Öyküler ve Meseller

YAKIN DÖNEMDE insanın kişisel gelişimini sağlamaya yönelik öykü kitapları okudum. Bu kitaplarda insanın iç dünyasında kırılma oluşturan noktaları dikkatimi çekti. Umutlandığım noktalar olmakla beraber, tedirgin olduğum noktalar daha fazlaydı. Bu bakımdan bu tür kitapları okurken şerhler okuyarak okumanın faydalı olacağını sanıyorum. Burada “öykü” kavramının mutlak olmadığını, bu tür vasıtaları müspet yönde kullanan insanların da olduğunu hatırlatmaya gerek duymuyorum. Muhatabımızın, mesel gibi insanların manevi gelişimine kaynaklık eden vasıtalar kullanmak yerine, amacından uzaklaşmış hikayeler, öyküler ve masallar yazanlar-anlatanlar olduğunu belirtmekte de fayda var.

Gerçeği söylemek gerekirse bu günlerde insanların öykülerin verebileceği feyze çok fazla ihtiyacı var. Zira kafalar öyle karışmış, zihinler öyle dağılmış ki; insanlar olayları çözmekte, hayatı yorumlamakta zorlanıyor. O halde bize düşen ne? Bize düşen öykü ile mesel ve kıssa ayrımını iyi yapabilmek ve mesele dönüşmeyecek öykülere prim vermemek. İşte İsmail Örgen’in “Mesel-Öykü Dizisi” alt başlığı ile Karakalem yayınlarından yayımladığı beş kitabı okurken, bu ayrımın çok güzel bir şekilde yapıldığını gördüm. Bu öykü ve meseller meselelerin İslami referansları ve hassasiyetleri dikkate alarak uyanık bir kalb ile seçilmiş. Ayrıca konunun Peygamber ve sahabe hayatları ile örneklendirilmeye çalışılması da bir zenginlik olduğu gibi, “mesel”in mesele tarafının ortaya çıkarılmasına da katkı sağlıyor. Yazar lisan-ı hali ile diyor ki: “Benim bir meselem var. Bunun için mesel ve öykü anlatıyorum. Meselem olduğu için mesel ve öykü anlatıyorum.” Yazar Peygamberlerin ümmetlerine meseleleri meseller vasıtasıyla anlattığından bahisle, meselin masala dönüşmesine, hikayenin ise anlam kaybına uğrayarak “uydurma bir şey” haline getirilmesine içerliyor.

Serinin ilk kitabı “Evvel zaman meselleri”. Kitap, peygamberimizin tebliğde geçmiş peygamberlerden kıssalar anlattığına vurgu yapan rivayetlerle açılıyor. Örgen burada Musa (as)’dan İsa (as)’ya, İbrahim (as)’den Davut (as)’a bir dizi peygamberden ve ümmetten hikmetli ve ibretli kıssalar anlatıyor. İnsanın Rabbi ile muhatabiyetinde korku ile ümit arasında bulunmasını tavsiye eden mesellerin altını çiziyor.

İkinci kitap “O’na dair öyküler” üst başlığı ile yayımlanmış. Başlıktan da anlaşılacağı gibi kitapta kul ile Rab arasındaki ubudiyet muhatabiyetini anlatan öyküler var. Bölüm başlıkları olarak “O’na Dair Düşündüren Öyküler”, “Hayatın Tozlu Yollarında”, “O ve Biz”, “O’na Dair Sevindiren Öyküler”, “Korkuyla Ümit Arasında”, “Dualarla Gelen” başlıkları seçilen kitapta, her bölümde Rabbimizle olan muhatabiyetimizin bir yönüne vurgu yapılıyor. Konu Molla Cami’den Mevlana’ya, İmam Kureyşi’den Feridüttin-i Attar’a kadar bir dizi şark klasiği haline gelmiş gönül ehlinin kaleme aldığı mesellerle-öykülerle anlatılıyor.

Dizinin üçüncü kitabı “Saadet asrından yaşanmış öyküler” adını taşıyor. Burada Edgar Allen Poe, Bukovski, Borges’den öyküler yok. Bu kitapta öykülere, romanlara konu olacak sahabeler var. Bu öykülerde sahabelerin niçin kişisel gelişim dersi almadıklarını, niçin evlilik seminerlerine katılmadıklarını, niçin psikoloğa gitmediklerini, niçin bilmem kaç yıldızlı otellerde iftar programlarına katılmadıklarını anlıyorsunuz. Gerçeği söylemek gerekirse ilk iki kitap beni bir noktaya kadar ilgilendirmişti. Lakin bu üçüncü kitapta anlatılan öyküler “işte benim öyküm” dedirten cinsinden.

Dördüncü kitap sufi diyarından ilham veren “Yol öyküleri”. Kitap sırat-ı müstakim üzere bir ömür sürmüş geçmişin mümtaz kulların hidayete vesile olan halleri ile maneviyatta terakki ederken rastladıkları ibret verici hadiseleri hikaye ediyor. “Yola Giriş Öyküleri” bölümünde damda devesini arayan birinden ders alarak Rabb’ini aramaya koyulan İbrahim B. Ethem’in, “Ben bana perdeyim” deyip kendisinin perdelerini yırtan Şibli’nin, sarhoşken lafza-i celali yerden alıp, temizleyip, misk ile kokulandırması hürmetine Rabbimizin izniyle ismi anılınca içimize misk gibi kokular yayılan Bişr-i Hafi gibi mübarek zatların hak yoluna girmesine vesile olan hadisleri anlatıyor. “Yollar ve Yolcular” bölümü Geylani’nin yolunu kesen eşkıyanın hidayetine vesile olan “Daha yolun başında yalan söyleyecek olduktan sonra bu yolda nasıl terakki edebilirim ki” sözü ile özetlenebilir. “Yoldaki İncelikler” ise evliyaların “hayret” makamına nasıl ulaştıklarına misal teşkil eden ayrıntıları gözler önüne seriyor. Kitap “Yoldaki İşaretler” ve “Yolun Sırları” bölümleri ile son buluyor.

Son kitap “Işığı Yaymak” ismini taşıyor. “Dünyanın dört bir ucundan insanı onaran öyküler” alt başlığı ile yayımlanan kitap Mevlana, Cami, Sadi gibi irfanın nurunu ve Schumacher, Mello, Paulo Celho gibi bilgeliğinin ışığını yayan kişilerden yapılan alıntılardan oluşuyor. “Bakış Açıları” bölümü hayatın bir parçasına bakıp da hayatın tamamı hakkında karar vermekten kaçınmayı öğütlüyor. “İkili öyküler” “Bakış Açıları’nın devamı gibi. “İnsanı Onaran Meseller” kitaba adını veren öykünün bulunduğu bölüm. “Mesel Tadında Yaşanmış Öyküler” bölümü insana her şeyin altında bir hikmet aramayı salık veriyor. “Yaşanası Öyküler” bölümü henüz “tecrübe”nin sınırına varmamış kişilere kılavuz olacak nitelikte hikayelerden oluşuyor.




Zeyl: İsmail Örgen bu kitaplarında sade, anlaşılır, akıcı, hikmetli bir dil kullanmış. Bu tür kitaplarda sık rastlanan belli bir dil düzeyinin altında seyretme talihsizliğine düşmemiş. Usul, üslup ve esas dengesini kurmayı başarabilmiş. Bu minvalde Kur’an’dan aşina olduğumuz bir üslubu tercih etmesi işini kolaylaştırmış.

  16.07.2007

© 2021 karakalem.net, Mustafa Oral



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut