Sevgilinin müjdesi

Mona İslam

MÜJDE, YİNE bahar gelmiş. Bayırlarda, tırmanmaya güç yetiremeyeceğimiz tepelerde, sarp kayalık dediğimiz yerlerde, her yerde sarı ve beyaz papatyalar var. Gel de ağzın kulaklarına varacak kadar gülümseme. Gel de güzel gamzelerini kimselere gösterme. Gel de kaşlarını çat, ne mümkün. Bugün yeryüzü bir taze gelin gibi süslü, kokularına bürünmüş, kendisini sevgilinin nazarına arzediyor. Ve sevgili tüm ihtişamıyla, tüm inceliğiyle, tüm letafetiyle tüm hüsn-ü cemaliyle bize, biz insancıklara göz kırpıyor. Bize süslü nikah şekerleri, cicili bicili düğün davetiyeleri, parfüm kokulu gelin bohçaları, nakışlı dantelli süslü çeyizleriyle bir dügünün tüm zerafetini yaşatıyor.

Bugün papatyaların tahta çıkış günü. İnecekmiş bir gün, insin; ölecekmiş, ölsün, ne farkeder? Geçen kış da inmedi mi, soğuk bastırınca boynunu bükmedi mi, rüzgârla savrulup ölmedi mi? Ama geri döndü. Tüm neşesiyle, tüm cilvesiyle, tüm masumiyetiyle, tüm özlemiyle, tüm sadakatiyle geri döndü. Papatyalar gözlerimize, gönüllerimize, parmak uçlarımıza dokunmak için geldiler, eteklerine polenlerini takıp her tarafa bizi tatlı tatlı hapşırtacak tozlarını saçarak evimizi papatya ülkesine döndürdüler. Öldüler mi peki? Ölmediler. Bir defterin yapraklarına gizlenen aşk çiçeği gibi, hafızalarımızda, kalplerimizde, aslımız olan toprağımızda gizlendiler.

Şimdi geri geldiler. Çünkü ölüm sevgiye selam durur. Sevgi dünyanın her yerinde uzak yakın demeden herkesi; alem-i berzahı, alem-i ervahı, alem-i melekutu birbirine bağlar. Seven sevdiğiyle beraberdir. Daima. Bir çiçek, bir anı, bir kelime, bir tebessüm, bir dua sevenleri buluşturur. Kimisi yıldızdan bakar, kimisi arzdan; kimisi yerin üstünden, kimi altından; kimi Arş-ı Âzamdan, kimi cennetten birbirine bakar. Arzlılar semalılara çiçeklerle, semalılar arzlılara yıldızlarla göz kırparlar.

Göz gaib olur, kalp gaib olmaz. Kaybolmaz. Sevgi ölmez. Sevgi kainatın hamurunda ebeden vardır. Bize noksansız kesintisiz akseder. En Sevgiliden bize, bizden En Sevgiliye; tüm kainattan bize, bizden tüm kainata, en çok da insanlara.

Baharda her şeyle beraber sevgi de uyanır kalplerimizde, kendimizi bir başka severiz, arkadaşlarımızı. Çocuğumuza bir başka gülümseriz; onunla top oynamak, kırlarda koşmak hiç usanç vermez, yaşımızı unuturuz, biz de ömrümüzün baharına her baharla yeniden döner, yeniden çocuk oluruz. Bahar aşık olmak zamanıdır üstelik. Hiç usanmadan bıkmadan yeniden dünyamıza giren papatyalar gibi beyaz ve narin aşk, çiçek açar yüreklerimizde. Hiç olmadıysak muhakkak, önceden olduysak bir kez daha aşık oluruz her baharda. Aşkımızı tazeler, sevgilimizi süsler, yeniden paketler, yepyeni bir sunumla bırakıverir kapımıza bahar.

Ve her yeşeren sevgide, baharın ve çatlayan tohumların Rabbi olan En Sevgili bizi yeniden yaratır. Yeni bir yılda yeni bir bedende, yeni bir ruhla, yeni bir şevkle, yeni bir azimle sarılırız hayata. Mikail aleyhisselam bize selam verir. Biz ona aleyküm selam deriz. Tecdid-i iman eder, moralimizi düzeltiriz.

Gözümüzle görür de biliriz ki papatyaları yamaçlarda bitiren, sarp kayalık demeden, her yere iliştiren, cömertçe kesretle iade eden Zat, O Vedûd bizi unutmadı, bize hiç küsmedi. O Kadîr güç yetirilemez yamaçları papatyalarla boyun eğdirdi kudretine, Dağları ordular fethedemezken, onun Fettahiyeti ile papatyalar fethettiler dağları. Güzellikle, sevgiyle, letafetle, sadakatle, ümitle. Ve o bize sevgisini bugün papatya ile sundu. Hikmetiyle bağladı kayaları papatyalara; rahmetiyle baktı yamaçlara. Bugün ümidin filizlendiği gündür, bugün kolların yeni işlere sıvandıgı gündür, bugün üzerimizden alınan kalın elbiseler gibi aıır yüklerin giderildiği, taze bir güçle halifeliğimize iade edildiğimiz gündür. Bugün bahar geldi…

Allah kalpleri taşlara benzetir; bazısı içinden su fışkırtan, bazısı vurunca su veren, bazısı da su veremese de haşyetle tepelerden kopup düşen taşlara... Bugün o taşların üzerinde papatyalar gördüm ya. Gözümle gördüm ki, ‘ve huve alâ kulli şey’in kadîr.’ O’nun herşeye gücü yeter. O, çorak kalplerde de papatya bitirebilir. İnsanın kayalık yamaçlarını da yeşertebilir.

Bugün gülümsemek farzdır, bugün neşelenmek vaciptir, bugün sevmek terkedilemez bir sünnettir, bugün gamzeleri göstermek caizdir. Hatta bugün dans bile edilebilir, bu da mübahtır... Papatyalar tahta çıktı, kutlama zamanıdır. Bugün sevdiğin herkese papatya verme zamanıdır. Bugün cömertçe dağıtmak zamanıdır en sevilen şeyleri, en değerlileri. En çok da kalbimizi. Bugün kalbimizi, nefsimizi, tüm varlığımızı En Sevgiliye iade günüdür. Bugün padişaha bir demet papatya sunma günüdür. Bugün sönük yüzümüze değil, onun güneş gibi göz kamaştıran çehresine bakma ve bir güneş gibi sevgiyi dağıtma günüdür. Bugün el-Vedûd’dan dersimizi alma günüdür.

Bahar geldi... Daha ne olsun?

  31.03.2008

© 2021 karakalem.net, Mona İslam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut