birbirleri ile çok katmanlı ilişkilerini ve bu ilişkilerin neticesinde ortaya çıkan neticeleri gözlemlemeyi önceler. Gen yerine genome yani bütün genler, protein yerine proteome incelenir. Sistemlilik en küçük canlıda bile görülür. Bir bakteri on binlerce molekülün birbiriyle düzenli olarak etkileşim içinde olduğu bir sistemlilik içindedir. Renklerin, gördüklerimizin arka planında güneş olduğunu unutuverdiğimiz gibi bütün ilim dallarının, sistem seviyesinde parça bütün ilişkilerini görebilmesinin arka planında ise intizamın, düzenin olduğunu göz ardı edebiliyoruz. Güneşin şiddetli zuhurundan gizlenmiş olması gibi, intizam da hayatın bütün faydalı neticelerinin aşikarlığından gizlenmiş. İntizam olmasa bilim dalları da ortaya çıkmazdı diyebiliriz. Gittikçe daha da dallanıp budaklanan bilim dalları intizamın şahitleridir.

Aklın ışığı olan intizam ile yaratılıştaki güzellikleri fark edebiliyoruz. Küçük ölçekte çirkin gözüken, daha büyük bir ölçekteki güzelliğin tonlarını açığa çıkarabiliyor. En iyi, en güzel kavramları zaten belirli kısıtlar olmaksızın resmedilemiyor. Optimizasyon disiplini bu prensip üzerine kurulmuş. Amaç fonksiyonunun en iyi değeri, belirli kısıtları sağlamak şartıyla bulunuyor. Üretim sistemleri için örnek verecek olursak, en yüksek miktarda üretim yapmak için mevcut hammadde miktarı, işgücü-saat durumu, makine kapasitesi gibi kısıtları girdi almak gerekiyor. Velhasıl, belirli bir amaç ve kısıtlar ile tanımlanan sistemin hayatı intizamdır. İntizam çekilirse, parçaları birbirine bağlayan faydalılık ipleri kopar, sistem çöker.

Muhakemat’ın Unsuru’l Hakikat makalesinin girişi akıl vurgusu ile başlar. Devamında Kur’an’ın her tarafına yayılmış olan dört ana unsur olarak ‘ispat-ı San’i-i Vahid ve nübüvvet ve haşr-i cismani ve adalet’[1] gelir. Allah’ın varlığının ve birliğinin ispatı, peygamberliğin ispatı, bedenen dirilmenin ispatı ve adaletin ispatı. İspat kelimesinin kullanılması, insanın daha çok aklına hitap etmesi ile ilişkilidir. Kur’an’da açıkça bu maksatların dışında mevzu olan kainat bahisleri dolaylı olarak bu dört maksada zihinleri götürmek içindir. Bu dolaylılık ise sanatlarda, yaratılışlardaki intizamı göstererek olmaktadır. Diğer bir ifade ile kainattan bahis zihinleri intizama, intizam ise hususan Allah’ın varlığının ve birliğinin ispatına götürmek içindir.

Kainat kitabından aklımıza ilişen, intizamın delil ve işaretleridir. Kainat, hakikatte nasıl şekillenmiş olursa olsun netice birdir. O netice de intizamdır. İntizam da dolayısıyla bir düzenleyiciye zihinleri götürür. Muhakematın referans verdiğimiz yerinde ifade edilmiş:

‘Evet intizam görünür ve kemal-i vuzuh ile kendini gösterir. Sâni'in vücud ve kasd ve iradesine kat'iyyen şehadet eden intizam-ı san'at, kâinatın her cihetinde boynunu kaldırarak her canibinden lemaan eden hüsn-ü hilkati nazar-ı hikmete gösteriyor. Güya her bir masnu' birer lisan olup Sâni'in hikmetini tesbih ediyor. Ve her bir nev' parmağını kaldırarak şehadet ve işaret ediyor.’

Kainatın parçaları bir taraftan daha üst bir bütün ile ilişki halinde iken, diğer taraftan her bir parça da daha küçük parçaların ilişki yumağına yataklık etmektedir. Kelime içinde yazılmış kitap gibi. Fraktal geometri ile altın oranlar ile matematiğin diliyle fizik kanunlarının kimyevi aşklarla kemal-i vuzuh ile gösterdiği intizam, yaratıcının vücuduna, kasd ve iradesine kesinlikle şahitlik ettiği gibi yaratılıştaki güzelliği, akıllılara(muhakemat girişindeki ‘akıl, akıl olsa gerektir’i hatırlayalım) gösteriyor. Her bir sanat eseri adeta bir dil olup sanatkarının hikmetini tesbih ediyor, hayretini dile getiriyor. Daha büyük ölçekte sanat eserleri birlikte tür olarak adeta parmağını kaldırarak sanatkara şahitlik edip, yaratılıştaki güzelliği gösteriyor.

Akıllarımızı fark edip, intizam ışığıyla kainat Kur’an’ındaki ana maksatları görüp mucize beyan Kur’an ile buluşturabilmek ümidiyle…


[1] Said Nursi, Muhakemat, Birinci Makale, sf: 22, Söz Yayıncılık, 2012

  16.02.2019

© 2021 karakalem.net, Harun Pirim



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut