Bir Umre Seyyahının Not Defterinden
İnce şifre

EŞYALARINI OTEL odasına yerleştirdi, kapıyı çekti, kapı kapandı. Tekrar içeri girmeye çalıştığında kapı açılmadı. Güya cipli, şifreli bir kapı idi.

Cipli kapıyı açmak için ustaların biri geldi biri gitti... Kapı açılmamaya kararlı idi. Akşama kadar sürdü bu süreç. Hatta kapının şifresi ile ilgili olarak firmadan mühendis bile geldi.

Gecenin geç vaktinde, umutların kesildiği umulmadık zamanda şifre çözüldü, kapı açıldı.

Sonrasında tavaf ve ibadetlerini daha farklı bir düşünce ve şuur ile yapmaya başladı.

Kalp ile Kâbe’nin karşı karşıya gelmesi ve şifrelerin çözülüp kapıların açılması O’nun ilmi, kudreti, iradesiyle olur. Kapının önünde sabır ve sebatla beklemeyi bilmeli umre seyyahı. Umre ubudiyeti, dua tavafı başka nasıl idrak edilir ve içselleştirilir?

Hırs ile sabırsızlıkla, hele sebeplere öfke ile tepki vermekle açılmaz kapı. Çok ibadet etmek, çok tavaf etmekle de açılmaz feyz ve bereket kapıları. O isterse ve hikmeti iktiza ettiğinde açar kalp kapılarını. İbadette ayrı bir zevk, tavafta ayrı feyz, duada ayrı bir lezzet duyulur sonrasında. Kul zanneder ki benden, hayır değil. O, istediğinden, O irade ettiğinden, O “ol” dediğinden olur bütün bunlar.

Baştan anlayamadığı ince şifre dersi sonrasında düşünce dünyasını kuşattı, kapıyı açtı. Bu öyle otel odası kapısı gibi basit değil, çok büyük ve girift. Her açılışında yeni kapılar, yeni şifreler çıkıyor seyyahın karşısına. Kalp yolcusu, her açılış için sabır ve sebatla beklemekten başka yapacağı bir şey yok. Sadece niyet ve gayret; kabul görülürse kapı sahibi tarafından açılır, görülmezse açılmaz. Hem de ummadığı zamanda olur bu; nefis hisse çıkarmasın, şeytan vesvese vermesin diye.

Her hadisenin etrafında böyle ubudiyet tavafı yapılırsa umulmadık anda hikmet kapılar, rahmet pencereler açılır, hakikat dersler alınır. Tavaf etmeyip niyetsiz düz yürüyenlere hissesizlikten başka bir şey düşmez hisselerine. Sebeplerden sonuç beklenir, netice, aracıdan istenir olur. Netice; hiçliğin boş kuyusundan boşu boşuna dönmekten başka bir şey değildir.

Ay, güneşin etrafında tavaf ettiğinden Ay’dır. Kendinde Nur yok, kendinde feyz yok, kendinde hikmet yok. Hadiselerin sebeplere bakan karanlık tarafında kaldığında, kendisi karanlıkta kalır, ışık vermez olur.

Ay, güneş ve dünya arasında denge şifresini kurduğu müddetçe varlığını sürdürür. Mekke’de otel odasının kapısı başta açılmayıp sonra açılması gibi her nesne, her hadise bir şifre açıcısıdır. Kul açmaz o şifreleri, sabır tavafından sonra ona açılır.

Seyyah, ilk bakışta anlayamadı ince şifreyi. Fark ettiği, fark ettirildiği kadarıyla dersini aldı. Belki sebepleri hiç sorgulamadan bekleseydi daha büyük dersler devşirebilirdi. Buna şükür deyip yürüdü.

  05.04.2011

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut