Hicr Suresi’nden insan psikolojisine dair bazı dersler

Zeyneb Hafsa

Yazıya başlamadan, şöyle bir not düşmekte yarar görüyorum: Kur’an bir ekonomi, siyaset ya da psikoloji metni değildir. Fakat en genelde insan hayatına dair olduğu için insan hayatının temel unsurları olan bu gibi hususlara dair köşe taşı bilgiler içermesi de yadırganmamalıdır.


BU ŞERHTEN sonra konumuza gelelim. Hicr Suresi’nin 51-56. ayetleri arasında sırasıyla şunlardan bahsedilmektedir:

  • Onlara İbrahim’in (a.s.) misafirlerini hatırlat.

  • Onun yanına girip selam vermişler, o da, “Doğrusu biz sizden korkuyoruz” demişti.

  • “Korkma (le tevcel)” dediler. “Biz sana alîm bir çocuk müjdeliyoruz.”

  • İbrahim (a.s.) “Üzerime yaşlılık çökmüş olmasına rağmen bana böyle bir müjde getiriyorsunuz öyle mi? Peki (çocuğum olamayacağına göre) bana neyi müjdelemiş oluyorsunuz?” dedi.

  • “Sana gerçeği (hak) müjdeledik. Sakın ümitsizliğe (gânitin) kapılanlardan olma!” dediler.

  • “Haktan sapmış olanlardan (dâllûn) başka kim rabbimin rahmetinden ümit keser!” dedi.

Görüleceği üzere ayetler Hz. İbrahim kıssasına dairdir. Tefsirlere göre Peygamberimiz’den (s.a.v.) çevresindekilere Hz. İbrahim’e dair şu kıssayı anlatması istenmektedir: Hz. İbrahim’e, görevleri Hz. İbrahim’i bir çocukla müjdelemek olan “misafirler” gönderilmişti. O ise buna çok şaşırmıştı -bu şaşkınlığın olası sebeplerine aşağıda değinilecektir. Neticede ise bu haberin hak olduğu belirtilmiş ve Allah’tan ümit kesmemesi gerektiği hatırlatılmıştır.

Bu ayetler doğrudan okunduğunda dahi insana ilk hissettirdiği şey muazzam bir umuttur. Zira insanoğlunun “olmaz” dediği şeyler karşısında Allah’ın sınırsızlığı hatırlatılıp her şeye kadir olduğu belirtilmektedir. Elbette herkes bu umut verici şeyleri kendi istidadı ve Allah’ın lütfu derecesinde yaşamakla birlikte dünyada hiç bir insan olmasın ki yaşadığı müddet zarfınca “vay be! Şu da olmaz dedim ama ne güzel oldu” dediği bir tek olay yaşamamış olsun. İşte bu bile bu ayetin doğruluğuna işaret ediyor olsa gerektir.

Umudun kaynağı

Daha detayında ayete dair Razi tefsirinde bazı derinlikli açıklamalar ve genele teşmil edilebilecek çıkarımlar mevcuttur. Razi, Hz. İbrahim’in buradaki tepkisine dair psikolojik birkaç yorumu aktarmaktadır. Öncelikle Razi’ye göre, “insan herhangi bir şeye aşırı istek duyup, zann-ı gâlib ile muradının, o vakitte tahakkuk etmediğine vâkıf olup, daha sonra da ona, istediği o şeyin o vakitte meydana gelmiş olduğu müjdesi verilince, onun sevinci ve sürûru çok fazla olur ve bu fazla sevinç, onu adeta dehşete düşürmüş, anlama ve zekâ kuvvetini izâle etmiş olur. Böylece de o kimse, o vakitte, bu aşırı sevinçten dolayı birtakım tutarsız şeyler söylemeye başlar. Veyahut da, o müjdeden hoşlanan kimse, çoğu kez o müjdeyi defalarca duymak için, o isteği tekrarlattırır ve o müjdeyi dinlemekten lezzet duymak ve güven ve itminanı da iyice attırmak için bu soruyu çokça tekrarlar.” Demek ki Hz. İbrahim özelinde insanlara böyle beklemediği şeyler müjdelenince bu gibi tepkiler vermesi normaldir. Bunun olası sebepleri ise Razi’nin burada saydıkları olabilir.

İkinci olarak, o konuklar müjdelerinin Hak olduğunu ve Hz. İbrahim’in umut kesenlerden olmaması gerektiğini dile getirdiler. Çünkü dalalete düşenlerden başka, Allah’ın rahmetinden kim ümit keser ki? Razi, bunun doğruluğunu göstermek için Allah’tan ancak şu şartlar altında umut kesileceğini belirtmektedir:

  1. Allah Teâlâ’nın, o şeye kadir olacağını bilememe.

  2. Allah’ın, kulunun ihtiyaç duyduğu şeyleri bildiğini bilememe.

  3. Allah Teâlâ’nın, cimrilikten, muhtaç olmaktan ve cehaletten münezzeh ve berî olduğunu bilememe.

    Demek ki insanoğlu bir şeye dair ümitsizlik duyduğunda bu üç temel noktayı -ya birini ya ikisini ya da hepsini- idrak etmekte zorlanıyor demektir. Ve yapılması gereken de bunlara dair bakışın yerli yerine konmasıdır. Fakat elbette bu, şu anlama gelmemektedir: bu doğru bakışa sahip olduğu için umut ettiği her şey kendisine verilmelidir. Bilakis, hayatta ne ile ilgili olursa olsun “şu olmaz” dememeli, Allah’ın yukarıda sayılan üç şeyden kesinlikle berî olmadığı hatırlanıp Allah’a dair doğru bir bakış korunmalıdır. Bundan sonrası Allah’a kalmıştır. O sebeple Razi’nin saydıklarına belki şu ilave edilebilir:

  4. Allah’ın vermesi de vermemesi de hikmetlidir.

Umutlu yıllar

Bu yazı yazılırken yeni bir miladi yıla girdik, 2023. Bu yazıyla bağlıntılı olarak şu duayla bitirelim o zaman: Umudun Allah’a dayandığı güzel bir sene olsun inşallah bu 2023.

  03.01.2023

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut