Risale Okumaları- 2: Büyük Buluşma
önceki kitap sonraki kitap

Risale Kitaplığı

Risale Okumaları dizisinin bu ikinci kitabında Karabaşoğlu, bizi yaşadığımız hayatın tam ortasında, Risale-i Nur’un satırları arasında bir yolculuğa çıkarıyor. Ve özellikle, “bölünmüş” haldeki zihinlerimize ve hayatlarımıza dikkat çekerek, iman ile İslâm, din ile hayat, kâinat ile insan arasındaki zaten mevcut bütünlüğün bizim zihnimizde yeniden inşası için Said Nursi’nin sunduğu imkânları gözler önüne seriyor.


 Format: 200 syf.. baskı (2017)13.5 x 21 cm.

23,00   -%3016,10


Sunuş

Önsöz Yerine: iki okuma arasında

BİRİNCİ BÖLÜM:

AYRINTIDA GİZLENEN

İz sürmek

Ziya-nur ayrımında

Zalimlerin satranç oyunları

Çocuk ve Risale-i Nur

Tercih bilâ müreccih

“Üçüncü Mesele”yi atlamadan...

Mebde ve münteha

Tenkidler karşısında

‘Mahrem bir musalahanâme’

‘Kemal’in izinde

Musibetlerle gelen

‘Sünuhat’ ne demek?

İKİNCİ BÖLÜM:

‘DENGE’DE BULUŞMAK İÇİN

Büyük buluşma

Ruhsat-azimet dengesi

Dikkat gerektiren bir nokta

İki ucun ortasında

EQ

Şahsî fazilet, içtimaî kusur

Nefsin halleri

Fıkha dair bir girizgâh

Takva ile zırhlanmak

Keyfiyet

Bir yaraya merhem vurmak

Ümitlerle oynamak

Ümit çiçeği

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

SORULAR, CEVAPLAR

İmanla amel arasında

Zor bir soru için bir cevap denemesi

“Sen olmasaydın…”

Kör nokta

“Dördüncü hatve”de öğretilen

‘Millî aile’

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:

SORUNLAR, SORGULAMALAR

Risale-i Nur’un neresindeyiz?

Bir durum değerlendirmesi

Risale-i Nur’un büyük cümleleri

Kâmilin nâkıs oğlu

Abdurrahman örneğinin öğrettiği

Adam yetişir, yetiştirilmez

Bir fotoğrafla gelen

İki mektup öncesinde

İki mektup, bir sonuç

Öz evlatlara dair

Hedef ve himmet

Yarına hazır mıyız?

Bu kitabın PDF formatındaki ilk sayfalarına, buradan ulaşabilirsiniz.


SUNUŞ

Risale Okumaları—ikinci kitap, ilki gibi, ufuk açıcı ve bazı taşları yerinden oynatıcı ifadelerle dolu. İlk kitaptan beri edindiğim izlenimlerden sonra, daha önceden de emin olmakla birlikte açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, yerinden oynayan o taşlar zaten bulunmaları gereken yerde değillerdi.

Risale-i Nur gibi bir eseri okumak, elbette başlı başına bir huzur, bir sekinet ve ibadet halini yaşamaya sebeptir. Ancak onu anlamak, bizzat müellifinin “İkinci Şua” gibi kıymetini takdirden aciz olduğumuz bir bahsin başına not düşme gereği duyduğu üzere ‘teenni ile mütalaa’ gerektirmektedir. Teenni ile mütalaa, yani kalben yönelmenin yanısıra, fikren yoğunlaşma, zihnen meşgul olma, muhakeme etme…

Bugün, yıllar önce yazılmış edebî bir eserin, meselâ bir romanın üzerinde yüzlerce çalışma yapıldığını görüyoruz. Doktora tezleri hazırlanıyor, edebiyatçıların, filozofların adına üniversitelerde kürsüler kurulup dersler veriliyor. Ve söyledikleri tek bir cümle için ‘acaba ne demek istedi’ tartışmaları yapılyor. Buna karşılık, herşeyiyle mahza hakikat bir eserin gerektiği kadar ve gerektiği gibi anlaşılamaması, eksik anlaşılması, hatta ve hatta yanlış anlaşılması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Evet, Risale-i Nur’u keşfetmiş, okuyan, okutan, anlamaya çalışan ve bu hakikat deryasından bir katre bile olsa başkalarının nasiplenmesine gönül vermiş herkes açık yüreklilikle söylemeli, kabul etmeli ve bu zaafın üstünü kapatmaktan şiddetle kaçınmalıdır ki, Risale-i Nur karşısındaki duruşumuz, ne bu esere, ne de bu eserin müellifine yakışmaktadır.

Ancak şükür ki, bu alacakaranlık tablo içinde, elleri koynunda bekliyor da değiliz! Hususan son yıllarda, birçok fikir erbabı, acilen çözüm bekleyen bu problem, acilen çözülmesi gereken bu düğüm karşısında düşünce üretmekte, tarz belirlemekte, çıkış yolları aramakta, sorunu etraflıca analiz edip kaynağını ve kollarını ortaya koymakta halline uygun satıhlar oluşturmaktadır. İşte Metin de bu gayret üzere fikrini teksif etmiş arkadaşlarımızdan birisidir. ‘Çuvaldızı kendine batırmayı’ daha adilâne telakki ettiğinden, bu kitaptaki yazıların bizi sarsacak nitelikte olması, akl-ı selim ile bakıldığında, gayet münasiptir. Hakikat, kabr-i kalbden üryan çıkmıştır, kendini namahrem görenler nazar etmesinler…

SELİM GÜNDÜZALP

Adapazarı, Mart 2002


Önsöz Yerine:

İki okuma arasında

Dört yıl önce Risale Okumaları’nın birinci kitabını hazırlarken zihnimizi en ziyade meşgul eden hususlardan biri, Risale-i Nur’un kendisi ile ondan istifade biçimi arasındaki ciddi uçurumdu. Ortada, havada bin küsur kilometre hız yapmaya muktedir bir uçağı yüz kilometre hızla yer taşımacılığında kullanmak gibi, yahut kanser gibi bir illete deva sunan bir ilacı başağrısını gidermek için istimal etmek gibi bir durumun varlığı âşikârdı. Evet, Risale-i Nur’dan istifade edilmiyor değildi; ama ‘lâyıkınca’ bir istifadenin olmadığını da hissedebiliyorduk.

Risale Okumaları, böyle bir tesbitin eşliğinde, bir yandan Risale-i Nur’dan daha fazla istifade imkânı, bir yandan da onun enginlik ve derinliğine dair bir bakış sunma ihtiyacıyla ortaya çıkan yazıların bir araya geldiği bir kitaptı kısacası. Yayınlandığı tarihten bugüne kitaba gösterilen ilginin yanısıra, ilgili dönemde ortaya konulan başka kitapların varlığı, sözkonusu tesbitte yalnız olmadığımızı gösteriyor; ve bizi, “Dert bilinirse devası âsândır” ümidine sevkediyor.

Öte yandan, giderek daha fazla sayıda insan farkına varır hale gelmekle birlikte, Risale-i Nur’un anlaşılması ve yorumlanması ile ilgili ciddi sorunların hâlâ daha ortada olduğu; buna ilaveten, ‘Risale-i Nur’u temsil’ bâbında ‘ayna değil, gölge’ olan ciddi sorunların varlığı da bir vâkıadır.

Risale Okumaları-ikinci kitap, birincisi gibi, bu sorunların öncelikle farkına varılması ve peşisıra aşılması yönünde bir dizi tahlil içeriyor. Bunun yanısıra, Risale-i Nur’un anlam derinliğine dair yazılarla, onun daha iyi anlaşılması yönünde gayretleri ve dikkatleri harekete geçirmeyi hedefliyor. Her hâlükârda, kitabın, Risale-i Nur’un anlaşılması yolunda ‘çok şey yapıldı’ rehavetine sığınmayıp ‘yapılacak çok şey olduğu’nu anlamaya vesile olacağı ümidindeyiz. Bu kitapta ele alınan konular göstermektedir ki, Risale-i Nur’la ilgili çalışılması elzem hususlar bir değil, binlercedir. Aynı şekilde, ortadaki dert de tek haneli rakamlarla açıklanacak kadar az değildir. Dolayısıyla, bu konuda açık yürekli ve ufku açık daha pek çok çalışmaya ihtiyaç bulunuyor. İlki yayınlanmış bulunan, ikincisini şimdi nazarlara sunuyor olduğumuz, üçüncüsünü ise yayına hazırlamakta bulunduğumuz Risale Okumaları bu alanda mütevazi bir katkı sunabilse, ne mutlu bize!

Risale Okumaları’nın bir ufuk ve vizyon kazandırma işlevi görmekle birlikte, Risale ‘okuma’ya veya Risale-i Nur’un muhtevasını kavramaya dair sistemli bir bütün sunmadığını da peşinen itiraf edelim. Risale Okumaları’nı okuyanlar, nelerin yapılmaması gerektiği konusunda veya Risale’ye neden dikkatle bakılması gerektiği konusunda bir anlayışa sanırım sahip olacaklardır. Ama ya ötesi? Bu noktada, özellikle ihtiyaç hissettiğimiz üç alanda müstakil çalışmaların duası içindeyiz. Bunlardan ilki, yaklaşık dört yıldır üzerinde çalıştığımız ama henüz yazım aşamasında kaldığımız “Risale Okuma Kılavuzu” adlı çalışma olacaktır. Bu çalışmada, biiznillah, kendi anlama biçimimi mutlaklaştırma hatasına düşmeden, kendi Risale okuma biçimim üzerine sistemli ve örnekli bir çerçeve sunmayı planlıyorum. Diğer çalışma ise, Risale-i Nur’un temel kavramlarına dair genel bir çerçevenin eşliğinde, belli temel konuların bir deneme hacminde ‘değinilmeyip’ bir makale hacminde irdelendiği bir muhtevayı hedeflemektedir. Üçüncü olarak ise, Risale-i Nur’un ‘çekirdeği’ ve ‘fihristesi’ diyebileceğimiz bazı risaleler üzerinde yoğunlaşan; meselâ Onuncu ve Onbirinci Söz, İkinci Şua, Yirmidördüncü Mektup, Otuzuncu Lem’a, Yirmidördüncü ve Yirmibeşinci Sözü ‘bir de bu gözle okumaya’ davet eden bir çalışma dizisini planlıyoruz. Dileyelim ki, Rabb-ı Rahîm bunun için gerekli zamanı, imkânı ve ömrü versin ve ayrıca bu yönde çalışan gönül dostlarının sa’yini ve sayısını arttırsın. Dualarınızı bekliyoruz.

Nitekim, şu husus bilinmelidir ki, Risale-i Nur gibi kuşatıcı bir külliyata dair ufuk açıcı çalışmalar ortaya koymak, tek başına bir kişinin veya birkaç kişinin harcı değildir. Bu satırların yazarı, son tahlilde, kendi anladığı kadarını yazabilecek durumdadır. Risale-i Nur’a dair kendi ‘keşif yolculukları’nın sonuçlarını ortaya koyan gönül dostlarının çalışmalarını ise bizi ‘tek-yönlü’ bir okuma ve anlama yanılgısından kurtulmanın teminatı olarak görüyor, bu çalışmaların sayıca ve nitelikçe kaydedeceği gelişmelerin omuzlarımızda hissettiğimiz yükü biiznillah hafifleteceğini umuyoruz. Bu noktada, Risale-i Nur’a dair söyleyecek sözü olan herkesin—ümmî nebî aleyhissalâtu vesselâmın ‘ilmi yazıyla bağlamayı’ tavsiye eden hadisi uyarınca—‘uçar gider’ hükümdeki sözlerini yazı ile ‘kalır’ hale getirmelerini istirham ediyorum. Bu noktada yapılan her çalışmanın bir değeri olduğuna inanıyorum. En zayıf çalışma dahi, nazarımda, en azından ‘neyin nasıl yapılmayacağı’ konusunda bir nümune teşkil ederek, daha iyi çalışmalar için bir basamak oluşturacağı için değerli ve anlamlıdır.

Risale Okumaları—ikinci kitap da, bu durumun bir istisnası değildir. Bu kitabın Risale-i Nur’un anlaşılmasında bir ‘zirve’yi temsil etmediğini biliyorum; umarım, ‘en zayıflar’ arasında da değildir. Her hâlükârda onun, bu güzelim eserin anlaşılması yönünde dikkatli nazarlar için bir ‘basamak’ veya ‘köprü’ işlevi gördüğünü görmek bizi mutlu edecektir.

Sizi kitabın sayfalarıyla başbaşa bırakırken, Rabb-ı Rahîm’den, hepimiz için, bu kitabın yazılmasına vesile olan Risale-i Nur’a ve elbette Risale-i Nur’un uğrunda yazıldığı Kur’ân-ı Hakîm’e ciddi bir muhatabiyet diliyorum.

Selam ve sevgiyle...

METİN KARABAŞOĞLU

Hartford, 16 Şubat 2002




– Bu eser hakkında henüz bir yorum yapılmamış. İlk yapan siz olmak istemez misiniz?

  Teslimat : Güvenlik & Gizlilik : Tüketici Hakları : Sık Sorulan Sorular
 


© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut