‘Tehlikeli Denemeler’

METİN KARABAŞOĞLU Risale-i Nur üzerine ilk sistemli entelektüel okumalar yapan bir yazar. 40 yaşında ve herbiri risalenin temel kavramları ekseninde orijinal tespitleri içeren 16 (on altı) kitap yayımlamış.

Karabaşoğlu tıpkı Said Nursi'de olduğu gibi aklına geleni değil, aklına geleni kalbine indirdiğinde yazıyor. İnsanın batini duyguları ile zahiri varlıkları arasındaki uyumunu önemseyerek çalışıyor. Bunu yazılarındaki disiplinden ve ısrarla üzerinde durduğu ‘denge’ kavramından anlayabiliyoruz. Klasik edebiyat ürünleri için kullanılan ‘dil işçiliği’ terimi Karabaşoğlu’nda ‘kalbi diri olan bir akıl işçiliği’nin liderliğinde gerçekleşiyor.

Yazarı bugün risale mevzuunda ‘öncü’ pozisyonda gösteren en önemli unsur Said Nursi'nin Kur’an’a yönelişindeki duyarlılıklarla Risale’ye ve Kur’an’a yöneliyor olmasından kaynaklanıyor. Nasıl ki Nursi ‘Kur’an'a hayatıyla yaklaşmış- bilim adamı gibi yaklaşmamış’sa aynı şekilde Karabaşoğlu da Risale’ye öncelikle istifade etmek niyetiyle yöneliyor. Yunus Emre örneğinde olduğu gibi yazarın derdi kitap yazmak değil. Yazmaktan başka yazmayı da aşan direkt yaşamaya yönelik bir derdi var.

O Said Nursi’nin papağanı değil, Risale’yi de kendine pagan olarak görmüyor. Nursi’nin ‘numunesi’ olmaya çalışıyor ve Risale’ye içerden bir bakışla ama muhakkikine muhatap oluyor ve derinlemesine okumalar yapıyor. Bunu yaparken Mustafa Ulusoy’un da dediği gibi ‘şeytanları kovarken, melekleri ürkütmüyor.’

Karabaşoğlu tabir yerindeyse bize Risale’nin bilgi felsefesini sunuyor ve onun ana paradigmalarını ve arkelerini önümüze koyuyor. Bunu asri saadet modelini sürekli yedeğinde taşıyarak gerçekleştiriyor. Böylece yayımladığı tamamı telif 16 kitap ile Risale hareketinin en önemli entellektüel birikimi olarak karşımıza çıkıyor.

‘Tehlikeli Denemeler’ Karabaşoğlu’nun son kitabı. ‘Risale-i Nur Kitaplığı:2’ üst başlığı ile yayımlanmış. (Karakalem Yayınları, Ağustos 2004). Hatırlanacağı gibi ‘Risale-i Nur Kitaplığı:1’ ‘Saidleri Ararken’ başlığı ile yayımlanmıştı.

Risale üzerine makalelerden oluşan bu kitaba ‘Tehlikeli Denemeler’ isminin verilmesini yazar birkaç nedene bağlıyor. Bunlar özetle şöyle: 1- Risale üzerine düşünce üreten biri için bu ülkede kültür ve düşünce dünyasına hakim seküler entelijensiye tarafından ‘bir kenara koyulma’ya baştan razı olmak. 2- Bu ülkedeki okumadan anlayan, bakmadan gören, düşünmeden çözümler üreten zinde kişi ve kurumlarla mesele Risale olunca onlarla iletişim kurmanın ne kadar zor olduğu. 3-TC’nin dindar entellektüelleri katında ‘dışlanma’, ‘küçümsenme’ riski. 4- Risale üzerine düşünce üretimi üzerindeki çabaların bazı Nur Cemaatleri tarafından tehlikeli görülüşü.

Yazarın da belirttiği gibi ‘Tehlikeli Denemeler’, ‘Risale-i Nur üzerine sahih ve sağlam tefekkürün inşası yanında bir tür ‘hafriyat’ ve ön hazırlık olarak görülebilir’. Kitabın içeriğine geçmeden önce bu kitabı yazarın diğer kitaplarından farklı kılan özellikler üzerinde birkaç cümle ile durmakta fayda var. a- Bu kitabın Risale’ye birinci dereceden muhatap olanlar yerine ağırlıklı olarak risaleye meslek ve meşrep bakımından menfi yada müsbet dolaylı bir bakışa sahip olanlara yönelik bir kitap oluşu. Bunun için bu kitap nispeten dışa dönük bir dile sahip. Objektif, bilimsel ve akademik bir kurgu tercih edilmiş.

b- Bu kitap bugüne kadar en ciddiye alınacak ‘daire içindeki’ en tehlikeli çıkışı sergiliyor. Risale endeksli okuma ve yorumlamalarda süregelen bazı genel kabulleri sarsacak nitelikte. Bu da ‘hala bedel ödeyen’ yazarın daha fazla bedel ödemesine sebep olacak gibi görülüyor.

c- Bu kitap ‘herhangi bir Nur Talebesi’ olarak değil ‘entellektüel bir Nur Talebe’si’ olarak Metin Karabaşoğlu’nun portresidir.

Kitap Nursi ve Risale ile ilgili sorulagelen bir dizi sorunu ele alıyor. Yazar bu güne kadar Risale camiası içinde ve dışında tartışılan ve çoğu kere de eleştiri konusu edilen Nur’a ait çözüm önerilerini ve eleştirileri irdeliyor. Bu çalışma bir tahlil, tashih ve tasnif özelliğini yansıtıyor. Nur Talebeleri’nin Kur'an, bilim, modernite vb. kavramlarla olan ilişkisini devlet, iktidar, siyaset, milliyetçilik... kavramları odağında açımlamaya çalışıyor.

Kitap yedi bölümden oluşuyor ve ilk bölüm ‘Kur’an'a hazırlık okulu:Risale-i Nur’ başlığını taşıyor. Nursi’nin entellektüel ve ucu siyasete çıkan aksiyonel kişiliğinin arka planını sorguluyor. Eski Said ve Yeni Said ayrımı ve bu ayrımda terk edilenlerle evrilen unsurlar nazarlara sunuluyor. Buradan hareketle Kur’an ile bir kültür ve aksiyon hareketi olan Risale-i Nur arasındaki ilişkinin derinliğine iniliyor. ‘Reşha’ mesleğine yapılan vurguyla ‘Kur’an’a ayna olan Risale-i Nur’a perde olmamak’ üzerinde duruluyor.

İkinci bölüm ‘Bilime nasıl bakmalı?’ sorusunu cevaplamaya çalışıyor. Ulum-u kevniye, ulum-u ilahiye, ulum-u imaniye, ulum-u diniye gibi terimlerin Risale’de işlenmesinin sebebini sorguluyor. ‘Bilimin imanileştirilmesi’ değil, ‘bilimin yeniden imanileştirilmesi’ üzerinde durularak marifetullah ve muhabbetullah kitabı olan Risale’ye gönderme yapılıyor.

Üçüncü bölüm ‘Müsbet milliyetçilik var mı’ diye soruyor. Risale’ye bir dinleyici olarak değil bir okuyucu olarak yönelenlere göre ‘milliyetçilik iman zaafının bir tezahürü’ olarak kabul edilse de zaman zaman gerek Nur Talebele’rinde gerekse diğer İslami oluşumlarda milliyetçilik muhafazakarlık ve mukaddesatçılık adları altında görülebilmektedir. Oysa Nursi müsbet milliyetten bahsetmekle birlikte ‘milliyetçilikten hiçbir yerde müsbet bir şekilde bahsetmemektedir.’

Dördüncü bölümün konu başlığı ‘Devletçilik:Bir zihniyetin anatomisi’. Burada Peygamberimizden (sav) günümüze kadar geçen süreçte saltanat, hilafet, devlet ve hükümet kavramları çerçevesinde milliyetçiliğin bir uzantısı olan devletçilik üzerinde duruluyor. Hz. Ali (ra) ile Hz. Muaviye (ra), Abdülhamit ile Mustafa Kemal arasındaki ilişki dikkatlere sunularak Nursi’nin hangi safta yer aldığı tespit ediliyor. Buradan hareketle din ve devlete ilişkin tavır belirleniyor. Seküler devletçi, seküler devletçi değil, dindar devletçi, dindar devletçi değil şeklinde ayrıma gidiliyor. Bu cümleden olarak ene, tabiat, devletçilik ve şeytan üçgeni argümanları tahlil ediliyor.

Beşinci bölümde ‘Said Nursi’nin siyaset düşüncesi’ konu ediliyor. Nursi'nin hayatındaki siyaset izleri kronolojik olarak küçük değinilerle başlıyor. Ardından siyaset kavramına getirilen ‘ontolojik açılımlar’ eklemleniyor. Peşi sıra Nursi’nin hayatındaki siyasetle ilgili 3 dönemdeki değişkenler ve sabitelere vurgu yapılıyor. Bu üç dönem: 1-Siyasetle doğrudan ilgili olduğu dönem. 2- Siyasetle ilgisini tamamen kopardığı dönem. 3- Siyasetle dolaylı biçimde ilgili olduğu dönem. Ayrıca İslam ile demokrasi, hürriyet, devlet-birey tercihi, adalet gibi terimlere kısaca değiniliyor. Sonuç bölümünde Nursi’nin çoğulcu ve özgürlükçü bir toplumsal–siyasal tasavvura sahip olduğunun altı tekrar çiziliyor.

Altıncı Bölüm:Siyaset nedir, ne değildir. Bu bölüm bir önceki bölümü tamamlar nitelikte.

Yedinci bölüm ‘Gecikmiş bir cihad çağrısı’ yapıyor. Burada vatan, millet, hicret terimleri tekrar bir okumadan geçiriliyor. Cihadın savaş olmadığı, ayrıca adaletsiz cihadın olamayacağına işaret ediliyor: Cihada evet, savaşa hayır.

Karabaşoğlu bu kitabıyla Nursi düşüncesine ve Risale öğretisine ne kadar çok iyi hakim olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bugüne kadar daha çok üzerinde düşünülecek şeyler yazan yine de tartışılmaktan kurtulamayan Karabaşoğlu bu kitabında ise üzerinde konuşulacak şeyler otaya koyuyor. Durum onu gösteriyor ki zaman artık eteklerimizdekini dökme zamanı...Zira Karabaşoğlu ilk kez bu kadar açık konuşuyor.

  04.09.2005

© 2021 karakalem.net, Mustafa Oral



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut