*Bu sayfa, gündelik hayatın içinde yüzyüze geldiğimiz, bir ders ve ibret boyutu taşıyan olayları paylaşmak üzere tasarlanmıştır.

 Sosyoloji Dersi: Koşulsuz Kabul

Çeviri ve Uyarlama:

O anda gerçekten o duyguyu hissettim. İçimde uyanan şefkat duygusu o kadar kuvvetliydi ki neredeyse adamı yumuşak bakışlarla kucaklayacaktım. O anda restorandaki bütün gözler bana dikilmişti ve yaptığım her hareketi izliyorlardı.



ÜNİVERSİTENİN OKUDUĞUM bölümünde, son almam gereken ders Sosyolojiydi. Dersi anlatan öğretim görevlisi, her insanoğlunun sahip olmasını dilediğim kalitesi ile ilham veriyordu. Son verdiği dönem projesinin ismi ‘gülümse’ idi. Üniversite dışında, üç insanın gülümseyebilmelerini sağlayarak, verdikleri tepkileri yazmamız isteniyordu. Ben çok arkadaş canlısı bir insanım ve her zaman insanlara selam verip gülümserim. Bu yüzden bu çalışmanın çantada keklik olacağını düşünmüştüm.

Ödev verildikten birkaç gün sonra, eşim, en küçük oğlum ve ben Mcdonalds’a sabah kahvaltısına gittik. Bunu küçük oğlumuzu sevindirmek için zaman zaman yapardık. Bu onunla tatlı zaman geçirme yolumuzdu.

Menüleri sipariş vermek için sırada bekliyorduk ki, birden sıradaki insanlar geri çekilmeye başladı. Doğal olarak ben ve kocam da geri çekildik. Dönüp geri çekilme sebebinin ne olduğuna bakarken içimi ürperten bir panik hissettim. Önce ağır bir koku duydum. Ve arkamda iki tane sokakta yaşayan fakir insan gördüm. Ufak-tefek ve bana yakın olanına baktığımda onu gülümserken gördüm, güzel gözleri kabul görmek için aranıyordu.

“İyi günler” dedi elinde oynadığı bir kaç bozuk parayı sayarken. İkinci adam ise arkadaşının arkasında sağa sola sallanıyordu. Bu adamın zihinsel özürlü ve ufak-tefek olanının onun bir nevi kurtarıcısı, hayatta kalmasına yardımcı olan biri olduğunu anladım. Gözyaşlarımı tutup onlarla birlikte durdum.

Kasada ki genç bayan ne istediklerini sordu. “Sadece kahve hanımefendi” diye cevap verdi çünkü tek alabilecekleri şey buydu. Restoranda oturup ısınabilmeleri için birşey almaları gerekiyordu ve onlar sadece ısınmak istiyordu.

O anda gerçekten o duyguyu hissettim. İçimde uyanan şefkat duygusu o kadar kuvvetliydi ki neredeyse adamı yumuşak bakışlarla kucaklayacaktım. O anda restorandaki bütün gözler bana dikilmişti ve yaptığım her hareketi izliyorlardı.

Gülümsedim ve kasadaki bayana ayrı bir tepside iki tane daha kahvaltı menusu vermesini rica ettim. Sonra adamların kendilerine dinlenmek için seçtiği köşedeki masaya doğru yürümeye başladım. Tepsiyi masaya koyup adamın soğuk elinin üstüne elimi koydum. Başını kaldırıp sulu gözleriyle bana baktı ve “teşekkür ederim “ dedi. Eğildim ve teselli amaçlı eline vurarak “bunu senin için yapmadım... Allah burada ve benimle sana umut vermeye çalışıyor.” dedim titrek bir sesle.

Kocamla oğluma doğru yürürken ağlıyordum. Oturduğumda kocam bana gülümsedi ve “bu yüzden Allah seni bana verdi canım.. bana umut vermen için...”

Üniversiteye son ders gününde elimde bu hikaye ile döndüm. Projemi verdim. Öğretim görevlisi yazdıklarımı okudu ve bana bakıp “bunu paylaşabilir miyim?” dedi. O sınıfın dikkatini toplarken başımı yavaşça sallayarak onayladım. Okumaya başladığında, dinleyenlerin verdikleri tepkilerden anladım ki, insanoğulları olarak şefkat duygusu bizim fıtratlarımıza yazılmıştı.

O iki insanın hali benim vicdanımı ateşlemiş, bende açığa çıkan ateş, Mc. Donald’s daki insanların, kocamın, oğlumun ve üniversitedeki son gecemde sınıfta bulunan herkesin, her ruhun şefkat duygusunu ateşlemişti. O gün üniversiteden koşulsuz kabul(1) hakkında öğrenebileceğim en büyük derslerden birini alarak mezun oldum.

(1): Vicdan, düşünmeksizin açığa çıkan ve yardımla sonuçlanan duygu.

  10.10.2002

© 2021 karakalem.net, Cemal Karabel



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut