Hz. Peygamber’in letafeti ve evlilikleri

Zeyneb Hafsa

Bir önceki yazıda geçen evlilik mevzusu bağlamında bize en güzel örnek kuşkusuz Hz. Muhammed’dir (s.a.v.). Maalesef ki onun evlilikleri bugün hem oryantalistler hem de İslam dinine tepki ortaya koyanların -özellikle de ateizme yönelen gençlerin- temel dayanaklarından biri haline getirilmiştir.


BU MEVZU İSLAMİYET’E dair tartışılan pek çok mevzu gibi modern dönemlerde gündeme getirilen bir mevzudur. Zira modern dönemlerin dönüşümleriyle meseleye bakılmaktadır. Oysa Hz. Peygamber’in (s.a.v.) evliliklerini anlayabilmek için pek çok yardımcı unsur mevcuttur: siyaset, ekonomi, kültür, sosyoloji vd. Fakat ben bu yazıda bunların detaylarına girmek yerine pek de bahsi geçmeyen ancak onun evliliklerine dair pozitif bir bakış açısı sunabilecek farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) kişisel letafetinin örnek bir yansıması olarak evlilikleri…

Peygamberimizin (s.a.v.) farklı dönemlerde evlendiği eşleri yani ümmetin anneleri olarak geçen isimler toplamda 12’dir. Bunlar arasında onun letafetine dair örnek sunmak istediğim özellikle Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe’yle olan evlilikleridir.

Ümmü Seleme’yle olan evlilik sürecinde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) letafetinin özellikle yansıdığını düşündüğüm durum şu ki Peygamberimiz (s.a.v.) eşinin ölümünden dolayı çok üzülen Ümmü Seleme’yi önce teselli edici şu duaya yönlendirmiştir: “Allah’tan, vefat eden eşinden daha hayırlı bir eş dileyesin.” Aslında basit gibi duran bu yönlendirme bazen gözden kaçabilmektedir zira insanoğlu bir şeyden genel bir memnuniyet duyduysa sanki daha iyisi olamazmış gibi düşünmekte ya da hissetmektedir. Oysa Allah’ın sonsuz iyilik ve merhamet sıfatı tam da burada gün yüzüne çıkar zira O’nun daha iyiyi vermesi hususunda bir sınır yoktur! Sonra da Peygamberimiz (s.a.v.) Ümmü Seleme’ye evlilik teklif etmiştir. Her ne kadar buna gönlü olsa da duruma dair bazı çekinceleri olan Ümmü Seleme’yi şöyle teselli etmesi, Efendimiz’in (s.a.v.) letafetinden bir başka örnektir diye düşünüyorum: “Hz. Peygamber ona kendisinin daha yaşlı olduğunu, kıskançlığını gidermesi için Allah’a dua edeceğini, çocuklarına da sahip çıkacağını söyle(di).”

Bu, ilk bakışta kolay söylenebilecek bir söz gibi gelebilir. Fakat özellikle kadın fıtratı açısından o kadar değerli bir sözdür ki! Çünkü, öncelikle, ahlaken çok güzel bir insan tarafından söylenmektedir. Nitekim, böyle bir insanın evlenmek için tercihine mazhar olmak sevinç verici bir şeydir. İkinci olaraksa, bu tercihin zamanı çok önemlidir. Ümmü Seleme’nin çeşitli sebeplerle evliliği artık çok düşünmediği bir vakitte gelmesi, tercih edilmesinin sevincini katmerleyen bir şey olmuş olsa gerektir. Son olarak, bu aktarılan diyaloglar, kadın fıtratı hakkında ve Peygamberimiz’in (s.a.v.) bu fıtratı çok iyi anlayıp ona dair yaklaşımı için de çok güzel bir örnekliktir diye düşünüyorum zira kadınlar her ne kadar bir şeyi isteseler ve buna karşılık olarak kafalarına takılan noktalar onları caydıramayacak derecede bile olsa bunları dile getirirler ki kendilerine dair karşı taraftan hiç bir pürüzün olmadığını açıkça bilsinler ve her şeyiyle tercih edildiklerini açıkça duyup bundan hoşnut olsunlar.

Habeşistan’da bir başına kalan Ümmü Habibe annemiz

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) eşleriyle ilgili letafetine dair bir başka örnek de onun Ümmü Habibe ile olan evliliğinden. Burada hem benzer hem farklı bir durum var: Ümmü Habibe tıpkı Ümmü Seleme gibi eşiyle birlikte müslüman olup Habeşistan’a göç etmiştir. Fakat Ümmü Seleme’den farklı olarak Ümmü Habibe’nin eşi orada irtidad etmiş yani dinden dönmüş ve Hıristiyanlığa geçmiştir. Ümmü Habibe’yi de bu konuda zorlamıştır. Eşinin dinden çıkmasıyla nikahları düşen ve yabancı bir memlekette tek başına kalan Ümmü Habibe’ye destek ise gecikmemiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), Habeşistan’a giden elçi gurubuyla ona evlenme teklif etmiştir. Burada da, sebebi farklı olsa bile, eşiyle ilişkisi üzerinden oldukça hazin bir duruma düşen bir kadın figürü vardır. Ve burada da kadının üzüntüsünü fark edip bu zorlu durumda onu kanatları altına almak için tam gerektiği zamanda harekete geçen kişi, Peygamberimiz (s.a.v.) olmuştur.

Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe’nin bir başka ortak noktası, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) eşleri olduktan sonra ikisinin de kendilerinin ardından asırlarca sürecek ilim hanesine -özellikle hadis literatürü açısından- önemli katkılarda bulunuşlarıdır. Dolayısıyla Peygamberimiz’in (s.a.v.) bu iki kadını himayesine alıp daha da parlatması söz konusu olmuştur desek herhalde yanlış olmaz.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Hz. Hatice ile olan tek eşli evliliğinin ardından -ki letafet örneklerine kesinlikle bu da eklenebilir zira burada da kendisinden yaşça büyük, dul kalmış ve çocuklu bir kadınla evliliği söz konusudur- aynı anda bir kaç kadınla evli olduğu döneme dair özellikle modern Batı dünyasından ve onun etkilediği iç cenahtan çeşitli eleştiriler hatta saldırılar olagelmektedir. Oysa olaya önyargıları bırakıp biraz olsun kadın fıtratını önceleyen bir bakış açısıyla bakılacak olsa onun kadınlar ile ilişkilerindeki letafeti ortaya çıkacaktır. Söz konusu letafet, karşısındaki kadının halinden anlayan, sıkıntısını uzaktan dahi fark eden, onu teselli edip ümmetin annesi konumuna yükselten, ardından da ilimde öne geçiren bir letafettir. Bu, bugün insanların ve bilhassa kadınların seyretmekten zevk aldığı romantik dizilerin “duyarlı” başrol erkek oyuncularına yazılan yapay rollerden çok daha gerçekçi, çok daha incelikli bir letafet örneğidir.

  01.09.2023

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut