Umut bestesi

HADİSELER NE kadar da hızlı akıyor, zaman ne kadar da hızlı işliyor; yetişip takip etmek, yorum getirmek, o kadar da hız gerektiriyor. O hız girdabına girmek, o akışta kaybolmak; kendinden kopmak, hikmetten uzaklaşmak, hakikatten beri olmak değil mi?

Cenderenin dışına çıkmak, ufkun üstünden, derinliğin enginliğinden bakmak; zamanı yavaş seyretmek, hadiseleri hızsız gözlemlemek… Zamanın esiri olmadan, zamandan kopmadan, zaman üstü bakmak; saklı hikmeti görmek, gizli hakikatin izini sürmek… O izde yürümek; varlık yolcularının varlık nedenlerini bulmak için çıktıkları yol olsa gerek.

Maddeden müstağni, zevkten ari olunabildikçe o yolda hızlanılır. Ağırlıkları olan ne kadar koşar, bağları olan ne kadar hızlanır?

Sükûn zamanlar hikmet hızların arttığı zamanlar, sakin demler perdelerin aralandığı demler. Güneş doğarken sükûn sesliyor, ay yürürken sakinlik fısıldıyor; dillendirdikleri hakikatse gök gürültüsünden büyük, şimşekten hızlı.

Ürkütücü gündem, korkutucu konuşmalar, yanıltıcı yorumlardan başını kaldırıp da etrafa bakmak, bahar dirilişini, hayat haşrini müşahede etmek; bu zamanın zor zanaatı. Yavaşlamak, hayatı sakin seyretmek; bugün için güç iş.

Dijital ağlardan, ayartıcı bağlardan, kandırıcı eylemlerden beri olmak; hakikat hedefli hikmet yürüyüşler yapmak… Hakikat merkezli bir saat tefekkür etmek; zamanın esiri olmamak, zamanda hür kalmak, zamanda özgün kalmak; Varlık nedeni başka nasıl bulunur?

Kendi gök kubbesini kurmak; yerde çakılı kalanların yapacağı iş olmasa gerek. Varlık nedenini aramak gibi derdi olmayanın hazdan ve hızdan başka derdi olur mu? Gök kubbe de ne imiş? Medeniyet de ne imiş?

Gemi su alıyorsa bir yere kadar gider, su geminin altında ise; gemi hızla ilerler. Sahil-i selamete giden hızlı yolu bulmak; var kalmak isteyenlerin vazgeçemeyeceği eylem.

Güç olanı başarmak gibi yükümlülük içerisindeyiz. Evet, zaman hızlı akıyor, hadiseler hızlı cereyan ediyor; öyleyse hakikate giden kısa yolu bulmakta hızlı ve hareketli olmak durumundayız.

Sebep sonuç düz bakışı bırakıp, zahir görüntü gürültüsünü terk ettiğimizde umulur ki o kısa yolu bulur, dünya suyunu içmeden karşı kıyıya geçer, sahil-i selamete ereriz. Doğan güneş, akan ay, yağan yağmur; o umudun bestesini yapıyor her daim. Ümit her daim var.

  28.04.2014

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut