Feminist değilim, müslümanım!

Nuriye Çakmak

BİRŞEYE AİT özel bir gün varsa, ihmal ediliyor ve bu ihmal toplumca kabul gördüğünden düşünceli birileri tarafından, sahip çıkılsın istenilerek ona bir hatırlama günü veriliyor demektir.

Bu günleri kim neye göre tespit eder, kimlerdir bu toplum yönlendiriciler; bir fikrim yok. Ama itirazım var. “Bir gün değil, her gün” şeklinde değil itirazım. Ama bu sözün anlamına hatta bu anlamın kaynağına yönelik.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bir kadın olarak e-mail kutuma Türk Dil Kurumundan bir e-mail geldi.

“Dağarcığınıza her gün iki söz” adlı e-posta hizmeti gereği 8 Mart’ta gelen ve günün anlam ve önemini bildiren iki kelimeden kilit kelime şuydu: Türkçe Sözlük'ten feminizm isim, toplum bilimi Fransızca féminisme, Toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkeğinkiler düzeyine çıkarma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı, kadın hareketi.

Kendi kendini çürütmek deyimi ve neresinden tutulsa elde kalıyor düşüncesi, bu cümle için ne kadar da geçerli.

“Toplumda kadın haklarını çoğaltma” gibi tüm toplumu ilgilendiren bir hareketin kadın hareketi olması enteresan.

Toplum sadece kadınlardan oluşmadığına ve varlığı inkâr edilemez bir erkekler topluluğu olduğuna göre, kalıcı bir çözüm, hatta kalıcı olmasa da en azından bir çözüm bu şartlarda gelebilir mi?

Hayır.

Erkeklerin asla yanaşamadığı bir kurum, kadınlara hak sunamaz.

Çünkü hak sadece kadınların elinde veya sadece onlardan alınıyor değil.

Hem erkeklerden bu kadar uzak bir hareket olması etki alanını kısıtladığı kadar, erkek bağımlı kadınlara da hitap edemiyor.

Ancak bunlar güncel sorunlar.

Bu hareketin temelinden çok daha büyük bir hata var. Kritik bir hata. Toplumda kadın haklarını çoğaltmayı anlayabiliyorum, bu yönde kemikleşmiş hatalar fazlasıyla mevcut.

Ama şunu anlamıyorum: Erkeğinkiler düzeyine çıkarma? Yani erkeklerin üstünlüğü kabul edilmiş ve kadınları o düzeye eriştirmek gibi kutlu bir vazife için birileri kendini feda etmiş. Ontolojik sebeplerden dolayı erkeklerin kaldırabileceği yüklerin altına ben girince, özgür ve eşit bir kadın mı oluyorum?

Ben özgür ve eşit kadın oluyorum, onlar özgür ve eşit erkek.

Farkında mısınız bu iki cümle aynı değil!

Kadınların bunu istediğini hiç sanmıyorum.

Kadınların anlaşılmaya ihtiyacı var, yeterince sömürüldüler.

Onları kurtarmak isteyenler de diğer yönlerden sömürüyor. Artık tüketim uyarıcıları bu yeni kadın tiplemeleriyle dolu. Onları başkalaştırıyor ve kazanamayacakları bir savaşa sürüyorlar kadınları. Yaratılışla, fıtratla savaşmaya itiyorlar ve kaybediyorlar.

Aynı cinsten olmayanların birlikte tartıldığı bir terazide adalet olur mu? Erkek ve kadın DNA’sından başlayan bu farklı iki yaratılış, aynı kefeye koyulur mu? Koyulursa asıl zulüm bu tartma işleminin kendisi değil midir?

Bu zulme ortak olmak istemeyen, böyle bir açıdan erkeğin üstün olduğunu düşünmeyen ve yeni haklar talep etmeyenler için bir fikriniz var mı?

Evet, ben yeni bir hak istemiyorum.

Hani büyük kalkınma planına, dünyanın en büyük ekonomisine sahip, çok karizmatik devletlerde seçme hakkını, söz hakkını yeni almış kadınlar gibi, kanun değişimine hiç mi hiç ihtiyaç duymuyorum.

Tek istediğim o ki, beni farklı Yaratanın bana doğuştan verdiği haklarım, özelliklerim, üstünlüklerim, dikkat etmem gereken eksikliklerim, erkeklerle birlikte tamamlanan veya onlarla ortak yaşamak durumunda olduğum yönlerim ve bunları değişmez bir kanunla aydınlattığı hükümler uygunlanabilsin, ortamlar bu hale gelsin. Yeni bir hak değil, unutulan haklarımı, bilmediklerimi, bilip de adı İslâm’la karışmış âdetler ve görenekler yüzünden yaşamadıklarımı istiyorum.

Gelecek yıllara bağlamıyorum ümidimi. Çıkar ilişkilerinden kurtulamayan kişilere bana hak kazansınlar diye umut beslemiyorum. Hiç eziklik hissetmediğim için, kendimi kalıplara sıkıp yormuyorum. savaşmıyorum.

Çünkü ben, ilk müntesibi bir kadın olan bir dinden geliyorum.

Bir dini getiren peygamber var, bir de Hatice, koskoca dünya üstünde. İlk Müslüman bir kadın çünkü, annelerin en güzeli o. Asırlardır anılan, o. ona ait anılarla, övgülerle dolu asırlık din kitapları, hadis külliyatları.

İlk şehidlerinden birinin kadın olduğun bir dinden geliyorum. İsmi Sümeyye’dir. Hâlâ binlerce kız taşır, göğsünü gererek bu adı.

Efendimiz en kritik anlarda eşlerine danışmıştır, o asırda kadınlar şeytandan ayrılamazken şimdi bize ders veren ülkelerde. Ümmü seleme, en kritik dönemeçlerden birinde, çok önemli bir karara vesilelik etmiştir meselâ. Ve Efendimiz uygulamıştır.

Erkek ve kadını yan yana anmıştır Rabbimiz Kur’ân’da kaç yerde.

Efendimiz, “Kadınların da sizin üstünüzde hakları vardır” demiştir, asırlar önce onbinlerce insan önünde vasiyet etmiştir ondort asırdaki tüm mü’minlere.

Onun kutlu soyu, yani âl-i Beyti bir kadından devam etmektedir, Hz. Fâtıma’dan. Sefere giderken son uğradığı yerdir Fâtıma, dönüşte ise ilk durağı. Öpüp kokladığıdır.

Hz. Ebubekir ve Ömer’in danıştığı bir âlimdir Hz. Âişe. Efendimizin kendisiyle koşma yarışı yaptığı, hutbede kendisini dinleyen yüzlerce erkek sahabi önünde, en çok kimi seviyorsun sorusuna ismiyle cevap verilendir.

“Allah o kadını işitti” denilen ve onun yaşadığı bir olaya binaen Kur’ân’da bir âyetle mü’minler hakkında hüküm gelendir bir başka Asr-ı Saadet kadını.

Seçme hakkı demişken, biatlarda bir temsilcisi olan İslâm kadınları ve ilk kurulan Medine’nin yönetiminin kadın meclis üyesini de unutmamak gerekir.

Örnekler tükenecek gibi değil.

Ama şunu anlamak için bu kadarı yeterli, benim kurtuluşum zamanda değildir, çünkü altın çağ geçmiştedir. Ulaşmam gereken hedefim işte tam bu devirdir. Kadının en mutlu olduğu devir, Asr-ı Saadet’tir. çünkü kadın toplumun bir parçasıdır, toplum ise cennet hayatını sadece o devirde yaşamıştır.

Kadının en mutlu olduğu devir, Asr-ı Saadet’tir. Çünkü kadına değerini veren Allah’tır, O’nun emirlerinin en çok dinlendiği ve cahiliye anlayış ve âdetlerinin Efendimizin ayağının altında olduğu devir o devirdir.

Kadının en mutlu olduğu devir, , Asr-ı Saadet’tir ve , Asr-ı Saadet imanda gizlidir. Kadının hakkı, özgürlüğü ve gerçek değeri de.

Çünkü bizi yaratılışla, fıtratla savaştırmaz İslâm. Nazik ruhumuza yüklemez bu yükü. Dünyamızı cennet bahçelerinden bir bahçe eder ve merhametini yağdırıp, cenneti ayaklarımızın altına serer.

  06.07.2007

© 2021 karakalem.net, Nuriye Çakmak



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut