ÜÇBUÇUK YIL ARADAN SONRA, Kur’ân Okumaları dizimizin üçüncü kitabıyla yeniden karşınızdayız.
Kur’ân Okumaları—üçüncü kitap, birinci kitabın doğduğu şartların aksine, ikincisine benzer şartlarda doğdu.
Birinci kitap, doğrudan doğruya bu kitabın yazılarına adanmış ayların ardından günyüzüne çıkmıştı. İkinci ve üçüncü kitaplar ise, beş yıla yakın bir zaman aralığında farklı zamanlarda, farklı vesilelerle, farklı hâlet-i ruhiyeler içinde yazılmış yazıların biraraya gelmesiyle doğmuş bulunuyor.
Bu durumun bir kitap için özellikle dil ve üslup birliği açısından bazı olumsuzluklar içerdiğinin farkındayım. Dolayısıyla, en başta, bu durumu dürüstlükle ifade etmem gerekiyor.
Gönül isterdi ki, üçüncü kitabı, tıpkı birinci kitap için sözkonusu olduğu gibi, başlıbaşına bu kitaba ayırabileceğimiz ‘aylar’ bularak hazırlamış olalım. Ancak, müthiş bir yoğunlukla geçen son üç yılda, bu mümkün olamadı. Öte yandan, “Kur’ân Okumaları” havuzunda biriken yazıların orada burada unutulup gitmesine de vicdanımız razı olamadı. Kur’ân Okumaları—üçüncü kitap’ın sayfaları arasında ilerlerken, buna razı olamamakla vicdanımızın isabet ettiğini düşüneceğinizi umuyorum.
Yine de, Rabb-ı Rahîm’den dileğim odur ki, “dördüncü kitap” için akıl ve kalb havuzuna birikmiş olup bir kitap hacmini şimdiden aşmış bulunan hakikat nüvelerini sırf bu kitaba adanmış bir zaman diliminde hazırlayalım.
Sizi bu kitabın yazılarıyla başbaşa bırakmadan, son bir hususa daha değinmek isterim. Her kitabın bir yazarı olmakla beraber birden çok kahramanı vardır. Bu gerçek, bu kitap için de geçerlidir. Bu bakımdan, kitabın gün yüzüne çıkmasında emeği geçenler listesinde yer alan herkese teşekkür borçluyum. Benim Kur’ân’la tamamen özgür bir iklimde tanışmamı sağlayan annem ile babamdan başlayarak beni Kur’ân’la düşünmeye yönelten Risale müellifine, Kur’ân öğretmenim Salih Demir’e, Kur’ân hakikatlerini beraberce müzakere ettiğimiz sevgili arkadaşlarıma, Kur’ân’la ilgili eserleriyle bize yol haritası sunan büyük insanlara, okuma ve yazma eksenli bir hayat biçimini seçmemde yardımını her zaman minnetle andığım eşime, bu yazıların kitaplaşması yönündeki taleplerini defaatle dile getiren gönül dostlarına teşekkür ediyorum.
Sevgili ağabeyim Bahaeddin Sağlam ile sevgili kardeşim Salih Özaytürk’e ise, kitapta yer alan bazı açılım ve incelikleri kendilerine borçlu olduğum için ayrıca teşekkür etmem gerekiyor. Beni ilerleyen sayfalarda göreceğiniz İsrâ nüktesiyle tanıştıran Bahaeddin Sağlam’a, yayına hazırlık aşamasında kitabı okuyup yararlandığım açıklama ve uyarılarda bulunduğu için de teşekkür ediyorum.
Sözün kısası, kitapta yer alan güzellikler Kur’ân’ın malı olup pek çok insanın yardımıyla benim dünyama gelmiş bulunuyor. Bununla birlikte, kitapta yer alması muhtemel kusurlur bana aittir.
O yüzden, son tahlilde, meleklerin Rabbimize söylediği şu sözü benim de tekrarlamam gerekmektedir:
“(Rabbimiz!) Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Alîm Sensin, Hakîm Sen…”
METİN KARABAŞOĞLU
İstanbul, 1 Mayıs 2003