Metin Karabaşoğlu ‘Saidleri Ararken’

METİN KARABAŞOĞLU bir İslam kültür ansiklopedisi niteliği taşıyan Risale-i Nur’un temel paradigmalarını çok iyi kavramış, onun geleneksel İslam Kültür birikimiyle bağlantılarını yakalayabilmiş, nispeten göz ardı edilen bu bağlantıları referans alarak ‘risalenin kutsal ve ontolojik kaynakları’ merkezinde Nur hareketi içinde en özgün(r) bir okuma biçimi sunabilmiş bir yazar.

Karabaşoğlu Zafer yayınlarından çıkan ‘Risale Okumaları 1,2,3’ serisi ile Risale’nin hayata dönük izdüşümlerini yansıtmaya çalışırken, yakın dönemde Karakalem yayınlarından yayımladığı ‘Risale-i Nur Kitaplığı’ serisi ile de Risale’nin ve Nur hareketinin topyekün İslam mirası içindeki yerine ve Risale’nin ve Nur hareketinin tarihsel gelişim sürecine entelektüel bir dil ile notlar düşüyor.

‘Risale-i Nur Kitaplığı’ serisinin ilk kitabı ‘Said’leri Ararken’ ismini taşıyor. (İkinci kitap: Tehlikeli Denemeler. Karakalem yay. İst. Eylül 2004.) Kitap 150 sayfa. ‘Takrizler’ bölümünü saymazsak üç bölümden oluşuyor.

Karabaşoğlu ‘Muslim World’ editörü İ.A. Rabi’nin isteği üzerine kitabı başlangıçta bir makale olarak hazırlamış. Söz konusu makale Suny Press’te yayımlandıktan sonra genişletilerek son halini almış.

Yazara göre Risale adına/üzerine yapılan çalışmalarda dikkat çeken bazı zaaflar var. Bunlar:

1- Risale'nin entelektüel bütünlüğünü kavrama noktasında sergilenen başarısızlık.

2- Batıya karşı özür dileyici bir duruş.

3- Risale'nin İslami mirasla bağlarını geliştirme ve dikkatleri onun Kur'an'la olan zengin ve organik bağlarına çekme noktasındaki yetersizlik.

Bu çekinceleri yedeğine alarak yazan Karabaşoğlu kitabını ‘hak ettiği entelektüel dikkat ve ilgiyi Risalei- Nur’dan esirgemeyen dimağlara hitap eden bir çalışma’ olarak takdim ediyor.

Risale-i Nur’un özgün yapısına yapılan göndermelerle Risale’nin temel unsurlarını inceleyip, Nur hareketinin kırk yılını büyüteç altına alan bu kitap, hareketin sorunlu alanlarını –çoğu kere kitap odaklı olmayan- bölünme ve kırılmalar ile bunların nedenlerinin altını çizerek çözüm önerileri sunuyor.

‘Takrizler’ bölümünde Ahmet Yıldız kitabın risale okumalarına giriş için entelektüel bir ön okuma kılavuzu vasfına vurgu yapıyor. Safa Mürsel söz konusu bölümde ‘Kronolojik seyrin analitik yöntemle buluşması’ isimli yazısında Karabaşoğlu’nun seviyeli üslubuna ve eleştirel niteliğine dikkat çekiyor. Fred A. Fred ‘‘Said’leri Ararken’ dair’ isimli yazısında bu kitabın ‘içerden’ yazılmış olmasına ve buna rağmen objektifliğini kaybetmemesine işaret ediyor.

1.Bölüm ‘Giriş yerine’ ismini taşıyor ve ‘mukaddime kabilinden’ düşülen

notlara yer veriliyor. Risale ve Nur hareketinin Nursi kişiliğinde tek bir alana / kişiye hasredilemeyecek salt bir tez-antitez, rakip-alternatif anlamı taşımadığı üzerinde duruluyor. Nursi’nin M.Kemal’le, Risale’nin Nutuk’la karşılaştırılmasının derinlik ve hacim farklılığı nedeniyle mümkün olamayacağı ifade ediliyor. Nutuk’un ‘zayıf düşünsel dokusu’na karşın Risale’nin ontolojik bir inşa ile karşımıza çıktığının altı çiziliyor. Ayrıca Nursi’ye izafe edilen ‘aktivist’ kimliğin onun mütefekkir ve alim kimliğini perdelememesi gerektiği üzerinde duruluyor.

2. bölüm: ‘Eserin söyledikleri’. Bu bölüm iki alt bölüme ayrılıyor: ‘Risale-i Nur’un ontolojik temelleri’ ve ‘ Temeller, tazammunlar, yansımalar’. Bölüm Nursi’nin ‘felsefesine’ temel teşkil eden cümlelerle açılıyor. Nursi’nin yazınının kaynağının ‘akıl ve kalb arasında yeni açılan berzahi bir yol olduğu’ hatırlatılıyor. Bölümün ilk yazısında ‘Said Nursi’nin nazarında kainat, insan ve insanlık tarihi’ işleniyor. ‘Risale-i Nur’da Esma-i Hüsna sistematiği’ isimli yazıda ise Risale’de sık sık üzerinde durulan denge ve bütünlük kavramlarının belirleyicisi olan Esma-i Hüsna konusuna değiniliyor. Nursi’ye göre esma sisteminin unsuru şöyle tespit ediliyor.

a-Uluhiyet ve rububiyet

b-Vahidiyet ve ehadiyet

c- Celal ve cemal

‘Esma-i Hüsna'nın zat-ı zülcelal’e bakan veçhesinde uluhiyet-vahidiyet-celal, eşyaya bakan veçhesinde ise rububiyet-ehadiyet-cemal ön planda’ olduğu gözleniyor.

İkinci alt bölüm ‘Temeller, tazammunlar, yansımalar’ adını taşıyor. Nursi’deki ‘denge paradigması’ içinde yer alan ifrat ve tefritin ötesinde itidal arayışı, çoğul düşünüş, açık, esnek, geçişli cemaat tasavvuru, esere dayalı cemaat, risalenin evrenselliği kavramları üzerinde duruluyor. Nursi’deki siyasal duruşta belirleyici olan hürriyet, bireyin devlete nazaran önceliği, adalet-i mahza argümanlarına önemseniyor

3.bölüm:’Eserle cemaat arasında’. Bu da iki alt bölüme ayrılıyor: 'Said Nursi’den sonra: İçeriden bir bakış’ ve ‘kırk yılın bilançosu’.

‘Said Nursi’den sonra: İçeriden bir bakış’ta Nur hareketinin son kırk yılına damgasını vuran kişilerin ve olayların üzerinde duruluyor. Nur hareketindeki asıl kırılmanın 70’lerde yaşandığı hatırlatılarak Z. Gündüzalp üzerinde duruluyor. 80 sonrasındaki bölünmelerin kemiyetinde ve keyfiyetinde büyük boyutlu olduğu görülen Nur hareketinin bu dönemi mercek altına alınıyor.

‘Kırk yılın bilançosunda’ Nur hareketinin son 40 yılındaki başarılar, kazanımlar, zaaflar problemler irdeleniyor. Buradan hareketle yeni bir dönemin başlangıcında olunduğunun altı çiziliyor.

Zeyl:

Kitap Risale adına (üzerine değil) yapılan ilk entelektüel çalışma olarak kabul edilebilir. Karabaşoğlu’nun klasik okuyucusunun alışık olmadığı bir yoğunlukla yazılmış. Her ne kadar yazar muhatap olarak ilk elden kadim okuyucusunu muhatap almamışsa da bu okuyucu grubu Karabaşoğlu’nun her yazdığını okumak ister. Korkum o ki bazıları bunu ‘Karabaşoğlu’nda tarz değişikliği’ olarak algılayabilmesi. Sonuçta bu okuyucu kitlesi Karabaşoğlu’ndan uzaklaşabilir. O halde Metin Karabaşoğlu bu tip okuyucusunu kaybetmemek için en kısa zamanda ‘eski dilde’ bir kitap yayımlamalı.

  25.09.2005

© 2021 karakalem.net, Mustafa Oral



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut