Çiftlikte yangın

SOĞUK BİR Mart günü, gece yarısı vadinin ötesindeki bir çiftlikten göğe doğru alevler yükselmeye başlamıştı. Bütün köy apar topar yangın yerine doğru koştu. Çiftlik sahibi, karısı ve küçük oğlu yangının heyecanıyla dışarı fırlamışlardı. Yangın, muhtemelen ocaktan fırlıyan bir kıvılcımdan çıkmış, kısa bir zamanda bütün binayı, ambarları, samanlığı ve ahırları kül haline getirmişti.

Çiftlik sahibi kederli bakışlarla son alevleri seyrediyordu. Karısı ve oğlu, heyecandan titreyerek ağlıyorlardı. Komşular da çok üzgündüler.

Birisi:

“Köyümüzde bir aile mahvoldu. Bu çok acı birşey” dedi.

Bir başkası:

“Bunlara bir çare bulmalıyız. Yoksa, sefalete düşmüş bir aile seyretmekten biz de azap duyacağız” dedi.

Köyün en yaşlısı:

“Üzülmeyin. Herşeye bir çare bulunur. Hele bir sabah olsun” diye nasihatta bulundu.

Ertesi gün bütün köylüler kendi işlerini bırakıp yanan çiftliğe geldiler. Kazma ve küreklerle yangın yerini temizlediler. Hepsi, elbirliğiyle, iki hafta içinde çiftliği tamamladılar, ambarları ve samanlığı doldurdular.

Çiftlik sahibi ve karısı gözyaşlarıyla köylülere teşekkür ve minnetlerini bildiriyorlardı.

Köyün en yaşlısı:

“Minnet duymanıza gerek yok” dedi. “Düşündük ki; kalbimizde sizin düştüğünüz sefaletin acısını taşımaktansa, bir iyiliğin sevincini taşımak daha iyidir.”




(yazarı bilinmiyor)

  23.02.2007

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut