Bahaneden setler

GÜNEŞ “YARIN sınavım var” deseydi, “Bugün çarenize bakın” deseydi, ne yapardık?

Kalbimiz “Beni çok yordun. Bugünlük dinlenmek istiyorum artık” deseydi?

Âlem dile gelse ve bahaneler sunsa, kabul eder miydik, bilmiyorum. Ama biliyorum ki, benim bahanem çok, benim yapılacak ‘çok’ önemli işlerim var. Hatta öyle ki, bugün sönsem de olur, yarın yine yanarım diyebiliyorum çekinmeden..

Ama birşeyler yarım kalıyor böyle olunca.

Dünyam karanlıkta kalıyor.

Güneşe nefis verilmemiş ve her gün aynı ziyayı saçmak kendisine emredilmiş. Güneş de “Emrin olur Allahım!” deyip yanmış ve güneş olmuş.

Dolunay, bir ayın ortalarına doğru ışıkla dolmuş ve sonra eksilmişse, hep emir yerini bulduğundan olmuş.

Güneş eğer keyfine bırakılsa, bir gün doğup bir gün doğmasa idi, bugün canım sıkkın, bugün yorgunum deyip sönse idi, ne olurdu?

Hepimiz feryat figan isyan mı ederdik? Güneşe “Sen yorulamazsın, yanmak zorundasın” der miydik?

İşte böyle de, kendimize göre ortaya koyduğumuz bahaneler yersiz oluyor. İşte bunun gibi, varlık nurları içinde en önemli yeri oluşturan insanoğlu, güneş kadar önemli olduğunu unutuyor.

Ve böylece, bahaneler vazifeler önünde birer set oluyor.

Bahanesiz günlere,

Güneş gibi ay gibi, istikamette olmaya dua ile…

  12.11.2005

© 2021 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut