Son bir taş daha

1942 YILIYDI. Üç adam Venezuala’da elmas arayarak aylar geçirmişlerdi. Sürekli olarak yürümüşler, yerlere eğilmiş, elmas çıkar ümidiyle binlerce taş toplamışlardı. Ama boşuna!

İçlerinden biri, Rafeal Solano, kuru nehir yatağındaki bir kayaya oturup iki arkadaşını yanına çağırdı:

“Ben vazgeçtim” dedi. “Daha ileri gitmenin anlamı yok. Şu taşa bakın, bulduğum dokuzyüzbindokuzyüzdoksandokuzuncu taş belki de. Ama tek bir elmas yok. Bir tane daha alırsam bir milyonuncu taşı toplamış olacağım. Ama neye yarar. Ben vazgeçiyorum.”

Diğer ikisinden biri alayla:

“Bari bir tane daha topla da bir milyon olsun” dedi.

Solano şakaya şakayla cevap vererek:

“Pekâlâ” dedi, “bu işi terketmeden önce bir taş daha arayayım bari.”

Yorgun gözlerini kapatarak elini elmas umuduyla eşeledikleri taş yığınına uzattı ve yumurta büyüklüğünde bir taşı aldı:

“İşte arkadaşlar,” dedi, “milyonuncu taş da tamam. Benden bu kadar!”

Ne ki, topladığı bu son taş çok ağırdı, normal bir taştan çok daha ağır. Bu durumun farkına varır varmaz Solano eliyle taşı birkaç kez daha tarttı, sonra da:

“Bu bir elmas” diye bağırdı, “bu gerçekten elmas!”

Sonrasında, New York’lu bir kuyumcu, Rafael Solano’ya topladığı o belki de milyonuncu taş için yüzbinlerce dolar verdi.

Daha da sonraları, “Kurtuluş” adı verilen bu taşın dünyada bulunan en büyük ve en saf elmaslardan biri olduğu anlaşılacaktı.




(W. G. Montgomery)

  24.12.2006

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut